Azra Kohen, Radyo Trafik Marmara'ya konuk oldu
AZRA KOHEN RADYO TRAFİK MARMARA'DA
Azra Kohen, Radyo Trafik Marmara stüdyolarında, Mert Erdoğan’ın sunduğu “Yazarın Dilinden” programının konuğu oldu. Programda öne çıkan başlıklar şöyle;
“AEDEN KİTABIM YURT DIŞINDA DİZİ OLUYOR”
“Aeden kitabıma çok dizi ve film teklifi geldi. Her birini çok dikkatle değerlendirmek istedik çünkü hikayenin içinden sadece karakterlerin alındığı ve aslında hiç anlatmak istemedikleri bir şeyi anlatır hale getirildiği bir şeyi bir daha yaşamak istemiyorum, buna asla izin vermeyeceğim. Aeden’in şu an ingilizcesi hazırlanıyor. O hazırlandıktan sonra Aeden’in dizisini seyredeceğiz. Ön anlaşma imzaladık. Çeviriler 6 ay falan sürüyor. Biz bu diziyi yapmak isteyen ekibi çok bekletiyoruz. Zaten Türkiye’de olmayacak. Yabancı bir ekiple yabancı bir kadro üzerinden olacak. Yurt dışında sanatçıya, fikir üreticisine rock star muamelesi yapılıyor. Biz bu işi yapıyoruz, biz en iyisini biliyoruz, sen bu kitabı yazmışsın, karakterleri bize ver muamelesi yapmıyorlar. Ben zaten o insanların o yüzden çok başarılı olduğuna inanıyorum.”
“GÖR BENİ KİTABIMIN TEPKİ ÇEKEBİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”
“Gör Beni adlı kitabımla geldim çünkü vatanımın bugün bulunduğu durumda bu kitabı yazmak zorunda hissettim. Bu kitabın ardından ‘Dinle Beni’ tabiki gelecek. Bu kitap içinde anlattığım her şeyin hepimiz tarafından biliniyor ve anlaşılıyor olmasını isterim. Türkiye’de olan olaylar ve durumlar beni Dinle Beni kitabından önce Gör Beni kitabını yazmaya itti. Başta Dinle Beni kitabını yazmaya niyet ettim ve 220 sayfasını yazdım. O sayfaya geldiğimde ne kadar çok alt bilgi olduğunu ve bunu vermeden Dinle Beni’nin bilgisini vermenin insanın kafasını karıştıracabileceğini düşündüm. Kitabın tepki çekebileceğini tabiki düşünüyorum. Bir kere Atatürk’e, “o adam” diyorum. Çünkü hikayeye karakterin zihninde var olan haliyle başlıyorum. Her zihinden bakmayı hepimizin öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum. Her haklılık kendi içinde haklıdır. Bu kitapta yapmak istediğim şey, kafa karışıklığını gidermek. Bunu için de çok okuma yaptım. O tarihlerdeki yazışmalara gittim. Bir sorunun cevabı iki ayrı uçta da var. Aynı soruya iki farklı cevap veren kaynak bulabilirsiniz ve bu çok rahatsız edici bir şey. O yüzden bu kitabı hazırlarken insanların fikirlerine danışmadım.”
“KENDİNİZDEN FARKLI OLANI KUCAKLAYIN”
“Yurt dışına olan göçü savaştan kaçmak olarak değerlendirmiyorum. Senin birinci görevin hayatta kalmak ve entellektüel yani zihin olarak hayatta kalmak. Eğer yaşadığın ülkede zihin olarak beslenemiyorsan, kendini geliştiremiyorsan, geliştirebileceğin bir kuytuya gideceksin. Senin birinci görevin gelişmek. Koşullar ne olursa olsun buna devam edeceksin ama kökünü asla unutmayacaksın. Nereye gidersen git, sen kendini buralı olarak hissettiysen bu ülkelisin. Bu topraklarda doğmanın, biyolojik, psikolojik, sosyolojik olarak ne kadar büyük bir ayrıcalık olduğunu size anlatamam. Biz dünyanın en eski medeniyetlerinin torunlarıyız. Biz aynı zamanda çok karmayız, o kadar çok birbirimizle çiftleşmişiz ki çok değerli hale gelmişiz. Biyolojik olarak bir insan ne kadar karmaysa, ne kadar kendinden çok uzakta olan biriyle çiftleşip çocuk yaptıysa o çocuk o kadar sağlıklı oluyor. O yüzden akraba evliliği sakattır. Kendine benzer olanla çiftleşen varlık daima fire verir. Konuya zekice yaklaşın, biyoloji öğrenin. Çocuk yapmak için size çok yakın olan insanlardan uzak durun. Bu bir ülke için çok önemli, anlayışı kıt olan bir ülke mi yoksa zekası gelişmiş bir ülke mi olacağız. Kendinizden farklı olanı kucaklayın.”