Erkekler 'antisosyal', kadınlar 'borderline'!
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, borderline kişilik bozukluğu konusunu değerlendirdi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, borderline kişilik bozukluğu konusunu değerlendirdi.
Borderline kişilik bozukluğu olan bireylerin yaşam boyunca takip edildiğinde yüzde 96'sının bipolar tanısı aldığını belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bazı araştırmalarda bunlara ‘bipolar altı’ veya ‘eşik altı bipolar’ denildiğini ifade etti. Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Borderline kişilik bozukluğunun yüzde 50’si biyolojik yaklaşımla, duygu durum düzenleyici ilaçlarla, yüzde 50’si de terapi ile düzeliyor.” dedi.
Erkeklerde daha çok antisosyal bozukluğu görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Kadınlarda da borderline kişilik bozukluğu daha çok gözüküyor.” diye konuştu.
“Narsistlik kişilik bozukluğunun da içinde olduğu gruptan bir tanesi borderline kişilik bozukluğu”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kişilik bozukluklarının üç ana kümeye ayrıldığını ve borderline kişilik bozukluğunun B kümesi olarak bilinen empati yoksunluğunun baskın kişilik bozukluklarından birisi olduğunu dile getirerek, “Narsistlik kişilik bozukluğu, obsesif kompulsif kişilik bozukluğu, anti sosyal kişilik bozukluğunun da içinde olduğu gruptan bir tanesi borderline kişilik bozukluğu. Sınır kişilik bozukluğu olarak da Türkçeye çevriliyor. Kişinin sosyal sınırlarını, duygusal sınırlarını, bireysel sınırlarını çizememesi söz konusu. Kendisi ile ilişkisinde kendi iç dünyasıyla, dış dünya ile ilişkilerde sosyal ilişkilerde aile ilişkilerinde, iş ilişkilerinde sınırlarını çizemez bu kişi. Onun için sınır kişilik bozukluğu denilmiş.” dedi.
“Borderline kişiler sosyal sınırlarını, kendi iç dünyasındaki sınırları bile bilemiyor”
Bir insanın sınırlarını bilmesinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, “Haddini bilen Rabbini bilir diye bir cümle var… Aslında insanın haddini bilmesi, sınırlarını bilmek anlamında. Kendi gücünü, kapasitesini, haddini bilebilen kimse saygıdeğer oluyor. Ama bu borderline kişiler sosyal sınırlarını, kendi iç dünyasındaki sınırları bile bilemiyor. Nerede üzülecek, nerede gülecek, kendi duygusal okuryazarlıkları yok. Kendi duygularının farkında değiller.” diye anlattı.
“Kişi eşik altı bipolar tanısı alırsa ilaç tedavisi gerekiyor”
Borderline kişilik bozukluğu ile Bipolar bozukluk arasındaki ilişkiye de işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Borderline kişilik bozuklukları olan kişiler yaşam boyu takip edilmiş ve yüzde 96’sı bipolar tanısı almış. Bipolara zemin hazırlıyor. Onun için bazı araştırmalar bunlara bipolar altı diyorlar. Bipoların alt formu. Eşik altı bipolar diyorlar. Eşik altı duygu durum bozukluğu ile ilgili. Zaten eşik altı bipolar tanısı alırsa ilaç tedavisi gerekiyor.” Diye konuştu.
“Borderline anne çocuğunu sabah şapur şupur öper, öğleden sonra ‘seni neden doğurdum’ der”
İlaç tedavisiyle hastanın düzeldiğini ve borderline zannedilen kişilerin aslında eşik altı bipolar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Bu tip bipoların mani ve depresyon dönemleri olmuyor. Eşik altı. Sanki onun kişiliği bu zannediyorsunuz. Ama tedavi edince düzeliyor. Çünkü yapılan araştırmalarda görülüyor, beyinde seratonin geni bozukluğu var bu kişilerde. Seratonin gen bozuklukları var. Mesela bu kişiler aşırı büyütürler veya yerin dibine batırırlar. Karşısındakini bir anda göklere çıkarırlar. Mesela bir borderline anne çocuğunu sabah şapur şupur öper, öğleden sonra ‘Allah belanı versin, seni neden doğurdum’ der. Bu borderline bir annelik. Bu kişiler bir kimlik karmaşası yaşar.
