'Kamu ve özel sektör el ele verirse Türkiye pandemi krizini fırsata çevirebilir'
İstanbul Ticaret Üniversitesi akademisyenlerinin Covid-19'a ilişkin hazırladığı yeni raporda, Türkiye'nin krizlere karşı artık dirençli olduğu, pandemi sürecinde de ...
İstanbul Ticaret Üniversitesi akademisyenlerinin Covid-19’a ilişkin hazırladığı yeni raporda, Türkiye’nin krizlere karşı artık dirençli olduğu, pandemi sürecinde de Avrupa’nın üretim üssü olmayı hedeflemesi gerektiği belirtiliyor. Bunun için kamu ve özel kesimin el-ele vererek akıl ve güç birliği yapması gerektiğine vurgu yapan raporda Covid-19 pandemisine karşı ve sonrasında alınacak tedbirleri belirlemek, koordine ve takip etmek amacıyla Cumhurbaşkanlığı’nda ‘Pandemiye Karşı Önlemler, Planlama ve Koordinasyon Birimi’ oluşturulması da öneriliyor.
İstanbul Ticaret Üniversitesi akademisyenleri tarafından hazırlanan Covid-19 raporlarına bir yenisi daha eklendi. Prof. Dr. Yusuf Balcı ve Dr. Öğretim Üyesi Güldenur Çetin’in kaleme aldığı ‘Türkiye Ekonomisinde İstihdam ve Çalışma Hayatı Üzerindeki Etkileri’ başlıklı rapor, pandemi sebebiyle Türkiye ve dünya ekonomisinde meydana gelen hızlı ve köklü değişimleri, makroekonomik yapıdaki aksaklıkları ve sorunları ortaya koyarken, çözüm önerileri de sunuyor.
Raporda, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin mevcut ekonomik yapılarının karşı karşıya kaldığı tehditlerin yanı sıra Türkiye ekonomisinin pandemi sonrası muhtemel durum tahlilleri yapılıyor.
TÜRKİYE KRİZLERDEN DERS ALDI
1970’li yıllarda yaşanan petrol krizi, 1994 finans krizi ve 2001 krizinin, küresel krizlerle baş etmede Türkiye ekonomisi açısından birer ders niteliğinde olduğu belirtilen raporda, 2008 küresel kriz sonrası ekonomi gidişatı ve uygulanan politikaların bugün yaşanan pandeminin tetiklediği küresel kriz bakımından son derece önemli olduğu vurgulanıyor.
Raporda pandeminin maliyetini net olarak öngörmenin mümkün olmadığı belirtilerek, şu ifadeler kullanılıyor: “Ekonomik faaliyetlerin tamamıyla durmaması, ülke ekonomisi açısından bir avantaj teşkil etmekle beraber, kısmen yavaşlamasıyla da GSYİH açısından belirli oranda azalmanın kaçınılmaz olduğunu söylemek mümkün. Özellikle üretim sürecinin devamlılığının sağlanması üzerine atılan adımlar, üreticiyi desteklemek üzere alınan kararlar bu noktada önem arz ediyor.”
FIRSATA ÇEVRİLEBİLİR Mİ?
Her krizin ortaya çıkardığı ağır sorunların yanında fırsatlar sunduğuna da işaret edilen raporda, şu önerilerde bulunuluyor: “Pandemi sonrası oluşacak yeni ekonomide ve çalışma hayatında gelir ve istihdam kayıpları olmaması hedefinin yanında, Türkiye’nin bütün dünyanın yaşadığı bu krizden avantajlı çıkabilmesi için kamu ve özel kesim el-ele vererek akıl ve güç birliği yapmalı. Türkiye bu noktada Avrupa’nın ve bölgenin üretim üssü olmayı hedeflemeli.”
Türkiye’nin salgına daha geç yakalanması ve salgının ülkeye gelişine kadar geçen sürenin sağlık sektörü açısından hazırlanma süreci olarak değerlendirilmesinin diğer ülkelere nazaran daha avantajlı hale gelinmesini sağladığı belirtilirken salgın yayılım hızının düşük olması ve kontrollü ilerlemesinin sağlanması sayesinde ekonomik hayatı tamamen durdurmadan salgınla mücadele edildiği kaydediliyor.
