Aşılama yapılmazsa salgınlar artabilir
Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Mesut Karahan, spesifik bir hastalığa karşı bağışıklık kazanılmasını veya bağışıklık düzeyinin artırılmasını sağlayan aşının önemine işaret etti.
Aşı, sadece çocuklarımızı değil geleceğimizi de koruyor
Eskiden çok yaygın olan hatta salgınlara sebep olan birçok hastalığın günümüzde yaygınlığını kaybetmesinin sağlanmasında aşının önemli bir yeri olduğunu vurgulayan uzmanlar, aşılamanın sadece bugünün çocuklarını değil gelecek nesilleri de koruduğuna dikkat çekiyor. Aşılama yapılmaması, günümüzde neredeyse kaybolan hastalıkların geri gelmesine ve kontrol altında olan hastalıkların salgınlarının artmasına yol açabilir. Uzmanlar, “Aşının tedaviye göre daha ucuz olduğu ve zaman kazandırdığı unutulmamaldıır” uyarısında bulunuyor.
.Dünya Sağlık Örgütü tarafından Nisan ayının son haftası, 24-30 Nisan tarihleri arasında Dünya Aşı Haftası olarak anılıyor. Aşı Haftası kapsamında sağlık personelinin duyarlılıklarının arttırılması, toplumun aşılama ve aşı ile önlenebilir hastalıklar konusundaki farkındalığının artırılması ve bilgilendirilmesi, öncelikle 5 yaş altındaki eksik aşılı çocukların aşılarının tamamlanması ve erişkinlerde aşılanma talebinin artırılması amacıyla merkezi ve iller düzeyinde aktiviteler düzenleniyor.
Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Mesut Karahan, spesifik bir hastalığa karşı bağışıklık kazanılmasını veya bağışıklık düzeyinin artırılmasını sağlayan aşının önemine işaret etti.
Aşı hastalığın ortaya çıkmasını önler!
Dr. Öğr. Üyesi Mesut Karahan, “Aşı; spesifik bir hastalığa karşı bağışıklık kazanılmasını veya bağışıklık düzeyinin arttırılmasını sağlayan, biyolojik olarak hazırlanan maddelere verilen genel bir isimdir. Aşılama hastalığın ortaya çıkmasını ve hastalıkların semptomlarının görülmesini önlemektedir” diye konuştu.
Aşının geçmişi yüzyıllar öncesine dayanıyor
Dr. Öğr. Üyesi Mesut Karahan, insanları hastalıklardan korumak maksadıyla uygulanan aşılamanın tarihinin çok eski yıllara dayandığını belirterek şu bilgileri verdi:
“M.Ö. 430 yılında Yunanlı tarihçi Thukydides vebayı bir kez atlatanların tekrar hastalanmadığını belirtmiştir. Bu ifade bağışıklık hakkında rastlanan ilk kayıt olma özelliği taşımaktadır. 7. yüzyılda bazı Budist rahipler yılan zehirini içerek yılan ısırılmalarına karşı bağışıklık geliştirmeye çalışmışlardır. Bağışıklık sağlamak için ilk kaydedilen kasıtlı girişimler 15. yüzyılda Çin ve Türkler tarafından yapılmıştır. Aşı konusunda tarihteki ilk uygulamanın, M.Ö. 590 yılında Çin'de Sung Hanedanı döneminde, çiçek hastalığından korunmak için ciltteki iltihaplı maddenin sağlıklı kişilerin burnunun içine verilmesi olduğu bilinmektedir. Bu ilkel aşılama yöntemine Variolasyon adı verilmektedir. 1721 yılında Osmanlı hamamlarında Variolasyon yönteminin uygulandığına tanık olan İngiliz Konsolosunun eşi Lady Mary Wortley Montagu, ülkesine yazdığı mektuplar ile bu yöntemin batı ülkelerine duyurulmasını sağlamıştır. Mektupta ''İstanbul'da çiçek hastalığına karşı ''aşı'' denilen bir şey (varilasyon metodu) yapıldığını'' yazmıştır. Bu mektup aşı yapımına ilişkin en eski belgedir. Sistemli aşılama ilk kez çiçek hastalığına, 1796 yılında İngiliz cerrah Edward Jenner tarafından başlatılmıştır. Jenner aşılamanın kurucusu olarak kabul edilmektedir. Jenner'den 100 yıl kadar sonra gerçekleşen aşılama ile ilgili ikinci önemli gelişme, Pasteur'un kuduz aşısını keşfederek insan bağışıklamasındaki büyük adımıdır.”