“Devamlı dengesizdirler. Para harcamada da dürtüsellerdir”
Borderline kişilerin hiç soğukkanlı ve sakinleştirici olmadıklarını da anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Bu kişiler ani dürtüyle akla gelen ilk şeyi yaparlar. Duyduklarına hemen inanırlar. Çok tehlikeli araç kullanırlar. Cinsel yönden çok dürtüseldirler. Madde kullanımı, yeme konusunda, ilişkiler konusunda da çok dürtüseldirler. Çok sık intihar davranışları vardır. Bir de içlerinde hep kronik bir boşluk duygusu vardır. Kaygılı kişilerdir. Kendilerini gevşetip rahatlamazlar. Tutarsızlık vardır. Devamlı dengesizdirler, dengesiz kişiliklerdir. Para harcamada da dürtüsellerdir. Sonunu düşünmeden hareket etme eğilimleri vardır. Kimlik karmaşası da vardır. Normalde ergenlik döneminde kimlik karmaşası yaşanır. Sosyal kimlik, etnik kimlik, cinsel kimlik bununla ilgili karmaşa yaşar, bir karar verilir. Bu kişiler kimlik karmaşasını bitiremezler ergenlikte.” şeklinde kaydetti.
“Beraber yaşadıkları kişiler üzüldüğünü de anlayamaz, kızdığını da sevindiğini de…”
Bu kişilerin kendilerini hiç tanımlayamadıkları ve kendileri ile barışık olamadıkları için insan ilişkilerini de sağlıklı yürütemediklerini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Ruh sağlığının birinci adımı kendimizden başlıyor. Öz bilinç kendini tanıma, öz yönetim kendini yönetme. Bu kişiler kimlik karmaşası yaşadıkları için, kendilerini tanıyamadıkları için mutsuzlukları da bulaşıcıdır. Beraber yaşadıkları kişiler üzüldüğünü de anlayamaz, kızdığını da sevindiğini de… Ne zaman ne yapacağını kestiremezsiniz.” dedi.
“Borderline kişilik bozukluğu olan kişiler arasında intihar oranı yüzde 7,5”
Bu tarz kolay öfkelenen kişilerin kuşkucu olduklarını ve stres karşısında çok kolay dağıldıklarını da dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Bir şey yolunda gitmediği zaman kolayca dağılırlar. İntihar oranları çok fazladır. Diyelim toplumda intihar oranları binde bir ise borderline kişilik bozukluğu olan kişiler arasında yüzde 7,5. Yani 100 kişiden yedi buçuğu intihar ediyor. İntihar girişiminde bulunuyor. Yüksek bir oran. Bu kişiler mutlu da olsa sık sık depresyona, anksiyete giriyorlar, duygu durum bozuklukları yaşıyorlar. Çok kolay kavga ediyorlar.” diye konuştu.
“Rahatlatıcı bir ebeveyn modeliyle büyüme ortamı bulamayan çocuklar ileride borderline adayı”
Bu kişilerin iç dünyasında dünyayı tehlikeli, zararlı bir yer gibi algıladıklarını da kaydeden Prof. Dr. Tarhan, bu kişilerin yanlış düşünce ve duygu kalıpları olduğunu, sevilmediklerini zannettiklerini söyledi.Rahatlatıcı bir ebeveyn modeliyle büyüme ortamı bulamayan çocukların ileride borderline adayı olduğunu da dile getiren Prof. Dr. Tarhan, bu kişilerin hayat güvenli değildir diye düşündükleri için devamlı herkese kuşkuyla yaklaştıklarını ve bağlanmaktan da korktuklarını ifade etti.