Diyabette teknolojik gelişmeler
Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, geçtiğimiz 20-30 yıl içinde dünyada diyabetten muzdarip hasta sayısının 2 kattan fazla arttığını söyledi.
Diyabet, toplumda en hızlı artan kronik hastalıklardan biri. Dünyada bugün 350 milyon kişi diyabet hastası. Günümüzde cep telefonu ve tabletlere indirilen çeşitli mobil uygulamaların da diyabeti alt etmek için kullanıldığına değinen Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Diyabetin görülme sıklığının artışı açısından dijital çağın olumsuz yansımalarından yakınsak da diyabetin takip ve tedavi kısmında yaşanan teknolojik gelişmeleri görmezden gelmek mümkün değil” açıklamasında bulundu.
Geçtiğimiz 20-30 yıl içinde dünyada diyabetten muzdarip hasta sayısının 2 kattan fazla arttığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Bugün dünyada halen her 11 yetişkinden biri diyabetli. Rakamlara göre ise dünyada 350 milyon diyabet hastası olduğu hesaplanıyor. Ne yazık ki Türkiye de diyabetteki bu hızlı artıştan kaçabilmiş değil. Türkiye’de diyabet görülme sıklığı son 10 yılda yaklaşık 2 kat arttı. Ve bu artışla, dünyada diyabetin en sık görüldüğü ülkelerden biriyiz” dedi.
Dijital çağ bir yandan diyabet sebebi, bir yandan da diyabet tedavisi için oldukça önemli
Diyabetlilerin yüzde 90’ının Tip 2 diyabet hastası olduğunun ve bunun gelişmesinde genetik yatkınlığın önemli olduğunun altını çizen Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Faktör genetik olsa bile, diyet ve sağlıksız yaşam tarzı hastalığı tetikleyebiliyor” açıklamasında bulundu. Şişmanlık ile hareketsiz yaşam tarzı sonucunda diyabetin bir her geçen gün arttığını söyleyen Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Dijital çağa geçişle birlikte hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme daha da artmış durumda. Çocuklar oyun yerine bilgisayar başında vakit geçiriyor. Erişkinler arasında da televizyon ve bilgisayar başında, hareketsiz ve sağlıksız atıştırmalar ile geçirilen zaman artıyor. Diyabetin görülme sıklığının artışı açısından dijital çağın olumsuz yansımalarından yakınsak da diyabetin takip ve tedavi kısmında yaşanan teknolojik gelişmeleri görmezden gelmek de mümkün değil” açıklamasında bulundu.
Kan şekeri ölçülmemesi tedaviyi başarısız kılabiliyor
Diyabetik bireylerde kan şekerinin düzenlenmesi ve tedavi etkinliğinin değerlendirilmesinde kendi kendine kan şekeri takibinin önemli olduğunu söyleyen Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Bu ölçümlerin sıklığı, diyabet tipine ve hastanın özelliğine göre değişiyor. Bazı hastalarda haftada 1-2 kez ölçüm yeterli olurken bazı hastalar günde 7-8 ölçüme ihtiyaç duyabiliyor. Her defasında parmak delinmesinin neden olduğu acı, korku ve sosyal fobi gibi bazı etkenler, hastalarda kan şekeri ölçüm sıklığını azaltan ve dolayısıyla tedaviyi başarısız kılabilen önemli unsurlar haline geliyor” şeklinde konuştu.
Yeni geliştirilen cihaz her 5 dakikada bir kan şekerini ölçebiliyor
Günümüzde sürekli glukoz monitorizasyon (SGM) sistemleri ile kan şekerinin 24 saat boyunca izlenmesinin mümkün olduğunu anlatan Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Bu sistem sayesinde kan şekeri ayarı çok daha iyi yapılabiliyor; hasta, diyet ve yaşam tarzıyla ilişkili yanlışları kolaylıkla fark edebiliyor, çok daha etkin ve hızlı bir biçimde tedavi değişiklikleri de mümkün olabiliyor” dedi. Türkiye’de bu sistemin mevcut olduğunu ve cilt üzerine yerleştirilen düğme büyüklüğündeki aparatın 14 gün süreyle kalarak her 5 dakikada bir kesintisiz kan şekeri ölçümü yapabildiğini vurgulayan Prof. Tarkun, “Üzerine yaklaştırılan özel bir cihaz ile ya da cep telefonuna yüklenen bir programla anlık kan şekeri düzeyi öğrenilebiliyor. Cihazın gün boyu 5 dakika arayla yaptığı ölçümler saklanıp daha sonra ölçüm değerleri de günlük, haftalık ya da gece-gündüz istatistikleri gibi farklı biçimlerde raporlanabiliyor” şeklinde konuştu.
Pompa sistemi teknoloji ile birleşip kan şekerinde ani düşme olduğunda bildirebiliyor
Günümüzde Tip 1 diyabet için tek ve en etkili, tip 2 diyabet için de zaman zaman gerekli olan tedavi şekillerinden birinin insülin tedavisi olduğunu vurgulayan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Cilt altına yerleştirilen bir katater ve gelişen teknolojiyle bir kibrit kutusu kadar küçültülen pompa sistemi ile de insülin enjekte edilebiliyor. Hastanın günlük ihtiyaçları ve yediği öğün miktarına göre insülin dozunu ayarlamak mümkün. Pompa kullanımının birçok hastada kan şekeri ayarını düzelttiğine dair çok sayıda çalışma mevcut. Bir diğer güzel gelişme de günümüzde pompa sistemleri glukoz ölçüm sistemleri ile birleştirilmesi. İki sistem bluetooth aracılığıyla haberleşebiliyor. Böylece sensör kan şekerinde ani düşme hissettiğinde bunu pompaya bildiriyor ve insülin verilmesi kesilerek hasta uyarılıyor” dedi.
Mobil uygulamalar diyabeti önlemek için kullanılabiliyor
Günümüzde cep telefonu ve tabletlere indirilen çeşitli mobil uygulamaların da diyabeti önlemek için kullanıldığını belirten Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Cep telefonları ile diyabet eğitimi veriliyor, egzersizler teşvik ediliyor, öğünlerdeki karbonhidrat miktarları hesaplanıp buna uygun insülin dozları önerilebiliyor ve ilaç veya insülin uygulama zamanları hatırlatılabiliyor” şeklinde konuştu.
“Yapay pankreaslara” az kaldı
Diyabet tedavilerindeki teknolojik gelişimin gelebileceği son noktanın “yapay pankreas” olduğunun altını çizen Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhan Tarkun, “Büyük gelişme sağlanan ancak henüz uygulamaya girmemiş olan bu sistemde, hastanın hiçbir müdahalesi olmadan, glukoz ölçen sistem ile pompa, yapay zeka ve bir algoritma kullanarak hastanın ihtiyacı olan insülin dozlarını otomatik olarak hesaplayabilecek. Bu sayede hastanın hiçbir müdahalesi (kan alıp kan şekerini ölçme, iğne batırıp insülin verme gibi) olmaksızın kan şekeri düzeyleri normal seviyede tutulabilecek” dedi.