FOÇA'NIN KARATAŞI
Foça gündemi ilk önce uzun yıllardır kullanılan ve bir efsaneye konu taşlarının yerine köprü başından İş Bankası'na kadar uzanan yola yeni taşların döşenmesi ile meşgul oldu.
Öncelikle belirtmek isterim ki yeni taşları beğenen, taşların değişmesini isteyen hatta asfalt dahi yapılmasını isteyenler vardır. Bu kişilerin görüşlerine sonsuz saygı duymak gerekir. Bu hususta kimse kimsenin beğenisini aşağılayamaz, yok sayamaz, değiştirmeye çalışamaz.
SHP/CHP'nin yerel iktidara geldiği 1989 yılından beri net söylemi betonlaştırmayacağız, doğayı ve tarihi koruyacağızdır. Hatta bu söylem hep ana söylem olmuş, tüm proje, vaat ve taahhütlerin önüne geçmiştir. Hizmeti yapan yerel iktidarın geçmiş dönem söylem ve eylemlerinin bu yönü ile irdelenmesi gerekir.
2020 yılında Foça'nın doğal, kültürel ve tarihi yapısına aykırı olarak eski taşların sökülmesi korumacılık ana ekseninde geçmiş söylemle taban tabana zıttır.
Bu eylem, bizzat korumacılık anlayışı ile dönemin Belediye Başkanı öncülüğünde Foça'ya yerleşmiş ve ilçenin büyük bir kısmını sit alanı ilan etmiş Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından engellenmiştir.
Karardan dönülmesi kurulun yapılan işin yasaya aykırı olduğunu belirtmesi ile olmuştur. Elbette yasalara uymak her Türk vatandaşının ve her şeyden önce idarenin görevidir.
Bu olayın gündeme gelmesi ve işin kurula kadar uzanmasında duyarlı bazı Foçalıların ve özellikle sosyal medyanın etkisi olmuştur. Hatta bu olay özelinde sosyal medyanın ve dolayısı ile Foça halkının etkisinin tüm muhalefet partilerinden daha fazla olduğunu da kabul etmek gerekir.
Gerçekten de taşların düzgün bir işçilikle yeniden döşenmesi mümkündür. Böylesi Foça'nın doğal, kültürel ve tarihi yapısına da uygundur.
Bu konuda siyaseten eylemi savunanların dost sohbetlerinde farklı konuştuklarına da maalesef tanık oluyoruz. Siyaseten mevcut yolu kötülemeden onu da aynı partinin bir önceki başkanının yaptığını da unutmamak gerekir. Muhtemel bu kişilerin bazıları o dönemde bu yapılanı da can siperane savunmuştur. İlginçtir ki bugün bazıları da muhalefet olmuş ve her ikisine de karşıdır.
Olay halkın beldesine sahip çıkması, bu yönde oluşan bilincin etkin tezahürü kadar idarenin gerektiğinde geri adım atabilmesi açısındanda güzel ve demokratik bir örnektir.
BURUNLARDAN KUMBURNU
Foça Belediyesinin İngiliz burnu ile birlikte en önemli iki taşınmazından birisi şüphesiz Kumburnudur. İki yerinde bir çok yatırımcının ilgisini çektiği ve yerel yönetimlerce Foça yararına değerlendirilmek istendiği bilinen bir gerçektir.
Fakat konu hassas bir konudur. Geçmiş örnekler sosyal medyada takip ettiğim bazı açıklamaların aksine kötü değil, çok kötüdür. Bu iki yer değerlendirilecekse mutlaka halkla, sivil toplum kuruluşları ile diğer siyasi partilerle konsensüs sağlandıktan sonra işe girişilmelidir. Oldu bittiye getirmek çok yanlıştır.
Sosyal medyadaki beyanlara göre ilk olarak eski örnekleri incelemekte fayda var.
Benim ilk olarak bildiğim Foça'nın en hayırsever! Belediye Başkanının Ziraat Bankası ve etrafını içine alan taşınmazı satmasıdır. Bunun karşılığında Foça'ya hayrı dokunan şu iş yapılmıştır diye bilen birisine ulaşamadım. Varsa benim eksikliğimdir kabul etnek gerekir. Fakat burası Foça Belediyesinin malı olsaydı Foça'ya ne katardı bunu tahmin etmek o kadar zor değildir.
İkincisi Palmiye olarak bildiğimiz yerin satılmasıdır. Satın alan kişinin siyasi kimliği olması, dönemin yönetimine yakın olması ve satış bedeli ile çok konuşulmuştur.
Alınan paraların Belediyenin devlete olan ceza vs. borçlarının ödenmesi ve katı atık bertaraf tesisi yapılmasında kullanıldığı söylenmektedir.
