"Raylı Sistemlerde Sürdürülebilirlik ve Yerlileştirme" konuşuldu
İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ, ARK Fuarcılık iş birliğiyle düzenlenen Road2Tunnel - 5. Uluslararası Karayolları, Köprüler ve Tüneller İhtisas Fuarı ile birlikte...
İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ, ARK Fuarcılık iş birliğiyle düzenlenen Road2Tunnel - 5. Uluslararası Karayolları, Köprüler ve Tüneller İhtisas Fuarı ile birlikte Transcity Sürdürülebilir Ulaşım, Yaşanabilir Kentler Forumu da düzenleniyor. Forumda, kalkınmanın en önemli unsurlarından biri olan sürdürülebilir kent içi ulaşım sistemlerinin ekonomik, çevresel, sosyal boyutları ele alınıyor.
Bu kapsamda, ilk gün Raylı Sistemler Forumu düzenlendi. İzmir Metro A.Ş. Genel Müdürü Sönmez Alev moderatörlüğünde “Raylı Sistemlerde Sürdürülebilirlik ve Yerlileştirme” konuşuldu. Oturumda, İzmir Büyükşehir Belediyesi Finansman Şube Müdürü Selin Sayın Kapancı, Metro İstanbul ARGE Merkezi Müdürü Nevzat Bayrak, Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi (ARUS) Koordinatörü Dr. İlhami Pektaş ile Eskişehir Hafif Raylı Sistem İşletmesi (ESTRAM) Araçlar Müdürü Erhan Sezgin konuşmacı olarak yer aldı. Sönmez Alev, bu oturumla finanstan altyapıya raylı sistemlerde sürdürülebilirlik ve yerlileştirmenin önemini ele aldıklarını ifade etti.
Ulaşım projeleri finansmanlarının yüzde 80’i raylı sistemler için
İzmir Büyükşehir Belediyesi Finansman Şube Müdürü Selin Sayın Kapancı, ulaşım projeleri finansmanlarının yüzde 80’inin raylı sistemler için olduğunu ifade etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, ulaşım projeleri için yürüttüğü finansman çalışmaları hakkında bilgi veren Selin Sayın Kapancı, “2050 yılında kentleşme oranının yüzde 70’e ulaşması öngörülüyor. Belediyelere hem altyapı hem de ulaşım açısından çok büyük rol düşüyor. Stratejik plan hazırlanırken yapılan faaliyet önceliklendirme anketlerinde, raylı sistemlerin en üstte olduğunu görüyoruz. Metro gibi büyük çaplı projeler için yerel krediye bakıyoruz, ancak yerel bankalardan ne yazık ki uzun vadeli borçlanma yapılamıyor. Bu yüzden yabancı borçlanma yapılıyor. Dış borçlanma için özel sektörden farklı olarak, izin almamız şart. Gerekli izinler ve onaylar alındıktan sonra finans kurumlarıyla görüşmeler ve başvuru yapılıyor. Genelde sonuçlanması bir yıl sürüyor, ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni tanıdıkları ve biz de ne istediklerini bildiğimiz için izinler alındığı takdirde bu süre 5 aya kadar iniyor” dedi.
Deniz ulaşımı, metro, tramvay gibi birçok proje kapsamında 1 milyar Euro’yu bulacak dış finansman sözleşmeleri imzaladıklarını ifade eden Kapancı, “Şu anda daha çok gündemimizde olan Buca Metro projesi, orada ilk olarak geçen ay 21,5 milyon Euro hesabımıza girdi. Dünyada ve ülkemizde yaşanan zorlu süreçte böyle önemli uzun vadeli finansmanın uygun koşullarda sağlanması, hazine garantisi olmaksızın ulaşabilmemiz, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne güvenin ve küresel bazda kazanılan itibarın göstergesi” diyerek yeni projeler için de çalışmalarının sürdüğünü söyledi.
İstanbul’da en çok yolcuyu raylı sistemler taşıyor
Metro İstanbul ARGE Merkezi Müdürü Nevzat Bayrak ise dünyada aynı anda 10 metro inşaatı devam eden tek kent olduklarını belirterek, “Bir şehirde raylı sistemlerin geldiği nokta gelişmişliğin göstergesi. Sürdürülebilirlik için ekonomi ve üretim için çok önemli. Şu an 900 araç varken 2029 için planlanan hatlara baktığımızda 4 bin araçlık bir filodan bahsediyoruz. Şimdiden çalışmalara başladığımız konular. Anemi öncesi 2,5 milyon şu anda 2 milyon yolcu günlük taşıyoruz, 750 milyon yolcu yıllık hedefimiz var. Füniküler, teleferik, metro, tramvay, deniz, otobüs; İstanbul Kart entegrasyonlu taşımaya baktığımızda raylı sistemlerin payı yüzde 40. En çok yolcu taşınan da raylı sistemler” dedi.
