Antalya ve Türkiye Tarımı Uluslararası Tarım Yazarlarına Tanıtıldı
Dünyanın en büyük örtü altı (seracılık) tarım sektörü fuarı Growtech ev sahipliğinde Uluslararası Tarım Gazetecileri Federasyonu (IFAJ), Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği (TAGYAD) iş birliğinde Antalya'da gerçekleştirilen 'Avrupa ve Balkan Ülkeleri Tarım Gazetecileri Forumu'nun ilk gününde 'Antalya ve Türkiye Tarımı' başlığında düzenlenen panele 21 ülkeden 35 tarım yazarı katıldı...
Antalya ve Türkiye tarımının geldiği nokta, potansiyeli, büyüklüğü ve gelişiminin paylaşıldığı panelde; uluslararası gazeteciler Antalya başta olmak üzere Türkiye tarımına dair merak ettikleri tüm konuları, konunun uzmanlarına sordular.
27-30 Kasım 2019 tarihleri arasında Antalya’da düzenlenecek olan Growtech 19. Uluslararası Sera, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Ekipmanları Fuarı öncesinde, bu yıl 4-8 Kasım 2019 tarihlerinde Growtech ev sahipliğinde Uluslararası Tarım Yazarları Federasyonu (IFAJ), Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği (TAGYAD) iş birliğinde gerçekleşen “Avrupa ve Balkan Ülkeleri Tarım Gazetecileri Forumu” Uluslararası Tarım Yazarları Federasyonu’na üye, 22 ülkeden 35 tarım yazarının katılımı ile başladı.
Etkinlik kapsamında ilk gün gerçekleştirilen “Antalya ve Türkiye’de Tarım” panel konuşmacıları; Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Bahar, Antalya Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Doğan ve Antalya Ticaret Sanayi Odası (ATSO) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Harun Öztürk olurken; moderatörlüğünü ise Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği (TAGYAD) Yönetim Kurulu Başkanı ve tarım yazarı İsmail Uğural üstlendi.
Tarım İçin Ortak Şuur Yaratılması Gerekir
Tarımsal üretim olmadan insan hayatının sürdürülemeyeceğinin vurgulandığı panelde ilk sözü alan BAİB Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Bahar, tarımın sadece ekonomik bir sektör olarak değerlendirilmemesi gerektiğine işaret ederek; “Tarım, finans sektöründen daha çok önem verilmesi gereken, yaşamsal bir ihtiyaçtır. Çünkü tarım sadece bizim ya da ülkemizin değil dünyanın da en önemli sektörü olmak zorundadır. Öyle ki; yaşamak için gıdaya ihtiyacımız var. Her toplumun bulunduğu bölgede geliştirdiği ziraat kültürü vardır, bunlara sahip çıkmak, geliştirmek gerekir, ortak bir şuur yaratmak, sorunlara global olarak eğilmek gerekir. Bu yüzden tarım sektörüne sahip çıkmak, geleceğimize sahip çıkmaktır” dedi.
Antalya’nın 3 Olgusu; Tarım, Turizm ve Ticaret
Antalya’da bitkisel üretim kapsamında; meyvecilik, sebzecilik, örtüaltı sebze-meyve üretimi, tarla bitkileri üretimi, süs bitkileri üretimi ( kesme çiçek) ile tıbbi ve aromatik bitkilerin yetiştiriciliğinin yapıldığı bilgisini katılımcılara aktararak konuşmasına başlayan Antalya Ticaret Sanayi Odası (ATSO) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Harun Öztürk; Türkiye’nin 772 bin dekarlık örtüalltı varlığının %37’sinin (283 Bin) Antalya’da olduğunu ayrıca Türkiye’de bulunan cam seraların %81,4’ü ve plastik seraların ise %52.5’nin yine Antalya’da yer aldığına dikkat çekti. Harun Öztürk; Antalya’ya dair uluslararası tarım gazeteci ve yazarlarına ayrıca şu önemli bilgileri de aktardı: “2018 verilerine göre Türkiye’nin örtüaltı sebze-meyve üretiminin %47’si Antalya üretimidir. Antalya; örtüaltı domates üretiminde %61,7, biber üretiminde %55,8’lik, patlıcan üretiminde %49,5’lik ve hıyar üretiminde %45,4’lük paya sahiptir. Ayrıca, uygun koşulları ve zengin tarım potansiyeli sayesinde 7,1 milyon ton bitkisel üretim gerçekleştiren Antalya’nın Türkiye içindeki miktar bakımından payı %4’tür. Antalya ayrıca mantar üretiminde ve özellikle de son yıllarda avakado üretiminde Türkiye’nin lideridir. Yani Antalya’mız sadece turizmin değil tarımın da başkentidir. Ama biz sadece üretimin yetmediğini bunun ticaretinin ve hatta markalaşmasının da son derece önemli olduğunun farkındayız. O yüzden biz ATSO olarak buna ‘3T’ diyoruz. Yani “Tarım, Turizm ve Ticaret”. Bu üç olgu içiçe ve birlikte gelişirse gerçek büyüme olur. Biz de bunun için projeler üretiyor ve çalışıyoruz” dedi.
