Prof. Robert Axelrod: "Trump'ın yeniden seçilmesi dünya için bir felaket olur diye düşünüyorum"
Üsküdar Üniversitesi PPM (Politik Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi) ve Oxford Üniversitesi CRIC Merkezi tarafından düzenlenen 'Krizdeki Dünya: Jeopolitik, Riskler ve Fırsatlar' ana temalı seminerde risk ve fırsatlar masaya yatırıldı.
‘Krizdeki Dünya: Jeopolitik, Riskler ve Fırsatlar’
Üsküdar Üniversitesi Politik Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (PPM) ile Oxford Üniversitesi CRIC (The Conference on the Resolution of Intractable Conflict) Merkezi tarafından düzenlenen ‘Krizdeki Dünya: Jeopolitik, Riskler ve Fırsatlar’ ana temalı Politik Psikoloji Semineri Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke Nermin Tarhan Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Uzlaşmazlıkların barışçıl yöntemlerle çözülmesi konusu her zamankinden daha fazla önem taşıyor
Dünyada jeopolitik riskler yükseliyor. Özellikle Ortadoğu’daki dalgalanmaya ilave olarak Karadeniz’de patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı konsantrasyonu Karadeniz’e taşıdı. İsrail-Filistin çatışması ise hala bölgesel yayılma riski taşıyor. Uzlaşmazlıkların barışçıl yöntemlerle çözülmesi konusu her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Oxford Üniversitesi CRIC merkezi ile Üsküdar Üniversitesi Politik Psikoloji Merkezi, ortak bir toplantıyla risk ve fırsatları masaya yatırdı.İlginin yoğun olduğu programda Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Michigan Üniversitesinden Prof. Scott Atran ve Michigan Üniversitesinden Prof. Robert Axelrod ve Oxford Üniversitesinde çalışmalar yürüten Richard Davis birer konuşma yaptı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Şu anda dünyanın en çok ihtiyacı olan nedir? Bunu iyi bilmek gerekir”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, etkinliğin dünyanın en çok ihtiyacı olduğu ve çok işe yarayacağı bir zamanda yapıldığını dile getirerek, etkinlikte dünyadaki krizlere çözümün ele alınacağını söyledi.“Şu anda dünyanın en çok ihtiyacı olan nedir? Bunu iyi bilmek gerekir.” diyen Tarhan, dünyada sorunlara kısa vadeli, orta vadeli ve uzun vadeli çözümler olduğuna işaret etti.
Tarhan, CRIC Merkezinden Lord John Alderdice’ın IRA ile Britanya arasında imzalanan anlaşmanın mimarlarından olduğunu ve daha sonra kendisine Lord unvanı verildiğini hatırlatarak, Lord John Alderdice ile Psikiyatri Profesörü Vamık Volkan’ın CRIC bünyesinde birçok ülkedeki sorunların çözümüne katkı sağladıklarını hatırlattı.
Dünyada 3 türlü kriz var!
Dünyada 3 türlü kriz var olduğuna dikkat çeken Tarhan, “Birincisi ekonomik kriz, diğeri siyasi kriz. Ama daha önemli bir kriz var ki bence orta ve uzun vadeli sonucu olan bir kriz ki o da insan hakları krizi… İnsan hakları krizi konusunda bir şeyler söylemek gerektiğini düşünüyorum. 21. Yüzyılda, insanlığın geldiği medeniyette insanlığın yeni kutsalları, insan hakları… İnsanlığı insan yapan ve insanların bir arada yaşamasını sağlayacak olan insan hakları 2. Dünya Savaşından sonra BM beyannamesi şeklinde bir nevi tescil edildi.” dedi.
Kutsal bir değer; insan hakları…
“Dünyanın daha iyi yaşanır hale gelebilmesi için insan haklarına kutsal bir değer gibi sahip çıkılması gerekir.” diyen Tarhan, insan haklarıyla ilgili ciddi tartışmalar yaşandığını da söyledi.Ortadoğu’daki krizde aktif bir bölgesel savaş olduğunu ifade eden Tarhan, normalde savaşlarda sivil ölümünün yüzde 5-10 olduğunu, ama burada sivil ölümünün yüzde 60-70 olduğunu ve durdurulamadığını vurguladı.
Kadın, çocuk ve sivillerin ölmesinin ne savaş hukuku ile ne uluslararası hukukla açıklanabilir olduğunu anlatan Tarhan, “Bu konuda da tehdit boyutunu bilemiyoruz. Siyasi çözümden öncelikle gördüğüm insan hakları sisteminin dünyada zarar görmemesini sağlamak.” dedi.
Huzur için güven oluşturulmalı…
Benim ülkem, benim bölgem değil insanlık daha iyiye gitsin diye düşünmek gerektiğini kaydeden Tarhan, her ülke kendisinin daha iyiye gitmesini düşünmesi durumunda etnik, benmerkezci bir yaklaşım olacağını ifade etti.Tarhan, sadece kendi çıkarlarını düşünen bir ailede huzur olmayacağı gibi sadece kendi çıkarlarını düşünen devletlerin olduğu ortamda da huzur olmayacağına vurgu yaparak, huzur olması için güven oluşması gerektiğini, aile içi çatışmalarda güven oluşturucu önlemler düşünüldüğü gibi uluslararası ilişkilerde de güven oluşturulması gerektiğini dile getirdi.