Raporda salgın döneminde yapılan kamu harcamalarının tolere edilebileceğinin altı çizilirken, özel sektöre de bazı kolaylıklar sağlanması gerektiği şu sözlerle vurgulanıyor: “Özel sektör açısından da hızlı bir tedbir ve uygulama sürecine girilmeli. Özellikle internetten satış ve faaliyet alanına sahip olmayan işletmelerin bu süreçten zarar görmeden ya da tam anlamıyla kapanma yoluna girmeden çıkabilmeleri açısından online platformlarda varlık göstermelerine yönelik bir dizi düzenleme yapmaları ve hızla uygulamaya geçmeleri gerekiyor.”
İŞSİZLİK SORUNU DOĞABİLİR
Türkiye’nin son birkaç yılda yükselme eğilimi gösteren işsizlik oranında genel artış ve özelde de yüksek genç işsizlik oranlarıyla böyle bir küresel krize girmesinin krizin olumsuz etkilerini arttırabileceği uyarısı yapılıyor. Çalışmada Türkiye’nin 2019 sonu itibarıyla OECD ülkeleri arasında genel işsizlik oranında Yunanistan ve İspanya’nın ardından üçüncü, genç işsizlik oranında da Yunanistan, İspanya ve İtalya’nın ardında dördüncü sırada yer aldığı hatırlatılıyor ve şu uyarı yapılıyor:
“Türkiye’de genel işsizlik oranının yüksek olmasının yanında, Türkiye’nin gelişmiş ekonomilere göre genç bir nüfus yapısına sahip olması da dikkate alındığında, işini kaybetme riskini nispi olarak daha fazla taşıyan, her şeyden önce iş piyasasına girerek bazı dezavantajlara sahip olan genç işgücünün yaşadığımız süreçte, özellikle önümüzdeki dönemde durumunun ciddiyet arz ettiğine şüphe bulunmamaktadır.”
İşsizlikle mücadele için alınan tedbirlere de değinilen raporda ücretsiz izin döneminde çalışanlara İşsizlik Sigortası Fonu’ndan günlük 39,24 TL ödeme yapılması ve kısa çalışma ödeneğinin önemli tedbirler olduğu vurgulanıyor.
TEDBİRLER VE ÇÖZÜMLER
Pandemi sebebiyle oluşan krize karşı alınacak tedbirlere ve sunulacak çözümlere de değinilen raporda, bu süreçte kamu kesiminin özellikle sağlık ve sosyal güvenlik alanlarındaki öneminin daha iyi anlaşıldığının altı çiziliyor. Raporda, kamunun alması gereken tedbirler konusunda şu önerilerde bulunuluyor: “Covid-19 pandemisine karşı ve sonrasında alınacak tedbirleri belirlemek, koordine ve takip etmek amacıyla Cumhurbaşkanlığı’nda ‘Pandemiye Karşı Önlemler, Planlama ve Koordinasyon Birimi oluşturulmalı. Ayrıca ‘Pandemi Sonrası Ekonomik Yapılanmaya İlişkin Tedbirler’ konulu bir Cumhurbaşkanlığı Genelgesi de yayınlanmalı. Hijyen ve istihdam gibi konuları da içerecek bu genelge, tüm bakanlıklara, kanunla kurulmuş kamu kurum ve kuruluşlarına ve meslek örgütlerine, tüm ilgili kesimlere şamil olacaktır.”
Kamunun düzenleyici rolüne ilave olarak denetleyici rolüne de atıfta bulunulan raporda, “Önümüzdeki dönemde önemi çok daha artacak denetim, tarafların, ilgili kesimlerin, işverenlerin, çalışanların ve özellikle meslek kuruluşlarının da katılımıyla konunun eğitici boyutunu öne çıkararak gerçekleştirilmeli. Bu alanlarda gerekli normlar ve standartlar, birincil ve ikincil yasal düzenlemeler yapılmalı” önerilerinde bulunuluyor.