Damarların kabusu: Buerger hastalığı
Buerger hastalığı, sıklıkla atardamarlarda ve bacak damarlarında görülmekle birlikte, kol damarlarını ve toplardamarları da etkileyebiliyor.
Buerger hastalığı, ilk kez 1879 yılında Avusturya’da Felix von Winiwarter tarafından bildirildi. Hastalığın ilk olarak literatüre girmesi ise 1908 yılında Dr. Leo Buerger tarafından 11 hastanın verilerinin incelenmesi sonucunda gerçekleşti.
Buerger hastalığı, seyrek gözlenen ve damarları tutan bir hastalık. Buerger hastalığındaki patolojik süreç etkilenen damarlarda inflamasyon (iltihabi süreç) ve mikrotrombüs (küçük pıhtı oluşumu) gelişiminden ibarettir. Bu değişiklikler sonucunda damarlarda önce daralma ve ilerleyen dönemlerde tam tıkanmalar meydana geliyor. Hastalar, bu süreçlerin sonunda ciddi bacak atardamar tıkanıklıkları ve buna bağlı gelişen şikayetleri yaşıyor.
Buerger hastalığının erkeklerde, kadınlara oranla daha sık görüldüğünün altını çizen Acıbadem Fulya Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cem Arıtürk, “Bununla birlikte 40 yaşın altında görülme olasılığı belirgin derecede yüksektir. Hastaların hemen tamamındaki ortak özellik sigara kullanımıdır. Buerger hastalarının ortak özelliği olan sigara kullanımı, hastalığın başlaması ve ilerlemesi açısından en önemli risk faktörüdür. Tütün çiğnenmesi de sigara kullanımına benzer şekilde riski arttırmaktadır. Genetik geçiş ve ailesel özellikler Buerger hastalığının tipik özelliklerindendir” dedi.
Belirtileri Nelerdir?
Hastalığın belirtilerine de değinen Dr. Cem Arıtürk sözlerine şöyle devam etti: ”Hastalarda meydana gelen ilk belirtiler atardamar tıkanıklıklarındaki şikayetlerle hemen aynıdır. Önce yürüme sırasında gelen ağrılar belirgindir. Dinlenmekle geçen ve yürümekle ortaya çıkan bacak ağrıları hastalığın ilerleyen dönemlerinde daha kısa mesafe yürümekle hatta dinlenme sırasında belirmeye başlar. Etkilenen uzuvlarda soğuma ve solukluk tipiktir. Hastalık öncelikle ayaklarda ve ellerde başlayıp daha sonra bacak ve kollara yayıldığından şikayetler de öncelikle el ve ayaklarda başlar. İlerleyen dönemlerde uzuvlarda morluklar oluşmaya başlayabilir. Hastalığın daha da ileri dönemlerinde, beslenmenin tamamen bozulmasına bağlı beslenme bozukluğuna bağlı yaralar (ülser) ve kangren oluşumu görülebilmektedir.”
Buerger Hastalığı Tanısı Nasıl Konur?
Buerger hastalığı tanısının, diğer atardamar tıkanıklıklarındaki ile aynı olduğunu belirten Dr. Cem Arıtürk, “Genç ve erkek hasta olması tanı açısından değerlidir. Fizik muayenede bacaklardaki solukluk, soğukluk ve nabzın olmayışı tipiktir. İleri dönem hastalarda yaralar şüphe uyandırıcıdır. Bununla birlikte atardamarlara yönelik doppler ultrasonografiler ilk basamak tetkik olarak değerlidir. Ancak kesin tanı için ilaçlı tomografi veya anjiyografi mutlaka yapılmalıdır. Kesin tanı anjiyografide Buerger hastalığına ait bulguların saptanması ile konur” dedi.
Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Hastalığın tedavisinde, öncelikle neden olan faktörlerin kesilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Cem Arıtürk, “Bu nedenle tütün ve tütün ürünleri mutlak suretle bırakılmalıdır. Sigarayı azaltmak hastalığın seyrini yavaşlatmaz. Sigaranın tamamen bırakılması hatta sigara içilen ortamlarda dahi bulunulmaması gerekir. Bu nedenle tedavinin büyük bir bölümünü sigarayı bırakma tedavileri oluşturmaktadır. Nikotin yaması gibi nikotin içerikli yöntemler, hastalığın seyrini etkilediklerinden kullanılmamalıdır.
Bununla birlikte azalmış kan akımını arttırmaya yönelik bazı tedavi yöntemleri de kullanılmaktadır. Kan damarını genişleten ve pıhtıların erimesini sağlayıp kanı akışkan hale getiren bazı ilaçlar ilk basamak tedavide akla gelmelidir. Hiperbarik oksijen tedavisi, lokal kan akımını arttırdığı ve kandaki oksijenin dokulara ulaşmasını kolaylaştırdığı için etkilidir. Günümüzde kök hücre tedavi denemeleri başlamıştır. İleri dönem hastalarda ülser ve kangrene yönelik girişimler de gerekmektedir” dedi.