Elektrikli arabayla İstanbul-Ankara 40 TL
Elektrikli araçlar ülkemizle birlikte tüm dünya genelinde trafikte daha çok görünür olmaya başladı. Altınbaş Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Doğu Çağdaş Atilla, Türkiye'nin elektrikli araç üretimi konusunda potansiyelinin yeterli olduğunu vurgulayarak elektrikli araçlar hakkında çok merak edilen soruları yanıtladı.
Elektrikli araçlar ülkemizle birlikte tüm dünya genelinde trafikte daha çok görünür olmaya başladı. Altınbaş Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Doğu Çağdaş Atilla, Türkiye’nin elektrikli araç üretimi konusunda potansiyelinin yeterli olduğunu vurgulayarak elektrikli araçlar hakkında çok merak edilen soruları yanıtladı.
Çevreci kimlikleri ve oldukça ekonomik yapılarıyla tüm dünyanın gözü elektrikli araçların üzerinde. Amerika’dan Uzakdoğu’ya birçok ülke, dev bütçeleri elektrikli araç teknolojisine ayırmış durumda. Ar-ge çalışmalarıyla bir yandan daha verimli elektrikli motorlar için yatırımlar sürerken ilk elektrikli araçlar da trafikte yerlerini alıyor. Altınbaş Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Doğu Çağdaş Atilla, elektrikli araç üretiminde Türkiye ile dünyadaki gelişmeleri değerlendirdi ve elektrikli araçlar hakkında tüketicilerce en çok merak edilen soruları yanıtladı.
“Elektrikli araç için Devlet teşvikleri var”
Türkiye’de son yıllarda dünyada yaşanan gelişmeler paralelinde elektrikli araçların satışı, geliştirilmesi ve üretilmesinde devlet desteğinin arttığını belirten Dr. Doğu Çağdaş Atilla, “Devletimiz, Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) başta olmak üzere birçok yatırım ve proje faaliyeti başlattı. Bu bağlamda ülkemiz gerek akademik anlamda gerekse mühendis ve teknisyen niteliği bakımından bu çalışmaları tamamlayabilecek ve istenilen kalitede ürünü üretebilecek kabiliyettedir” dedi.
Elektrikli araçlar hakkında en çok yakıt tüketimleri ve erişim menzillerine dair soruların geldiğini söyleyen Dr.Atilla, şu bilgileri verdi: “Halk arasında elektrikli araç olarak ifade edilen araç aslında batarya elektrikli araçtır (BEV). Bu araçta içten yanmalı bir motor bulunmaz ve elektrik motoruna sağlanan gücün tamamı, bataryada depo edilen elektriksel enerji ile sağlanır. Bu araçtaki bataryanın kapasitesi hibrit (hem elektrik bataryalı hem içten yanmalı motor) modele göre çok daha büyüktür ve menzilleri 400 ila 700 km arasındadır. Ayrıca hibrit araçlardaki gibi elektrik motorunun hız limiti düşük değildir ve tork, güç, hızlanma, maksimum hız gibi parametreleri, içten yanmalı motorlara göre çok daha fazla olabilmektedir ve buna karşın sarfiyatları çok daha düşüktür.”
Elektrikli araçların yakıt sarfiyatı ne kadar?
Elektrikli araçlarda yakıt sarfiyatının çok merak edildiğini söyleyen Dr. Atilla, “Elektrikli araçlar hibrit ve içten yanmalı motorlara kıyasla 100 km menzil üzerinden incelendiğinde, rakiplerine karşı çok ciddi üstünlükleri olduğu görülür. Örnek olarak bir araç 75 kWh batarya kapasitesine ve 520 km kadar bir menzile fabrika verisi olarak sahipse 100 km’de 14 kWh enerji tüketecektir. Mesken tarifesi (70kr/kWh) üzerinden hesaplandığında yaklaşık 10 TL’ye bu araç 100 km yol yapacaktır. İçten yanmalı benzinli bir aracın karma tüketimde 6,5 litre yaktığını göz önünde bulundurursak 100 km’de 40 tl’lik yakıt tüketecektir” açıklamasında bulundu.
“Şehir içi hibrit, şehirler arası elektrikli araç daha uygun”
Hibrit araçlarda elektrik enerjisi ile uzun menziller kat etmenin mümkün olmadığını belirten Dr. Doğu Çağdaş Atilla, “Günlük 40-50 km ve şehir içi kullanım için hibrit araçlar tercih edilebilir. Batarya elektrikli araçlar ise 400 km’nin üzerinde menzile sahiptir ve sıfır salınımdır. Burada belirtmek isterim ki; sıfır salınım konusu da aslında tartışmalıdır. Şebekeden aldığımız elektrik enerjisini santrallerden geleneksel yakıtların çevrimleriyle ürettiğinizde doğrudan sıfır salınım demek de mümkün olmamaktadır ancak dolaylı olarak sıfır salınım tabiri kullanılabilir. Menzil konusuna dönersek, elektrikli araçların çok hızlı yaygınlaşmamasındaki en önemli iki sebepten biri, menzilinin içten yanmalı araca göre az olması ve altyapı yetersizliğinden dolayı kullanıcıların “Ya şarj edemezsem?” sorusudur. Mevcut teknolojiyle kabaca İstanbul-Ankara arası fabrika verilerine göre tek şarjda kat edilebilir durumdadır. Sürüş ve yol koşullarına göre menzil tüm araçlarda her zaman değişkenlik gösterebilir ancak belki yakın gelecekte elektrikli araçlarla İstanbul-Ankara arası tek şarjda sorunsuz bir şekilde tamamen kat ediliyor olabilecektir.” diye konuştu.
Maliyet karşılaştırması…
Hibrit araçların hem içten yanmalı motor hem de küçük bir elektrik motor ile batarya paketine sahip olduklarından menzillerinin geleneksel bir içten yanmalı motorlu araçla hemen hemen aynı olduğunu söyleyen Dr. Doğu Çağdaş Atilla, batarya elektrikli araçlarda ise menzilin maliyetle doğru orantılı olduğunu söyledi. Dr. Atilla “Bir batarya elektrikli araçta, en çok maliyete sahip bileşen aracın bataryasıdır. Batarya büyüdükçe aracın menzili artar. Ancak şu anda piyasadaki elektrikli araçların menzilleri yaklaşık olarak 400 km civarındadır. İlerleyen zamanda batarya teknolojisinin gelişmesiyle bu menzilin daha da artması bekleniyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de şarj altyapısı ne durumda?
Elektrikli araçlarda şarj altyapısı ve istasyon ağının da önemli bir konu olduğunu vurgulayan Dr. Doğu Çağdaş Atilla, şu bilgileri aktardı: “Şu anda batarya elektrikli araç ile fabrika verilerine göre İstanbul- Ankara ve İstanbul- İzmir sürüşleri gerçekleşebilir görünse de sürüş koşullarına göre bir tam şarj daha yapmak gerekebilir. Otoyollarda, çeşitli AVM’lerde, çeşitli kurumların otoparklarında şarj istasyonu bulunuyor. Bu ağ nicelik olarak trafikte tescilli olan hibrit ve batarya elektrikli araçlar için yeterli ancak kapsama alanı olarak istenilen düzeyde olmadığı da gözlenmekte. Bu teknolojinin pazar payının ülkemizde artmasıyla birlikte en çok rağbet görecek yatırım alanı ve en çok üzerinde durulması gereken sorun bu husus olacak.”