Prof. Dr. Nevzat Tarhan: "İnsan Hem İyiliğe Hem de Kötülüğe Yatkın Doğar"
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, iyilik ve kötülük kavramlarının zamana, kültürlere ve dinlere göre değiştiğini, kötülüğün kaynağının ise empati eksikliği olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Kötülük, iyiliğin olmamasıdır…”
İnsanoğlunun doğuştan hem iyiliğe hem de kötülüğe yatkın olarak doğduğunu ifade eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İyilik kötülük kavramı kültürlere göre değişiyor, dinlere göre değişiyor, zamana göre değişiyor. Onun için iyilik kötülük kavramı izafi kavramlar.” dedi.“Kötülük, iyiliğin olmamasıdır” diyen Tarhan, “Kötülüğün kaynağı empati eksikliğidir; başkalarının haklarını, ihtiyaçlarını ve duygularını göz önüne almamak kötülüğün kapısını açar.” ifadelerini kullandı.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kötülük psikolojisi konusunu ele aldı.
Mutlak iyilik olmayan yerlerde kötülüğün varlığı kaçınılmazProf. Dr. Nevzat Tarhan, kötülüğün kendiliğinden var olan bir şey olmadığını, soğuk nasıl sıcağın yokluğu, karanlık da ışığın yokluğuysa, kötülüğün de iyiliğin yokluğu olduğunu ifade ederek, “Kötülük aslında iyiliğin olmamasıdır… Mutlak aydınlık olan bir yerde karanlık, mutlak sıcak olan bir yerde soğuk nasıl bulunamazsa, mutlak iyilik olan bir yerde de kötülük bulunmaz. Ancak mutlak iyilik olmayan yerlerde kötülüğün varlığı kaçınılmazdır. İyilik kötülük kavramı felsefenin ve din bilimcilerin en çok tartıştığı kavram olmuştur. İyi ve kötü neye göre tanımlanır, bu sorular sürekli tartışılmıştır. Kötülük ve iyiliğin tanımı, bakış açısına göre değişir.” dedi.
İyi ve kötü kavramları kişisel bakış açılarına göre değişiklik gösterebiliyor
Irak Savaşı'nda milyonlarca insan öldüğünü ve o dönem İngiltere Başbakanının “Tarih bizi affedecektir” diyerek, uzun vadede insanlık için faydalı olduğunu savunduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Ancak Iraklı birine sorsanız, bu savaşın iyi veya doğru olmadığını söyleyecektir. Benzer şekilde, hırsız bir babanın yanında büyüyen bir çocuk, hırsızlığı kötü olarak değil, doğru olarak öğrenir. Onun yaşantısında hırsızlık kötü değildir. Ancak genel toplum standartlarına ve ahlaki normlara göre, hırsızlık kötüdür. Bu nedenle, iyi ve kötü kavramları kişisel bakış açılarına göre değişiklik gösterebilir.” diye konuştu.
Tarih boyunca iyilik ve kötülük kavramları farklı şekilde tanımlanıyor
Filozof Spinoza’nın, "İyi, hoşumuza giden şeylerdir; bir insanı mutlu eden ve zevk veren şeyler iyidir, zevk vermeyen şeyler kötüdür" dediğini dile getiren Prof. Dr. Tarhan, tarih boyunca filozofların, iyilik ve kötülük kavramlarını farklı şekillerde tanımladığını ve bu tanımların zamanla değişim gösterdiğini, Antik Yunan filozoflarından Sokrates, Aristoteles ve Platon gibi isimlerin, yaşamın amacının erdemli olmak olduğunu savunduklarını ve bu filozoflara göre, anlamlı bir yaşam sürme ve erdemli davranmanın gerçek mutluluğun kaynağı olduğunu anlattı.Bu düşüncenin zıddı olarak, Epikür'ün ‘insanın hayattaki amacının haz peşinde koşmak’ olarak ifade ettiğini dile getiren Prof. Dr. Tarhan, tarihsel süreç içinde iyilik ve kötülük kavramlarının evrildiğini, semavi dinlerde mutlak iyinin Tanrı olduğunu ve dünyada da mutlak iyinin var olmadığını anlattığını söyledi.
İyilik kötülük kavramı izafi
İnsanların kötülüğü yatkın olup olmaması konusuna da değinen Prof. Dr. Tarhan, “İnsanoğlu doğuştan hem iyiliğe hem de kötülüğe yatkın olarak doğar. Mesela bir aslan tok olduğunda ve güvenlik alanına girilmediğinde zarar vermez, ancak insanlar çıkar için aç veya tok fark etmeksizin zarar verebilirler. Tarihte Neron'un bir yumurta pişirmek için kasaba yakması veya savaş tanrılarına çocukların kurban edilmesi gibi örnekler, insanların kötülüğe eğilimli olabileceğini gösteriyor. Savaş tanrılarına çocuklar kurban ediliyor. İyilik kötülük kavramı kültürlere göre değişiyor, dinlere göre değişiyor, zamana göre değişiyor. Onun için iyilik kötülük kavramı izafi kavramlar.” dedi.
“Kuran-ı Kerim, iyilik ve kötülük kavramlarındaki belirsizlikleri gidermiştir”
Neyin iyi, neyin kötü olduğunu en iyi tanımlayacak olanın ise evreni yaratan olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Kâinatı yaratan, iyiliği ve kötülüğü en iyi tanımlar. Semavi dinler, iyilik ve kötülük kavramlarına önemli katkılar yapmışlardır. Örneğin, İslam’da Kuran-ı Kerim'in tahrif olmaması, iyilik ve kötülük kavramlarındaki belirsizlikleri gidermiştir.” diye konuştu.Spinoza’nın "Tanrı'ya uygun olan şeyler iyidir, uygun olmayanlar kötüdür" dediğini ancak doğayı tanrı olarak gördüğünü ve cennet cehennemi reddettiğini anlatan Prof. Dr. Tarhan, “İnsan, diğer canlılardan farklı olarak özgür iradeye sahiptir. Diğer canlılar genetik kodlarına göre hareket ederken, insan zihinsel ve ahlaki tercihler yapabilir. Bu özgür irade, insanı iyilik ve kötülükten sorumlu kılıyor.” şeklinde konuştu.
“Kurum olarak biz de iyicillik ve kötücüllük ölçeği geliştirdik”
“Kötülüğün kaynağı empati eksikliğidir; başkalarının haklarını, ihtiyaçlarını ve duygularını göz önüne almamak kötülüğün kapısını açar.” diyen Prof. Dr. Tarhan, empati eksikliğinin en çok narsistik kişilerde görüldüğünü, ancak anti-sosyal, histrionik ve takıntılı-obsesif kişilerde de yaygın olduğunu söyledi.Prof. Dr. Tarhan, “Bencillik, kötülüğün temel özelliğidir ve beraberinde kıskançlık, acımasızlık ve merhametsizlik gibi duygular getirir. İyicil duyguların olmaması kötücüllüğü ortaya çıkıyor. 2000'li yıllarda New York State Üniversitesi'nde adli psikiyatri bilimi ahlaka aykırılık ölçeği geliştirmiş. Bu ölçeğin Türkiye standardizasyonu yapmak istedik. ‘Bu ölçek kültüre göre değişir. Kendi kültürünüze göre yapmanız lazım’ yanıtını aldık. Kurum olarak biz de iyicillik ve kötücüllük ölçeği geliştirdik. Bilgelik psikolojisi kitabına koyduk. Bu ölçek, internette de bulunabilir ve bireyler iyicil ve kötücül değerlerini değerlendirebilirler.” dedi.