Odaklanma sorununu aşmak için bu önerilere kulak verin
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk Ergen Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, günlük yaşantımızda yaptığımız etkinlikleri tamamlamak için dikkati yoğunlaştırma ve sürdürme becerisine sahip olmamız gerektiğini söyledi...
Parlayan nesneler odaklanma sorununa yol açıyor!
Günümüzün en sık karşılaşılan sorunlarının başında gelen, bir işe yoğunlaşamama ve odaklanma problemi, DEHB gibi psikiyatrik sorunların habercisi olabilir. Teknoloji kullanımı ve aşırı kollayıcı tutumlar, iletişim ve sosyal becerilerin gelişimini engelliyor. Odaklanma sorununu aşmak için, uyması gereken kurallar belirlenerek bunlara uyulması sağlanmalı. Ortamı dikkat çekici nesnelerden olabildiğince arındırarak, çocuğa sade bir çalışma ortamı sağlanmalıdır. Çocuğa gününü planlamayı öğretmek de sorunun aşılmasında yardımcı olabilir.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Parlayan Nesneler Sendromu (PNS) diye bir kavram bulunduğuna işaret ederek "Bu çağ, PNS çağı. Yani sürekli bir şey parlatılıyor, sürekli bir şey moda haline getiriliyor ve dikkatimiz dağılıyor. Asla odaklanmamıza fırsat verilmiyor. Çocuklarda benim çok rahat gördüğüm ve telefon veya başka dijital araçlarla da PNS'nin giderek güçlendiği bir döneme doğru geliyoruz” demişti. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un gündeme getirdiği odaklanamama problemi, önemli sorunların habercisi olabilir.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk Ergen Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, günlük yaşantımızda yaptığımız etkinlikleri tamamlamak için dikkati yoğunlaştırma ve sürdürme becerisine sahip olmamız gerektiğini söyledi.
DEHB gibi psikiyatrik nedenler etkili olabilir
Aynur Sayım, bir işe yoğunlaşma ve sürdürmemizi etkileyen süreçlerin psikolojik ve çevresel nedenlerden olabildiği gibi varolan bir psikiyatrik sorundan da kaynaklanabildiğini ifade etti. Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, “Odaklanma sorunu yaşayan kişilerde, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) gibi psikiyatrik bozukluk kaynaklı bir sorun olabildiği gibi, kişilik özellikleri, çok fazla uyarana maruz kalma gibi nedenler de etkili olabilmektedir” diye konuştu.
Sanal dünya sosyal repertuvar oluşturmaya engel oluyor
Günümüzde çevresel uyaranların fazla olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, bu durumun da kişinin iletişim ve sorun çözme becerilerini olumsuz etkilediğine dikkat çekerek “Video, film, iletişim kanalları içeren pek çok program var. Biz yetişkinler için de geçerli olmakla birlikte çocuk ve gençler için bu programlar merak uyandıran ve kolay ulaşılabilir olması açısından çok cazip. Sanal ortamda zihin fonksiyonları yoğun çalışırken, beden pasif kalmakta ve gerçek iletişim yerine sanal iletişime ağırlık verilmektedir. Bu da iletişim becerileri, sorun çözme becerileri yani sosyal repertuvar oluşturmaktan yoksunluk anlamına geliyor” uyarısında bulundu.
Sosyal repertuvar ne demek ?
Kişinin ilk dönemlerden itibaren geliştirdiği sosyal çevresinin, ilişkileri, sosyal tarzının yerleşmesinin sosyal repertuvarını oluşturduğunu ifade eden Sayım, “Bir çocuk yetişkinlerle fazla zaman geçiriyor ise çok korunup kollanıyor, davranışlarına müdahale ediliyorsa sorun çözmek zorunda kalmayacaktır, beceri geliştiremeyecek, uygun davranış biçimlerini benimseyemeyecektir. Farklı durumlara adaptasyon becerisi de böyle kazanılır yani çocuk kendini tanıyacak, karşısındakini tanıyacak, farklı tepkilere nasıl tepki vermesi gerektiğini öğrenmesi gerekecek. Bu deneyimleri kısıtlı kalan çocuklar, sürekli destek bekleyen, sorunlarını çözemeyen, bu durumlarda kaygı yaşayan çocuklardır” dedi.
Odaklanma sorunu DEHB habercisi olabilir
Çocuğun kendisinde var olan bir psikiyatrik sorununun da odaklanma sorununa yol açabileceğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, “Örneğin DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu), yaygın görünen ve tedavi gerektiren bir psikiyatrik rahatsızlıktır. DEHB temel belirtileri dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüselliktir” dedi.
Yerinde duramazlar, sık sık söz keserler
Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, bu çocukların ortak özelliklerini de şöyle sıraladı:
– Kıpır kıpırdırlar, yerlerinde duramazlar, yüksek yerlere tırmanırlar, motor takılmış gibi hareket ederler.
– Ani tepkiler verir, çok konuşurlar, sık sık söz keserler.
– Dikkatlerini sürdürmekte zorlandıkları için ders çalışmaktan sıkılırlar, öğrenmeyle ilgili sorun yaşarlar, bu durum akademik başarılarını olumsuz etkiler.
– Unutkan ve dağınıktırlar, sık eşya kaybederler.