En büyük düşmanımız önyargı en büyük ihtiyacımız diyalog…
Tarhan, BM’nin Dünya Parlamentosu gibi olması gerektiğini de kaydederek, BM’de de temsiliyet içinde herkesin kavga etmeden hakkını araması gerektiğini, böylece bir diyalog oluşacağını söyledi.“En büyük düşmanımız önyargı, en büyük ihtiyacımız da diyalog.” diyen Prof. Dr. Tarhan, önyargıların iletişim kurularak, konuşarak dağıtılacağını da söyledi.
Dünyadaki sistemde ciddi bir ahlaki başarısızlık, çifte standart var!
“Dünyadaki sorunlar için de BM’de her milletin temsil edildiği ve adil bir işleyiş içinde olarak Dünya Parlamentosu gibi çalışması dünyayı daha yaşanılır yapar.” Şeklinde görüşlerini paylaşan Tarhan, dünyadaki şuandaki sistemde ciddi bir ahlaki başarısızlık ve çifte standart olduğunu dile getirdi. Başarısızlık sonucu güvenin zayıfladığını da ifade eden Tarhan, “Güven zayıfladığı zaman çatışma artar. Güvenin zayıfladığı yerde korku ortaya çıkıyor. Korkunun olduğu yerde herkes yaşam kalım mücadelesi vermeye başlıyor. Korkuyu azaltmak için muhakkak güven odaklı çalışmalar gerekir. Fosfor alevlerinin havada uçuştuğu bir ortamda bizim buna çözüm üretmemiz gerekir diye düşünüyorum. Bunun kurbanlarının çocuklar olduğu bir ortamda özellikle. Dünya şimdi güven krizi yaşıyor… Ekonomik ve siyasi krizlerden daha önemli insan hakları sorununu ortaya çıkaracak küresel barışı tehdit eden bir kriz haline geldi. ABD ve AB değerlerine karşı ciddi bir güvensizlik yükseliyor. Küresel sistem ahlaki başarısızlık yaşıyor.” dedi.Üniversite olarak yapılan çalışmalar hakkında da bilgi veren Tarhan, PPM ve Postkolonyal Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezinin (PAMER) hizmetlerini dile getirdi.
Küresel barış ve insan hakları konusunda manifesto yayımlanmalı
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları kaydetti: “Üsküdar Üniversitesi Senatosuna önermek istediğim; burada özellikle küresel barış ve insan hakları konusunda bir manifesto yayımlayabilirsek. O manifesto içerisinde biz burada, dünyanın daha yaşanılır olması için, dünyanın silah lobilerinin etkisinden kurtulabilmesi için topyekun dünyada ciddi bir farkındalık gerekiyor. O farkındalık olursa ancak, burada toplumdan talep olursa bazı şeyler düzelir. Yoksa güç savaşları, ego savaşları hiç bitmez. Bu nedenle toplumsal farkındalık bu açıdan çok önemli. Dünyanın yeni bir medeniyet savaşına girmemesi gerekiyor. Doğu medeniyeti ile batı medeniyeti arasında gerilim yaşatmak isteyenler var. Güven oluşması gerekir ki bu medeniyet çatışması olmaması gerekir. Lafta kalmamalı. Bunun için güvenli ilişkiler olması, açık, şeffaf, dürüst ilişkiler olması gerekiyor.
Ötekileştirme, ayrımcılık yapılmaması gerekiyor. Bugünkü toplantıdan üniversitedeki ilgili merkezlerin uygun görmesi halinde manifesto ile kendi çapımızda katkı sağlamak istiyoruz.
Her tehlikenin tehdit boyutu vardır, bir de fırsat boyutu vardır. Tehdit boyutunu çözmek için gerekenler yapılıyor ama fırsat boyutuyla neler yapılabilir?”
Prof. Scott Atran: “Bir nükleer savaş dünyayı dakikalar içinde yok edebilir…”
Dr. Öğr. Üyesi Selin Dingiloğlu moderatörlüğünde gerçekleştirilen programda Michigan Üniversitesinden Prof. Scott Atran, psikolojik ve evrimsel alt boyuta değinerek ‘nasıl bu noktaya geldik?’ sorusunu değerlendirdi. Prof. Atran, köleliğin tolere edilmediği bir noktaya kolay gelmediğimizi hatırlatarak, şöyle devam etti: “Kölelik, işkence, yamyamlık gibi durumlar hoş görülmese de bir nükleer savaş dünyayı dakikalar içinde yok edebilir. Birçok ülkede nükleer silah bulunuyor ve bunların toplamı dünyayı birkaç kez yok edebilir. Bu gücü nasıl yöneteceğimiz çok önemli. Bu gücün yönetimi için bir dünya hükümetinin kurulması gerekir. Ancak bunun için de güç tekeli gerekiyor, ama kim gücünden vazgeçecek? Mesela günümüzde ırkçılığın, kötü bir şey olduğu tartışılmaz bir gerçek ama içten içe insanlarda ırkçılık devam ediyor.”Toplumlar arasında ihtilafın nasıl başlayıp nasıl biteceği konusunda değinen Prof. Atran, 2. Dünya Savaşı’nda Alman askerlerinin ABD ve Rus donanmaları karşısındaki inancını hatırlatarak, “İnsanlar inançları için fedakarlık yapıyor. Şuan bakıldığında da hiçbir ülke kendinin işgal edileceğini düşünmüyor, çatışmalar fikirler üzerine. Fikirler noktasındaki çatışmaları çözemiyoruz. İsrail ve Filistin halkları ve yöneticileri ile yaptığımız bir davranışsal deneye göre her iki tarafın halkı da yöneticileri de samimi bir özür karşısında barış yapılmasına sıcak baktıklarını gördük. Güven olursa her iki millet de barış istiyor ama o güven nasıl sağlanacak?” dedi.