Annemin Yarası İnsanlığın Kanayan Yarası
Hasan Eser Yazdı: Annemin Yarası İnsanlığın Kanayan Yarası
Kaç gündür yazacağım, elim değmedi bir türlü…
Sinema zevkine güvendiğim Ayşe Yılmazel, Sabah Gazetesi’nde ki köşesinde; “Sezonun en iyisi, mutlaka izlemelisiniz” diye önerince soluğu sinema da aldım.
Teşekkürler Ayşe, evet, yanılmamışsın, gerçekten seyircisine ‘İyi ki de izlemişim’ dedirten, fevkalade bir film; Annemin Yarası…
Bu arada, “Terör almış başını gidiyor. Neredeyse 3. Dünya savaşı kapıda, sen sinema derdine mi düştün Hasan Eser?” diyerek, beni eleştirebilenler olabilir bu yazıdan sonra…
Oysa böyle düşünenler büyük bir yanılgıya düşerler. Çünkü 20 yıl önce vuku bulan Bosna savaşının travmatik izlerini beyaz perdeye taşıyor, Annemin Yarası…
Yani, hangi nedenle olursa olsun, savaşın iğrençliğini ve toplum psikolojisi üzerinde yarattığı etkileri bir kez daha gözler önüne seren bu film, günümüz şartlarıyla örtüşmesi bakımından da hassasiyet uyandırıyor.
Sözde medeni Avrupa’nın göbeğinde Sırpların zulmüne maruz kalan ve sonrasında da yıllarca savaşın izleriyle yaşamak zorunda kalan insanların trajik hikâyesine odaklanan ‘Annemin Yarası’na bir sinema sever olarak yaşamım boyunca izlediğim en güzel ilk 10 Türk filmi arasına yazdım.
Filmin sürükleyici hikâyesi ve verdiği mesaj kadar, Ozan Açıktan'ın gelecek vaat eden yönetmenliği, birbirinden deneyimli oyuncuların üstün performansı, hafızalarda iz bırakan replikleri, fotoğraf tadında mükemmel çekimleri, dış mekân seçimleri ve seyircisini ters köşeye yatıran muhteşem finali de notlarımın arasında yer alıyor.
Amiyane tabirle; un, şeker, yağ ve aşçı kalite olunca Helva’nın lezzetli olmaması için de geriye hiçbir neden kalmıyor.
Bu bağlamda, ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisini zirveye taşıyan Meryem Uzerli, Okan Yalabık ve Ozan Güven gibi üstün nitelikli oyuncular, ‘Annemin Yarası’ filminin kalitesine kalite katmış diyebilirim.
Türk Sineması’nın yükselen yıldızı, genç ve istikbal vaat eden oyuncularımızdan Bora Akkaş’ın da hakkını teslim etmek gerekir bu filmde… Sevgili Bora, filmde oynamamış, adeta yaşamış. Vücut dili, mimikleri, ses tonu ve olağanüstü performansıyla oyunculuğunu konuşturmuş. Öyle ki meslek duayenimiz Hıncal Uluç’un bile övgüsüne mazhar olmuş sevgili Bora…
Şunu da eklemeden geçemeyeceğim; daha önce Hürrem karakteriyle gönüllerde taht kuran Meryem Uzerli de, ‘Muhteşem Yüzyıl'daki başarısının bir tesadüf olmadığını kanıtlıyor ‘Annemin Yarası' filminde… Tam da bu nedenle kendisine bir kez daha hayran olduğumu itiraf etmek isterim.
Az kalsın unutuyordum. Az önce filmin akışı içinde hafızalarda iz bırakan replikler olduğunun altını çizmiştim. İşte o repliklerden biri de şöyle: “Çocukken, bir bisikletin olursa, her şey çözülür sanırsın. Sonra bir bisikletin olur, ama yol biter!”
Repliği sosyal medya da paylaştım, izlediği filmlerden replik çıkarmayı çok seven gazeteci ağabeyim Şenol Gök, hiç durur mu? Hemen, “Sonra çocuk büyüdükçe yeni oyuncaklar edinmek ister onlara sahip olduğunda her şeyin çözülmediğini her defasında öğrenir” diye yapıştırmış yorumu altına… (Eyvallah Şenol Ağabey)
Uzun yazının kısası tavsiye edilebilir, son derece kaliteli bir film ortaya çıkmış. Ne yalan söyleyeyim uzun zamandır bu kadar keyif aldığım bir Türk filmi olmamıştı. Emeği geçenlere teşekkür ediyor ve bir sinemasever olarak 10 üzerinden 10 veriyorum Annemin Yarası’na…
Not: Ülkemizde taciz ve tecavüz olaylarının yeniden gündemde olduğu bugünlerde, denk gelmiş olsa gerek ki, savaşın insanlar üzerinde bıraktığı izlerin yanı sıra, bir tecavüzün aslında nelere mal olabileceği de ibretlik bir şekilde işlenmiş Annemin Yarası'nda...
HASAN ESER / 24 MART 2016