Growtech Türk Tarımının Öne Çıkmasını Sağlıyor…
Binlerce yıldır bu topraklarda sürdürülen tarımsal faaliyetlerin çok önemli olduğunu Antalya ve Türkiye’deki tüm üreticilerin bu kültür ve birikimle üretim yaptıklarını belirterek konuşmasına başlayan Antalya Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Doğan, bu nedenle dünyanın en büyük örtü altı (seracılık) tarım sektörü fuarı Growtech’in sadece Antalya için değil Türkiye ve hatta Dünya tarımı için son derece önemli olduğunu vurguladı. Doğan, “27-30 Kasım 2019 tarihleri arasında Antalya’da düzenlenecek olan Growtech 19. Uluslararası Sera, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Ekipmanları Fuarı, Türk tarımı için son derece önemli bir fuar. Otobüslerle başka kentlerden binlerce dış katılımcı bu fuara geliyor. Türkiye’nin bir numarası olan bu fuar üreticilere, sektöre ufuk açıyor. Bu da beraberinde sektörün gelişimine katkı sağlıyor. Türk çiftçisinin yenilikleri iyi takip eden, bilinçli ve araştırmayı seven bir yapısı var. Bu nedenle her yıl yeni arayış içinde oluyorlar. Ülkeye göre, coğrafi şartlara göre, değişen taleplere göre üretim yapma kabiliyetine sahipler. Özellikle ihracat potansiyeli yüksek ürünler son yıllarda ciddi anlamda atağa geçti. Örneğin, yerli muz konusunda çok iyi bir noktaya ulaştık, ithalat neredeyse bitmek üzere, ihracat artmış durumda. California biberi olarak dünyada çok talep gören salata biberi olarak da bilenen ama bizde talep görmeyen bu ürün konusunda ciddi söz sahibi olduk. Yine aynı şekilde ekonomik değeri yüksek olan ejder meyvesi, avakado gibi ürünlere üreticilerimiz yöneliyor. Niş ürün ya da endemik olarak adlandırılan bu tür yenilikçi ürünleri de takip eden bir potansiyelimiz var. Bu da hem Antalya’mızı hem de Türkiye tarımını dünyada daha da güçlü ve söz sahibi ve de rekabetçi bir ülke haline getiriyor” diye konuştu.
Uluslararası Gazeteciler Türk Tarımına Dair Merak Ettiklerini Sordu…
Rusya, Ukrayna, Gürcistan, İran, Irak, Ürdün, İsrail,Japonya, Kanada, Finlandiya, İngiltere, Hollanda, Belçika, Macaristan, Hırvatistan, Sırbistan, Bosna Hersek, Bulgaristan, Avusturya, İskoçya veFransa olmak üzere 21ülkeden 35 uluslararası tarım yazarının katıldığı panelde uluslararası gazeteciler, Antalya ve Türk tarımına dair merak ettiklerini panel sonundaki soru-cevapbölümünde sektör temsilcilerine iletme fırsatı da buldular.
Özellikle gıda güvenliği, Türkiye’de uygulanan tarım üretim yöntemleri, sulama teknolojisi, ihracat yapılan ülkeler, artan girdi maliyetleri karşında Türkiye’nin politikası ve hatta ABD ile Çin arasındaki gerilimin Türkiye’nin tarım ihracatına yansıması üzerine merak ettiklerini soran gazetecilere panelistler doyurucu ve tatmin edici yanıtlar verdiler. “Biz kendimizin yemediği, çocuklarımıza yedirmediğimiz hiçbir meyve ve sebzeyi üretmiyor ve ihraç etmiyoruz” diyen ATSO Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Harun Öztürk, Türk tarımında uygulanan gıda güvenliği ile ilgili şunları söyledi: “Türkiye gıda güvenliğine ciddi önem veren yatırım yapan bu konuda son derece dikkatli olan bir ülke konumunda. İyi tarım uygulamaları, arı ve böcek üretimi ile tarım uygulamaları yapıyoruz. Ayrıca Tarım Bakanlığı’nın kontrol sistemi ve güvencesinde üretim gerçekleştiriyoruz. Kullanılan her ilaç reçete sistemi ile takip ediliyor. AB’nin yasaklı ürünler olarak belirttiği hiçbir tarım ilacı ülkemizde de kullanılmıyor” dedi.
Artan girdi maliyetlerinin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarım üreticisinin önündeki en büyük engel olduğunu belirten BAİB Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Bahar, girdi maliyetleri ve ihracat yapılan ülkelerle ilgili merak edilen soruları şu sözlerle yanıtladı: “Jeopolitik konum, politika ve doğal afetler maalesef ülkedeki tarım ürünlerinin geleceğini, üretimini ve ihracatını birebir etkiliyor. İlimizde geçen yıl yaşanan hortum vakası özellikle örtüaltı meyve-sebze üretimimizi ciddi oranda etkiledi. Son yıllarda Ortadoğu’da yaşanan karmaşa da ihracatımızı elbette etkiliyor. Ama yine de Antalya ve Türkiye jeopolitik konumu nedeniyle çok avantajlı bir ülke. Bu nedenle kaliteli ve gıda güvenliğine özen göstererek üretim yaptığımız için dünyanın pek çok ülkesine ihracat yapan üreticilerimiz var. Çin-ABD arasında gerilim ise sadece bizim değil dünyadaki pek çok ülkeyi de elbette etkiliyor. Örneğin Çin, kiraz üretiminde ciddi bir ithalatçı ülke. Bizim de çok güzel bir kiraz markamız var. Çin de bizim kirazlarımızı beğenerek alıyor, hatta bu yıl Çin’in 5 farklı şehrine kiraz yolladık. Bu uluslararası gerginlik noktasında akılcı hareket etmek gerekir. Çin’in talebini karşılamak için üretimi artırmak yerine niteliği arttırmak ve birim fiyatını yükseltmek en uygun davranış olacaktır. Böylece olası politik etmenlerden üretim anlamında etkilenmeden ayakta kalabiliriz”
Moderatörlüğünü Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği (TAGYAD) Yönetim Kurulu Başkanı ve tarım yazarı İsmail Uğural’ın üstlendiği panel, tarım şu anda küreselleşmenin ve küreselleşme içinde süregitmekte olan varolma mücadelesinin en temel sektörü olduğu vurgusu ile sona erdi.