Enerji birim fiyatı 2,5 kat arttı
Giderlerde en büyük kalemi oluşturan enerji maliyetlerinde, bir yılda 2,5 kat artan birim fiyatları olduğunu vurgulayan Nevzat Bayrak, “Bundan sonra da 3 kat ödeyeceğimiz döneme doğru gidiyoruz. Fiyatlarla yarışamıyoruz, ama içeride tasarruf olur mu ona bakıyoruz. Bunun için geliştirdiğimiz onlarca projeyle milyonlarca liralık tasarruf sağlıyoruz. Metro İstanbul olarak sadece hat uzunluğu, araçlar değil birçok konuda da ilk sıralardayız. Uluslararası Metro İşletmeleri Kıyaslama Organizasyonu (COMET) üyesi 36 şehir arasında, istasyon başına yürüyen merdiven sıralamasında 14,25 yürüyen merdiven ile İstanbul ilk sırada. Onların bakımı için de farklı projeler geliştirerek maliyetlerimizi minimize ediyoruz. Ayrıca yerli sinyalizasyon sistemi, mevcut sistemlerin iyileştirilmesi gibi birçok konuda da çalışmalarımız var. Tüm bunları yaparken yolcu memnuniyetini de ön planda tutuyoruz. Memnuniyet sıralamasında da 36 kent arasında İstanbul ilk sırada yer alıyor” diye konuştu.
Yeni nesil tramvay üretimi
Bayrak, yeni nesil tramvay tasarım çalışmaları hakkında da bilgi vererek “Eskiden yapılan bir proje var, T4 hattında bu araçlar çalışıyor. Üretimi Metro İstanbul tarafından gerçekleştirilen araçlar. Bu projeyi yeniden hayata geçiriyoruz ve yeni nesil 34 tane araç üretimi çalışmamıza başladık. 2 yıllık projeyle yerli araçlarımızı raylara koymayı düşünüyoruz. İstanbul’un ulaşım ihtiyaçlarına destek olacak araçların üretilmesinin yanında Metro İstanbul’un raylı ulaşım sistemleri alanında uluslararası bir oyuncu olması perspektifini ortaya koymak için de önemli. Bu araçları kendimiz üretip kullanarak kaynak tasarrufu yapmanın yanı sıra ihraç ederek gelir de elde etme hedefimiz var. Bunun için geçmiş ürün geliştirme birikimi ve Ar-Ge kültürümüzü teknik ve teknolojik altyapımızla birleştirerek uluslararası projelere cevap verebilen bir şirket olmayı hedefliyoruz” dedi.
Yıllık 750 milyon dolar ihracat
Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi (ARUS) Koordinatörü Dr. İlhami Pektaş da Türkiye’nin raylı sistemler ve araç üretimi konusunda geldiği noktayı anlattı. Pektaş, ARUS’un 26 ilden 180 firma, 30 destekleyici kuruluş, 30 binden fazla çalışanı ve dünyaya açılan milli markalarıyla demiryolu sektöründe Türkiye’nin lider kümelenmesi olduğunu belirtti. Dr. Pektaş, “Raylı sistemlerde kullanılan araçların alımı için yüzde 51 yerli katkı şartı 2012 yılında çıktı ve bir milat oldu. Tüm ihalelerde yerli katkı şartı uygulanmaya başlandı. Bu şekilde 3 bin 461 tane raylı sistem aracı ihalesi yapıldı. Daha önce 3 milyon Euro’ya alınan bir araç şu an 1,5 milyona düştü, daha da düşüyor. Yerli ürünler ve markalar kullanılarak yüzde 50 tasarruf sağlandı. Hep ithal ederken yerli firmalarımızla şu anda 25 ülkeye 750 milyon dolarlık ihracat yapar hale geldik, buna tabi altyapılar da dâhil. Yerli ve milli markalarımızın tramvay, tren seti, vagon gibi ürünleri hem ülkemizin farklı illerinde raylarda hem de Romanya, Polonya, Tayland gibi ülkelere ihraç edilmiş durumda. İnşaat altyapı firmaları, Katar, Senegal, Suudi Arabistan, Hindistan, Polonya, Ukrayna gibi ülkelerin aralarında bulunduğu dünyanın dört bir yanında raylı sistemler için altyapıları yapıyorlar. Altyapı ile birlikte 2035’e kadar planlanan alım bedeli 70 milyar Euro. Bu ihtiyaçların tamamı yerli üretimle karşılanmalı” diye konuştu.
Eskişehir Hafif Raylı Sistem İşletmesi (ESTRAM) Araçlar Müdürü Erhan Sezgin de tarihten günümüze raylı sistemlerin gelişiminin kent hayatında önemli rol oynadığını belirterek, raylı sistemlerde sürdürülebilirlik modellerini anlattı.