Menemen Ticaret Odası'nın Ev Sahipliğinde "İşletmeleri Bekleyen Riskler" Konferansı
Menemen Ticaret Odası'nda düzenlenen konferansta, 2025 yılı için Türk ekonomisini bekleyen olası riskler, fırsatlar ve para politikalarındaki değişimler değerlendirildi.
MENTO’dan “Türkiye’nin 2025 Yılı Mali ve Ekonomik Politikalar Görünümü” Konferansı
2025’te firmaların riskleri daha da artacak
Menemen Ticaret Odası’nın ev sahipliğinde, İzmir Serbest Bölgesi Sürekli Eğitim Merkezi (İZSEM) ve TRASTA’nın işbirliği ile düzenlenen “Türkiye’nin 2025 Yılı Mali ve Ekonomik Politikalar Görünümü, İşletmeleri Bekleyen Riskler” konulu konferansta; gelecek yıl Türk ekonomisini bekleyen olası riskler, fırsatlar, para ve maliye politikalarındaki değişkenler detayları ile masaya yatırıldı.
İZBAŞ Mali ve Mevzuat Danışmanı Prof. Dr. Keramettin Tezcan’ın moderasyonunda gerçekleşen seminerde; Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ünalmış, TRASTA ESG Genel Müdürü Özgün Çınar, TRASTA Yönetim Kurulu Başkanı ve Yeminli Mali Müşavir Şükrü Dilaver konuşmacı olarak yer aldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Menemen Ticaret Odası (MENTO) Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Süsoy, ilçedeki sanayi kapasitesinde yaşanan gelişime karşılık nitelikli ve yetişmiş işgücü sorununun sürdüğünü vurguladı.
Bölgenin sanayi altyapısında da yıllar içinde dikkat çeken bir artış olduğunu belirten Süsoy, “Son yıllarda yaşadığımız kur şoklarına bağlı ekonomik problemler nedeniyle, üretimde yavaşlama ve nitelikli iş gücü bulunamama problemleri ülke genelinde olduğu gibi bölgemizde de yaşanıyor” dedi.
Firmaların nitelikli çalışan talebinin karşılanmasında mesleki eğitimin önemine vurgu yapan Süsoy, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Ara eleman, yani aranan eleman, nitelikli personel her zaman olduğu gibi bu dönemde de en büyük sorunlardan biri. Mesleki eğitime her anlamda önem vermemiz gerekiyor. Yaşadığımız krizlerden çıkmanın iki anahtarı nitelikli üretim ve katma değeri yüksek ihracattır. Nitelikli üretimi ise nitelikli işgücü ile yapabiliriz. Hemen her gün haber bültenlerinde işsizliğin arttığı yönünde haberler okurken, sanayicimizin işgücü bulmakta büyük sıkıntı yaşaması hepimizi düşündürmesi gereken bir çelişkidir.”
“KURUN BASKILANMASI İLE REKABETÇİ ÜRETİM YAPILAMIYOR”
Konferansta söz alan İzmir Serbest Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Sevimli, firmaların ayakta kalabilmek için stratejiler geliştirmek zorunda olduğunu dile getirerek, kur artışının baskılanması nedeniyle şirketlerin işletme sermayelerinde kayıplar yaşandığını ve üretimin rekabetçi yapıdan uzaklaştığını belirtti.
Konferansın katılımcılarından Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ünalmış, pandemi sonrasında hizmetler sektörünün öne çıktığını, ancak küresel ticaretin eskisi kadar canlı olmadığını vurguladı.
Jeopolitik risklerin geçmiş yıllara göre daha yüksek seviyede olduğuna dikkat çeken Ünalmış, sanayi üretiminin gerilemeye devam ettiğini belirterek, “Bütçe gelir gider dengesinde bozulma sürüyor. 2024 yılının enflasyon tahminin yüzde 44,5 seviyelerinde olacağını düşünüyorum. Ancak TÜFE ve ÜFE’de önümüzdeki aylarda düşüşün sürmesi de beklentilerimiz arasında” dedi.
EN ÖNEMLİ RİSK EKSTREM HAVA OLAYLARI
TRASTA ESG Genel Müdürü Özgün Çınar, 2025 ve sonrasında işletmeleri bekleyen en büyük risklerden birinin ekstrem hava olayları olacağına dikkat çekti. Son 50 yılda afet sayılarının beşe katlandığına dikkat çeken Çınar, çevresel risklerin hasar potansiyeli üzerine bilgiler paylaştı. Çınar, risk yönetim stratejilerinin işletmeler için kritik olduğunu vurguladı.
TRASTA Yönetim Kurulu Başkanı ve Yeminli Mali Müşavir Şükrü Dilaver ise işletmeler üzerindeki vergi yükünün negatif etkilerini anlattı. Bütçe açıklarının temelinde enflasyon ve deprem harcamaları olduğunun altını çizen Dilaver, ekonomik dengenin sağlanması için adım atılması gerektiğini belirtti.
Konferansın moderatörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Keramettin Tezcan da yaptığı konuşmada vergi ve sıcak para artışı ile ekonomik istikrarı sağlamanın mümkün olmadığını belirtti. Büyümenin kalkınmaya da destek olması gereğine işaret eden Tezcan, “Bütçe dengelerinin sağlanması için kamunun harcamalarında tasarruf edilmesi şarttır. Ekonomik büyümenin iktisadi ve sosyal kalkınmaya destek olması gerekir. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü talebi yoksa, sürdürülebilir kalkınma da mümkün değildir.” değerlendirmesinde bulundu.