– Israrcıdırlar, isteklerinin hemen yerine getirilmesini isterler.
– Genellikle zekaları normal veya normalin üzerindedir.
– Genellikle liderlik vasıfları vardır.”
Hiperaktif çocuklarda bu sorunun beraberinde özel öğrenme güçlüğü, davranım bozukluğu, depresyon gibi başka psikiyatrik rahatsızlıklar da görülebildiğini vurgulayan Sayım, “Bu çocuklar, kendilerini belli alanlarda yetersiz hissettikleri ve kurallara uyma ve öğrenmeyle ilgili sorunlarından dolayı sık sık eleştiri alırlar. Kendine güvensizlik duygusu yaşamakta ve bu tabloya diğer psikolojik sorunlar da eklenebilmektedir” uyarısında bulundu.
DEHB, yetişkinlerde % 1-2 oranında görülebiliyor
Genellikle çocuklarda görüldüğü sanılan Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB) yetişkinlikte de devam ettiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, “ ABD ve Kanada da yapılan araştırmalar, 100 erişkinden 1-2 ‘sinin hiperaktif olduğunu göstermekte ve yetişkinlerde de tedavisi yapılmaktadır” diye konuştu.
Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, özel öğrenme güçlüğü, depresyon, anksiyete bozuklukları, korkular, konuşma bozuklukları, davranış sorunlarında da çocuğun bir etkinliğe odaklanma ve dikkatini sürdürme becerisinde zorluklar görüldüğüne dikkat çekti.
Odaklanma sorununu aşmak için bu önerilere kulak verin
Odaklanma sorununu aşmak için yapılması gerekenlere değinen Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, ailelere şu tavsiyelerde bulundu:
Ailenin öncelikli kazanması gereken beceri, etkili yönerge verebilmektir. Ses tonu, göz teması kurulması, net olmak, hedef koymak, davranışa odaklanmak gibi teknikler, bilinçli şekilde yapılmalıdır.
Aile, çocuğun uyması gereken kuralları belirlemelidir. Kazandırılması gereken beceriler sıra ile ve somut ödüllendirme yapılarak kazandırılmalıdır. Örneğin 1 davranış seçilip marka, jeton, puan uygulaması yapılıp, 10 jetona şu ödül şeklinde en baştan belirlenen hedefe yönelik motive olması sağlanmalıdır.
Açık ve net kurallar ve hedefler belirlenip kararlı bir tutum sergilenmelidir.
Çocuğun davranışları incelenmelidir. Neden, hangi ortamda, ne şekilde davranış sorunu ortaya çıkıyor, inceleme yapılıp, o davranış için doğru yaklaşım gereken durumlarda terapistle birlikte belirlenmelidir.
Ortamı dikkat çekici nesnelerden olabildiğince arındırarak, çocuğa sade bir çalışma ortamı sağlanmalıdır. Gününü planlama öğretilmelidir. İhtiyaç durumunda ortamı çocuğa göre düzenlemek gerekir.
Stres durumunda çocuğa güven verme sakinleştirme şeklinde yaklaşım benimsenmelidir.
Sorunların çözümü için aile oturumları yapmak, ortak çözümler bulmak çocuk için demokratik bir ortam yaratır, anlaşıldığını, ailesinin onu dinlediğini fark eder, sorun çözme tekniklerini öğrenir.
Çocukla kurulan sağlıklı ilişki, öncelikle onu olduğu gibi kabul etmek ve ona bunu hissettirmekten geçer. Şartlar ne olursa olsun, kötü not alsa da hata yapsa da onu koşulsuz sevdiğimizi hissettirmeliyiz.
Çocukla kuracağımız iyi iletişim, iletişim dilimizin suçlayıcı, eleştirel ,yargılayıcı değil de “ben”li cümleler kullanarak ve empatik yaklaşımımız ile mümkün.” Kızgın olduğunu görüyorum, Bunu anlatmak ister misin?” gibi ben dilini içeren cümleler kurmalıyız.
Anne baba olarak bizim modelliğimiz, çocuğun diğer insanlarla kurduğu iletişimin ve kendi disiplininin temelini atacaktır. Örneğin, akşam boyunca bilgisayar ve telefonu ile ilgilenen anne babalar isek, çocuğumuzu teknolojik aletlerle ilgili disipline etmemiz zor olacaktır.
Çocuğa zaman ayırmak, iyi bir ilişkinin başlangıcıdır. Arkadaşlarımızla zaman geçirmek, sohbet etmek, oyun oynamak biz yetişkinleri nasıl rahatlatıyorsa çocuğun da hem arkadaşları ile hem bizimle bunları yapmaya çok ihtiyacı var. Farklı olarak biz onların yaşam rehberleri değil miyiz ? Onları yaşama hazırlayan, örnek olan, sorun çözmeyi, zorluklarla nasıl baş edeceğini öğreten rehberler. Bu nedenle ona ayıracağımız zaman dilimlerinin çok değerli olduğunu vurgulayalım.
Çocuğun disiplin konusunda zorlandığını göz önüne alırsak, bir uzman yardımı alarak sorunu çözümüne yönelik hem çocuk, hem aile, hem de okulla çalışmalar planlamak en uygun yaklaşım olacaktır.
Çocuğun güçlü ve geliştirilmesi gereken alanlarıyla ilgili çalışma yapılmalıdır.”