2020'de tüm dünyada en çok deprem ölümü maalesef Türkiye'de!
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, 30 Ekim 2020 tarihinde İzmir'de meydana gelen depreminin sonuçlarına dair verileri paylaştı.
Karşıyaka Belediyesi tarafından Karabağlar Belediyesi ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi iş birliğiyle düzenlenen Deprem ve Kentsel Dönüşüm Çalıştayı'nda söz alan İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, 30 Ekim depreminin sonuçlarına dair verileri katılımcılarla paylaştı.
2020 yılında tüm dünyada gerçekleşen depremler sonucunda en çok can kaybının Türkiye'de yaşandığını belirten Eylem Ulutaş Ayatar, şu bilgileri aktardı: “Dünyada 2020 yılında meydana gelen depremlerde toplamda 205 kişi yaşamını yitirdi. Bu kayıpların 159’u maalesef ülkemizde; İzmir, Elazığ ve Bingöl’de gerçekleşti. Maalesef 30 Ekim depremi ile İzmir, ölümlü depremlerde birinci sırada. Kentimizde deprem nedeniyle 118 insanımızı kaybettik, binden fazla insanımız yaralandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre 100’ün üzerinde yıkılmış ve acil yıkılması gereken, 700 civarında ağır hasarlı, 800 üzerinde orta hasarlı, 8 bin civarında da hafif hasarlı bina tespit edildi. İnşaat Mühendisleri Odası olarak da bir rapor yayınladık, üniversiteler de pek çok rapor yayınladı. Buna göre; depremde tümüyle yıkılan, kısmen göçen ve en çok hasar gören binalar Bayraklı’daki betonarme ve yığma yapılar oldu."
30 Ekim'de İzmir'de meydana gelen depremin beklenen İzmir depremi olmadığının altını çizen Ayatar, "Betonarme binalar içerisinde Bayraklı’dan sonra en çok hasar alan ikinci ilçe Karşıyaka oldu. Onu da Buca ve Menderes takip etti. Betonarme ve yığma binaları bütün olarak düşünürsek, Bayraklı’nın ardından Bornova, Konak ve Karaburun en çok hasar alan ilçelerdi. Depremden en çok etkilenen yapılar 8 katlı betonarme ve tek katlı yığma yapılar olarak belirlendi. İzmir depremi, bir bölgeyi ve belli bir yapım yılındaki binaları işaret etti. Yıkılan veya ağır hasar alan binalara baktığımızda yapım yıllarının 1991 – 1998 aralığında olduğunu gördük. Bunun beklenen İzmir depremi olmadığını ifade ederken, depreme hazırlıklı olmanın ne kadar önem taşıdığını da bir kez daha çok acı şekilde görmüş olduk. Bu deprem bize denetim sisteminin ne kadar önemli olduğunu, yapı stoğunun sorgulanması ve risk taşıyanların yenilenmesi gerektiğini de gösterdi. Konu sadece yapı güvenliği açısından düşünülmemeli; altyapısıyla, ulaşımıyla, bilinciyle bütün bir dönüşüm ve yenileme hedeflenmelidir” ifadelerini kullandı.