Altan Gördüm: "Sahne Beni Bırakmadığı Sürece Ayrılamayacağım Bir Sevgili"
Tiyatro ve sahnenin usta ismi Altan Gördüm, gelecek hedeflerini, pandemi ile gelişen dizi sektörünü ve kurucusu olduğu Akademi 35 Buçuk'u MAG okurları için anlattı.
Tiyatro ve sahnenin usta ismi Altan Gördüm, oyunculuğu, Vahide Perçin ile kurdukları akademiyi ve gelecek hedeflerini MAG okurları için anlattı. Usta sanatçı, Akademi 35 Buçuk Sanat Evi Kurucusu Altan Gördüm, MAG Mayıs sayısında merak edilenleri yanıtladı.
Oyunculuk tutkusunu çok küçük yaşlarda fark ettiğini belirten usta isim, “Oyunculuk tutkusu çok erken yaşlarda fark ediliyor bana da öyle oldu. Yakın çevremi gözlemleyip onların özel bulduğum yanlarını kurgulayıp, yine onların olduğu ortamlarda küçük gösteriler halinde sunmak ilk oyunculuk deneyimim diyebiliriz” diye konuştu.
Tiyatroyu ve sahneyi ayrılamayacağı bir sevgili olarak betimleyen Gördüm, “Bazen o sevgiliyi ihmal etsem de beni her zaman ilk günkü heyecan ve aşkla bıraktığım yerde bekler. Onunla tekrar birlikte olmak hem büyük bir mutluluk hem de büyük bir sorumluluk. Bu duyguları yaşayabilmek için hep hazır ve zinde olmalı, öyle yaşamalıyım” dedi.
Akademi 35 Buçuk ile yeni oyuncular yetiştiren başarılı sanatçı, öncelikle onlar iyi birer insan olmaları gerektiğini öğrettiğinin altını çizdi. İyi bir oyuncu olmanın en büyük şartının doğuştan gelen yetenekler olduğunu belirten Gördüm, “Oyunculuk ve sanat okullarında size yetenek öğretmezler. Var olan yeteneğinizi geliştirmenizi, kullanabilmenizi öğretirler” dedi.
Sanata Adanmış Bir Hayat
Tiyatro sahnesi size neler hissettiriyor?
Benim için tiyatro ve sahne, o beni bırakmadığı sürece hiçbir zaman ayrılamayacağım bir sevgili gibi. Bazen o sevgiliyi ihmal etsem de beni her zaman ilk günkü aşkla, heyecanla ve bıraktığım yerde bekler. Onunla tekrar birlikte olmak hem büyük bir mutluluk hem de büyük bir sorumluluktur. Bu duyguları yaşayabilmek için hep hazır ve zinde olmalı, öyle yaşamalıyım.
Oyunculuk tutkunuzu nasıl ve ne zaman keşfettiniz?
Sanırım bu tutku farkında olmadan küçük yaşlarda başlıyor ya da bana öyle oldu. Yakın çevrendeki insanları gözlemleyip onların özel bulduğun yanlarını kendince kurgulayıp yine onların da olduğu ortamlarda küçük gösteriler halinde sunmak ilk oyunculuk deneyimleri olarak kabul edilebilir. Sonra İzmir Karşıyaka Erkek Lisesi temsil kolundaki çalışmalarla bu tutku biraz daha elle tutulur hale geldi.
Yeni oyuncular yetiştiriyorsunuz. Onlara ilk öğrettiğiniz şey nedir?
Önce iyi bir insan olmalarını öğretmeye çalışıyorum. Sonra hayatın içinde durmalarını, yaşadığımız ülkenin ve dünyanın gerçeklerinden haberdar olmalarını öğretmeye çalışıyorum.
İyi bir oyuncu olmanın sırrı nedir sizce?
