Ramazan'da böbrek taşı kabusunuz olmasın
Böbrek taşının tüm dünyada yaygın görülen bir rahatsızlık olduğunu belirten İzmir Özel Sağlık Hastanesi Üroloji Birimi Uzm. Op. Dr. Emir Akıncıoğlu, Türklerin genetik yapısı ve ülkemizin iklim koşulları sebebiyle, böbrek taşı hastalığının en çok görüldüğü ülkelerden birisi konumunda olduğumuzu söyledi.
Böbrek taşının tüm dünyada yaygın görülen bir rahatsızlık olduğunu belirten İzmir Özel Sağlık Hastanesi Üroloji Birimi Uzm. Op. Dr. Emir Akıncıoğlu, Türklerin genetik yapısı ve ülkemizin iklim koşulları sebebiyle, böbrek taşı hastalığının en çok görüldüğü ülkelerden birisi konumunda olduğumuzu söyledi.
Yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarının en az metabolik hastalıklar ve kalıtımsal sebepler kadar böbrek taşı hastalığında etkili olduğunu dile getiren Dr. Akıncıoğlu, ‘su’ başta olmak üzere sıvı tüketim miktarlarının artırılması gerektiğine dikkat çekti.
SU TÜKETİMİNE DİKKAT!
Ramazan ayında hastaların gün içinde yaklaşık 12-14 saat susuz kaldığına da dikkat çeken Op. Dr. Emir Akıncıoğlu, bu durumun böbrek taşı oluşumu için riskli olabileceği ve hali hazırda taşı olan kişilerde problem yaratabileceğini vurguladı.
Akıncıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle kendisinde veya ailesinde önceden tespit edilmiş böbrek taşı rahatsızlığı olan kişilerin son derece dikkat etmesi ve özen göstermesi gereken önlemler var. Öncelikle sıvı alımı en az iki litre olmalı. Ramazan’ın sonuna doğru havaların iyice ısınacağı düşünülürse vücuttan ter ile de sıvı kaybı artacağından bu miktarın arttırılmasını da tavsiye ediyoruz. Sıvı alımı mümkün olduğu kadar su ile olmalı. Çay ve kahve gibi içeceklerin sınırlı tüketimini öneriyoruz. Ayrıca sıvı alımı akşam ile gecenin tümüne yayılmalı. Gün içinde de özellikle sıcak havalarda yoğun fiziksel aktiviteden kaçınmakta fayda olacaktır. İçinde bulunduğumuz pandemi koşulları da düşünüldüğünde hastalarımızın kendilerini oruçlu iken açık havada öğlen sıcağından korumaları da oldukça önemli”
LİFLİ GIDALAR YARARLI
Op. Dr. Akıncıoğlu ayrıca sadece su alımı değil, beslenmenin de taş oluşumunu engellemede kritik öneme sahip olduğunu hatırlatarak: “Lifli gıdaların tüketilmesi, bol sebze ve meyve alınması yararlı olacaktır. Süt ve süt ürünlerinin kısıtlanmasını öneriyoruz ancak tamamen süt ve süt ürünlerinin kesilmesi de doğru değil. İstediğimiz kısıtlı bir tüketim. Yağlı ve kolesterol yükü fazla olan yiyeceklerin tüketilmesini de istemiyoruz. Konuyla ilgili hastaların akıllarına takılan herşey ile ilgili hastanemizin Youtube kanalında da düzenli bilgilendirmelerimize devam ediyoruz” diye konuştu.