Palmiyenin satışından 15 sene kadar sonra Foça Belediyesi Denizkentte aynı konseptte yeni bir restoran-hotel inşa etmiştir. Bunun ihtiyaç olduğunu beyan ederek ve hatırı sayılır bir para harcayarak. Her iki rakam karşılaştırıldığında yeni yapılan tesise harcanan paranın reel değeri Palmiyeden gelen paradan fazladır. İdarenin tasarrufundan hareketle Palmiye ihtiyaç olduğu halde satılmıştır.
Katı atık bertaraf tesisi 10-15 sene kadar hizmet vermiş ve kullanım dışı kalmıştır.
Netice iki satışın sonunda Foça'ya hayrı olan bir eser bırakılamamıştır. Ödenen cari giderler vs olmuştur. Başkanlar kendi yönetimlerini rahatlatmıştır. Olan Foçalı'ının malına olmuştur.
Üçüncü olarak satışı gündeme gelen yer Kumburnudur. Yer Turizm imarlıdır. Turizm tesisi yapılmak kaydı şartı ile satışı yapılmak istenmektedir. Satış, yapılmak istenen tesisin inşası için bir yoldur. Öncesi, sonrası ve imkanlar sonuna kadar incelenmiş ve fizibilitesi yapılmışsa tercih edilebilir. Fakat yukarıda da belirttiğimiz gibi hem halkın oluru alınmalı hem de kötü örnekler göz ardı edilmemelidir.
Bence mülkiyeti belediyede bırakacak başka çözümler yaratmak daha iyidir. Fakat hangi yol tercih edilirse edilsin başından sonuna kadar projelendirilmeli, gelen ya da giden paraların ne olduğu, nerelere harcandığı konusunda şeffaf bir yöntem takip edilmelidir. Üzülerek gördüğüm Kumburnu ile ilgili sürecin bu açılardan halka anlatılmadığıdır.
Satış kararının sosyal medyadaki yankısı ise çok farklı olmuştur. Halkın bir bölümünün karşı çıkması doğaldır. Tepkileri samimidir. Bir kısmının destek vermesi de doğaldır samimi düşünceleri bu yöndedir. Fakat bu süreçte muhalefet halkın nabzını daha iyi tutmuştur.
CHP'li bir kesimin ise yine samimi görüşleri olmadığını bilmemize rağmen işi sahiplenmesi bir tebessüm yaratmaktadır. Satış kararının doğruluğunu iddia ve ispat için verilen örnekler ise; İktidar partisinin özelleştirmeleri, tank palet fabrikasının satışı, ülkenin Katar'a satışı, 1000 odalı saray, fetö, Türkiye'de %100 yerli jeep fabrikasını iktidarın kapattığı gibi ezberlediğimiz sosyal medya paylaşımları olmuştur.Oysa sadece karar doğrudur, arkasındayız, güveniyoruz deseniz daha inandırıcı olacaktır. Çünkü her iki halde de karşı tarafın ithamı aynı olacaktır. Ya da siyasi lisanla “ Katar “ olacaktır.
Ne olursa olsun genel siyaset argümanlarını kullanarak satışı izah etmek ya da savunmak mümkün değildir. Siyaset bir yana Foça'yı ilgilendiren bir konuda yanlışa yanlış doğruya doğru denilebilmelidir.
Durum öncelikle Foça ile ilgilidir. Satışa karşınızdır ya da destekliyorsunuzdur. İkisi de fikirdir ve saygıyı hak ediyordur. Fakat siyasi mülahazalarla alakasız örnekler vererek açıklamaya çalışmak ya da hiçbir şey olmamış gibi "başkanımız gündemden çıkardı başka bir durum yok" demenin insanlarda yarattığı duyguyu taktirlerinize bırakıyorum.
Satışın Meclis gündeminden çıkarılması benim kanaatimce yanlıştan dönmektir. Yarın durum değişir halkın benimsediği ve desteklediği bir şekilde yeniden Meclis gündemine gelir bu da doğrudur. Burada yine siyaseten Başkana yüklenmekte yakışık alan bir durum değildir. Göründüğü kadarı ile niyet kötü değildir. Amaç hizmet için kaynak yaratmaktır.
Yazıyı bitirirken bir parantez açmadan yapamayacağım son konu ise Meclis toplantısında Foça ve İzmir'in kurtarılmış bölge olduğuna dair beyandır. Sözün maksadı aştığı aşikardır. Beyanın TCK 216' ya kadar değerlendirilmesi mümkündür.
Esasen Sayın Başkan bunu seçilmeden önce söylese yine problem yoktur. Fakat söyleyen kişinin makamı önemlidir. Ve maalesef laf söylenene kadar size aittir. Bu saatten sonra yayınlanan özür önemlidir. Sosyal medyada dolaşan söylem bir bütünün içinden seçilen iki cümleden oluşmuyorsa özür metnindeki açıklama ise sözün kendisinden daha büyük kabahat gibi duruyor. Foça koruma altında tamam da İzmir'in dağlarında da çiçekler açıyor. Kalın sağlıcakla. 06.12.2020
AV. SERCAN ERGEN
YORUMLAR