Bana göre doğuştan getirdiğiniz bir yeteneğiniz olmalı. İlk başta farkında olmasanız bile yeteneğinizin olması şart. Oyunculuk ve sanat okullarında size yetenek öğretemezler. Var olan yeteneğinizi geliştirmenizi, kullanabilmenizi öğretirler. Tabii bu söylediklerime ek olarak üstteki paragrafta söylediklerim de olmalı.
Yurt içinde ve yurt dışında en çok beğendiğiniz yapımlar ve oyuncular nelerdir?
Yaşadığımız salgın süreci her alanda çok şeyi değiştirdi ve karıştırdı. Acı bir gerçek olarak oyunculuk sanatı da televizyon dizisi oyunculuğu düzeyine indirgendi. Bu arada söylediğim yanlış algılanmasın bu bir eleştiri değil yalnızca bir tespit. Dolayısıyla bu koşullarda ne yapım ne de oyuncu ismi verebilirim.
Vahide Perçin ile kurduğunuz Akademi 35 Buçuk Sanat Evi adında bir oluşumunuz da var. Yeni bir projeye de imza attınız. Biraz bahseder misiniz neler yapıyorsunuz? Projeleriniz neler?
Okulumuz Akademi 35Buçuk’u, 2009 Nisan ayında açtık. O tarihten bu zamana kadar çok sayıda mezun verdik. Şu anda çok başarılı işler yapan kendileriyle gurur duyduğumuz çok öğrencimiz var. Yukarda söylediğim gibi salgın döneminde her alanda dizi sektörü çok büyüdü. Dizi ve film sektörünün öncülerinden Med Yapım ile oluşturduğumuz iş birliğiyle sektörün ihtiyacı olan senarist, sanat yönetmeni, görüntü yönetmeni, kameraman ve kamera asistanı yetiştirmek için de eğitimlere başladık. Uygun koşullar oluşursa da kendi projelerimizi çekmek istiyoruz.
Özellikle tiyatroya gönül vermiş bir çok yetenek pandemi şartları ile zor günlerden geçiyor. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Salonlar eski neşesine nasıl kavuşur?
Ülkemizde tiyatro özellikle özel tiyatro zaten çok iyi durumda değildi. Pandemi dönemi o zor koşulları daha da içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Bırakın salonların eski neşesine kavuşmasını bu günlerden çok az hasarla çıkabilmek bile büyük bir başarı olacaktır. Bu konuda yerel ve merkezi yönetimler gerçekten destek olmak isterlerse önerilerimiz olacaktır.
Dijital platformların hızlı gelişimini sinema, dizi ve tiyatro sektörleri için nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ekonomi eğitimi de almış biri olarak pazarın büyümesinin, kişisel anlamda oyunculara katkısı olacağını düşünüyorum. Hatta bazı arkadaşlarım geçmişte dizilerden kazandıklarıyla tiyatro kurdu, kurduğu tiyatroya parasal destek sağladı. Hatta bunlardan birini çok yakından tanıyorum.Öyle ki her sabah aynada görüyorum.
Geleceğe yönelik projeleriniz nelerdir?
Sağlığım yerinde olduğu sürece üretimin içinde olmak istiyorum.Yakın dönemde bir tiyatro salonu düşüncemiz vardı, hayata geçiremedik. Bizden sonraki arkadaşlara bırakabileceğimiz iyi bir miras olacaktı, yapamadık. Bu bende bir yaradır. Bunun dışında inandığımız iki film projemiz var. Onları çekmek istiyoruz.
Çekici, gizemli ve duru güzelliği ile kariyerinde emin adımlar ilerleyen Funda Eryiğit’in kapak yıldızı olduğu MAG Mayıs, dopdolu içeriği, Anneler Günü özel dosyası, röportajları ve yazarları ile www.magdergi.com.tr , Turkcell Dergilik, Google Play, Apple Store, Issue, Türk Telekom’da online olarak okurlarıyla buluşuyor. Keyifli içeriğimizi ve gündeme dair gelişmeleri @magdergi Instagram hesabından takip edebilirsiniz.