Engellilik, evrendeki mükemmelliğin bir parçası…
Engelli bireyler en çok yalnız kalmaktan korkuyor! Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 10 – 16 Mayıs Engelliler Haftası çerçevesinde engelli bireylere yaklaşım şeklinin önemine değindi ve önemli tavsiyelerde bulundu.
Fiziksel tükenmişlikten çok, duygusal tükenmişlik yaşıyorlar…
10 – 16 Mayıs haftası, Birleşmiş Milletlere üye 156 ülkede “Engelliler Haftası” olarak kutlanıyor. İnsanların engelli olanlar ve engelli adayı olarak iki gruba ayrıldığını, en sağlıklı insanın da geçici veya kalıcı engelli olma potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ünlü fizikçi Stephen Hawking’i örnek göstererek engelli olmanın insan hayatına engel teşkil etmediğini ve engelliliğin evrendeki mükemmelliğin bir parçası olduğunu söyledi.Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Engelli bireyleri en çok yalnızlık korkutuyor. Fiziksel tükenmişlikten çok duygusal tükenmişlik yaşayabiliyorlar. Engellilere yapılacak en büyük yardım, sessiz yapılan iyilikler, görünmeyen yardımlardır ve rastgele iyiliklerdir.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 10 – 16 Mayıs Engelliler Haftası çerçevesinde engelli bireylere yaklaşım şeklinin önemine değindi ve önemli tavsiyelerde bulundu.
En sağlıklı insan bile engelli adayıdır
İnsanların engellilik açısından iki türlü olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İlk grupta şu anda engelli olanlar var. İkinci grupta da engelli adayları olan insanlar var. Yani insanların da iki grupta yer aldığını söyleyebiliriz. En sağlıklıyım diyen insan bile aslında hayatının bir döneminde geçici veya kalıcı olarak engelli olma potansiyeline sahiptir. Bunu iyi bilmek gerekiyor. İnsan engelliliği veya engelli insanları kendinden çok uzak, uzakta bir sorun gibi düşündüğü zaman engellilere karşı zihinsel bir körlük oluşuyor.” dedi.Engellilerin de çaba ve sabır göstermesi gerekiyor
İnsanların engellileri anlayamadıkları gibi, yapmaları gerekenleri de yapmadıklarını söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Engelli insanların bulundukları durum, sosyal hayata dahil olmak ve uyum için çabanın yanında sabır da göstermesi gerekiyor. Eğer onun sınavıysa, sağlıklı insanların da sınavıdır. Diğer insanlar da ‘Engellileri anlamaya çalışırken bana düşen sorumluluklar nedir? Ne yapabilirim?’ diye düşünmeliler. Bu nedenle engelli olmaktan daha önemlisi, yanlış bakış açılarını düzeltmektir. Engelliler Haftası’nın da en önemli amacı budur. Yani insanların engellikle ilgili ön yargılarını ve algılarını dağıtmak, engellilerin hayata uyum sağlamalarını kolaylaştırmaları hedefleniyor.” ifadelerini kullandı.Otomatik stereotipi ile dışlama yapılıyor
Bir insanın özüne, özeline ve kutsalına dokunmamak gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir engelli ile karşılaşıldığında ilk anda engelinden bahsedilmesi eksi ile başlanmasına neden oluyor. Yanlış bir iletişimle başlanılıyor. En çok yapılan hata da yolda yürürken zorlanmamak için aradan sıyrılmaya çalışılıp engelli bireyin önüne geçmeye çalışmaktır. Aslında özüne, özeline, kutsalına dokunulmuş oluyor. Bir insanla konuşurken dini kökeninden, etnik kökeninden veya direkt onunla ilgili konu açmak da kişi için sosyal engellerdir. Hatta bununla ilgili politik psikoloji alanında yapılmış çalışmalar var. Orada otomatik stereotipi deniliyor. Örneğin anne çocuğuyla yolda yürüdüğünde karşıdan siyahi bir bireyi gördüğü zaman kendine doğru çekiyor. Bunu farkında olmadan yapıyor. Orada onu bir tehdit gibi görüyor ve dışlama durumu oluyor.” dedi.Engellilere karşı da otomatik yanlış davranışlar var
Toplumda da engellilere karşı otomatik yanlış davranışlar olduğunun altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Otomatik stereotipi dediğimiz otomatik yanlış tepkiler ve davranışlar var. Engelli bireylere şefkatle yaklaşırken onları kötü hissettirmek gibi yaklaşımlar var. İşte bunlar engellileri çok rencide ediyor. Engellilikten çok bunlar onlar için incitici ve kırıcı oluyor. O nedenle engellilikten ne anladığımızı bilmemiz gerekiyor. Biz genellikle engelli olmayı bir hastalık ve sakatlık gibi görüyoruz. Aslında engellilik bir farklılıktır. Onun için İngilizcede fizibilite deniliyor. Farklı olarak yeti yitimi olarak tanımlanıyor. Türkçedeki söylemi de yeti yetimidir. İnsanın belli bir şekilde bazı yetilerinin yitirilmiş olması yani o kişinin engellenmiş olması vardır.” ifadelerini kullandı.Engelliliğin, insan hayatına engel olduğunu düşünmek gerçekçi değil!
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insanoğlunun bazı yetileri yitirilmiş olsa da kimi yetilerinin de ön plana çıktığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mesela Stephen Hawking Bing Bang’i bulan bir fizikçi. 2018’de vefat etmişti. Onda tam bir kronik ‘ALS’ hastalığı vardı. Boyundan aşağısı hiçbir şekilde çalışmıyordu. En sonunda neredeyse yüz kasları da çalışmamaya başlamıştı. Hiçbir şeyini yapamıyordu. Onun o engelliliği hayal kurmasına, zihinsel olarak aşırı düşünmesine ve teorik fizikte bir şeyler yapmasına sebep oldu. O eğer engelli olmayıp normal bir hayat yaşasaydı bu keşifleri belki yapamazdı. Karamsarlığa düşmemişti aksine o engelli durumundaki zihinsel çabalarıyla, zihinsel itirazlarla ve zihinsel isyanlarla sorgulayarak teorik fizikte çığır açtı. ‘Benim matematiksel aklım bu dünya bu kadar hareketli, canlı ve neşeli. Çeşitlilik varken bu koskoca evrenin boş olması imkânsız’ diyordu. Hayal kurarak kimsenin görmediğini görüyor ve düşünmediğini düşünüyordu. Zor zamanlarda engelli durumlarda birçok keşifler yapılmıştır. Bu nedenle engelli olmanın insan hayatına, insanlığa bir engel olduğunu düşünmek gerçekçi değil.”