Salgınlar aşılar sayesinde ortadan kalktı
Dr. Öğr. Üyesi Mesut Karahan, eskiden çok yaygın olan hatta salgınlara sebep olan bir çok hastalığın günümüzde yaygınlığını kaybetmesinin sağlanmasında aşının önemli bir yeri olduğunu vurguladı.
Aşıyı reddetmenin bilimsel temeli yok
Son günlerde özellikle çocukların aşılanması ile ilgili ebeveynlerin çekincelerinin bulunduğunun kamuoyunda tartışıldığını belirten Karahan, “Basında yer alan haberlere göre 2017’de aşılamayı reddeden aile sayısının 23 bine ulaştığı görülmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin 24 Aralık 2015 tarihli "Zorunlu Aşı Uygulamasına İlişkin Halime Sare Aysal Kararı"na göre, ebeveynlerin çocuklarına aşı yaptırmama ya da yapılmasını reddetme hakları bulunmaktadır. Ailelerin çocuklarına aşı yaptırmayı kabul etmemesinde, kendilerine has bazı nedenlerin yer aldığı görülmektedir. Bu nedenlerin bilimsel sağlam temelleri olmadığını görmekteyiz” diye konuştu.
Aşı tedaviye göre daha ucuzdur
Aşılamanın hastalıkların önlenmesinde oldukça etkili bir yöntem olduğunu belirten Karahan, “Aşının tedaviye göre daha ucuz olduğu ve zaman kazandırdığı unutulmamalıdır. Ülke ekonomisi açısından da genel sağlık hizmetlerinin maliyetini düşüreceği göz ardı edilmemelidir” uyarısında bulundu.
ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi’nin (CDC: Centers for Disease Control and Prevention) ailelerin çocuklarının aşılanmasına yönelik karar verirken dikkat etmesi gereken bazı noktaları belirlediğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Mesut Karahan, bunları şöyle sıraladı:
“-Ebeveynler çocuklarının sağlıklı olması ve korunmasız hastalıklardan korunmalarını sağlamak için aşılamanın en etkili yolu olduğu bilinmelidir.
-Aşı, çocukları kol veya bacak amputasyonu, uzuvların felci, işitme kaybı, konvülsiyonlar, beyin hasarı ve ölümü kapsayabilen önlenebilir ciddi hastalıklardan ve komplikasyonlarından korur.
-Kızamık, kabakulak ve boğmaca gibi aşı ile önlenebilir hastalıkların hala bir tehdit oluşturduğu ve kötü sonuçlara sebebiyet verdiği görülmektedir.
-Ülkemizde artık görülmeyen birçok hastalığın ülkemize başka ülkelerden gelen turistler (bizim ülkemiz için mülteciler) aracılığıyla da kolayca buluşabileceği unutulmamalıdır.
-Önlenebilir hastalıkların salgınları, birçok ebeveyn çocuklarını aşılamamaya karar verdiğinde ortaya çıkabilir.”
Aşılama yapılmazsa salgınlar artabilir
“Aşılama ile sadece şimdiki nesli değil, torunlarımızı ve hatta onların torunlarını da aşısı yapılan hastalıktan kurtardığımızı unutmayalım” uyarısında bulunan Karahan, “Aşılamanın yapılmaması demek, günümüzde neredeyse kaybolan hastalıkların geri gelmesi ve kontrol altında olan hastalıkların salgınlarının arttığını görmek demektir. Aşılamayı reddeden aileler bilmeliler ki aldıkları kararla beraber hem kendi çocuklarını hem de diğer çocukları tehlike altına atmaktadırlar” diye konuştu.