Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, şiddet eğilimli çocuklara doğru yaklaşımın önemine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Şiddet içeren davranışlar, psikolojik zorlanmanın sinyali olabilir
Çocukların şiddete eğiliminin önlenmesinde en büyük görevin ailelere düştüğünü belirten Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, çocukların kendilerini ifade edemedikleri durumlarda ve de engellendiklerini düşündüklerinde saldırganlaşabileceğini söyledi. Küçük yaşta ağlama, bağırma, etrafı dağıtmakla başlayan davranışların yaş ilerledikçe ısırma, tükürme, itme, vurma ve tekme atma gibi davranışlarla artarak devam ettiğini kaydeden Ergür, “Çocuğun şiddet içeren davranışlar sergilemesi, psikolojik olarak zorlandığının sinyallerini verir.” uyarısında bulundu. Eda Ergür, çocuğun öfke duygusunu anlaması, baş etmeyi öğrenmesi ve sakinleşmesine olanak sağlamak için evde bir sakinleşme köşesi oluşturulmasını önerdi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, şiddet eğilimli çocuklara doğru yaklaşımın önemine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Her türlü şiddet içeren olayın çocuklarda onarılması gereken izler bırakacağını belirten Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Bu sebeple vahşet ve şiddet gibi travmatik olaylara şahit olan bireylerin, hele ki çocuklarımızın, psikolojik destek alarak bu yaşadıkları olaya dair duygularını düzenleyebilmesi, ileriki dönemlerde karşılaşabilecekleri psikolojik ve psikiyatrik sorunları önlemede oldukça yararlı olacaktır.” diye konuştu.
Çocuğun gelişimiyle yakından ilgilenilmeli
Çocuğun şiddete eğilimin önlenmesinde ailelerin çocuklarının gelişimleriyle yakından ilgilenmesinin gerekli olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, şunları söyledi: “Çocuklarımızla yakın ilişki kurmak, çocuğun duygularını anlamaya yönelik yaklaşım sergilemek, ebeveyn olarak uygun davranış ve duygu düzenlemelerimizle çocuğa model olmak ve en önemlisi çocuğun kendisine olan güven duygusunu arttırmaya yönelik destekler vermek bilinçli ebeveyn yaklaşımlarıyla sağlanabilir.”
Kendini ifade edemeyen çocuk saldırganlaşabilir
Çocukların kendilerini ifade edemedikleri durumlarda ve de engellendiklerini düşündüklerinde saldırganlaşabileceğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Tehdit altında hissettikleri zaman, bu duyguyla nasıl baş edeceğini bilemeyen ve işlevsel olmayan bir savunma mekanizması geliştiren bireyler, her yaşta saldırgan davranışlar sergileyebilirler.” uyarısında bulundu.
Şiddet içeren davranışlar sinyal veriyor!
Çocukluk çağında saldırgan davranışlarla sıkça karşılaşabilineceğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Küçük yaşta ağlama, bağırma, etrafı dağıtmakla başlayan davranışlar yaş ilerledikçe ısırma, tükürme, itme, vurma ve tekme atma gibi davranışlarla artarak devam eder. Aileler hangi noktada yardım almaları gerektiği konusunda karışıklık yaşadıklarını sıklıkla dile getirir. Çocuğun şiddet içeren davranışlar sergiliyor olması, psikolojik olarak zorlandığının sinyallerini bize verir.” dedi.
Sürekli hale gelen ve artan davranışlar dikkate alınmalı
Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, bazı davranışların aileler tarafından dikkate alınmadığını belirterek “Küçük yaşta bazı davranışlar ailelere eğlenceli ve sempatik gelebiliyor; ancak bu davranışlar sürekli hale geliyor ve de artış gösteriyorsa burada alarm durumuna geçmek ve de profesyonel bir yardım almak daha sonraki dönemlerde yıkım yaşamamak açısından önemli bir ihtiyaçtır.” uyarısında bulundu.
Sakinleşme köşesi oluşturulabilir
Şiddete eğilimli çocuğun iyi yönlendirilmesinin önemine de dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, şunları söyledi: “Eğer çocuk şiddet içerikli eylemlerde bulunuyor ise çocuğun duygusunu anlayıp tanıması için yardımcı olmak uygun olacaktır ve sonrasında bu duyguyu nasıl sakinleştirebileceği ile ilgili yönlendirilmelidir ki işlevsel olan bir çözüm öğrenebilsin. Örneğin öfkelenen bir çocuğun kendisini sakinleştirebilmesi için önceden birlikte hazırlanmış bir sakinleşme köşesi hazırlanabilir. Bu alanda çocuğun kendisine ya da çevresine zarar veremeyeceği ve çocuğun yaşına uygun materyallere yer vermek uygun olacaktır.
Çeşitli materyaller kullanılabilir
Örneğin küçük yaş çocuklarda ponponlar, squishy gibi yumuşak oyuncaklar, oyun hamuru, stres çarkı, stres küpü, pop it gibi oyuncaklara yer verilebilirken; ileriki yaşlarda ise çocuğun ilgisine göre resim ya da müzik gibi alanlarla ilgili materyaller, stres topları ya da müzik dinleyebileceği bir aygıt gibi materyaller hazırlanabilir. Böyle bir alan sunarak, çocuğun kendini öfkeli hissettiği ve saldırganlık dürtüsünün yoğunlaştığı zamanları fark ederek kendisini sakinleştirebileceği, enerji ve gerilimini atabileceği bir çözüm üretmesine yardımcı olabiliriz.”
Sosyal izolasyon yabancılaşma ve duyarsızlaşmaya yol açıyor
Özellikle teknolojiyle beraber çocukların ve gençlerin yaşadığı yalnızlığa dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Son dönemde internet kullanımının yaygınlaşması çocuk ve ergenleri oldukça yalnızlaştırmış durumda, bu sebeple sosyal olarak yalnızlaşan çocuklar kendilerini ifade etmekte zorlanır hale gelmekteler. Sosyal izolasyon çocukların kendini ifade etmekten daha da uzaklaşmasına ve de kendi duygularına yabancılaşmasına, diğerlerinin duygularına karşı ise duyarsızlaşmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple çocuklar internet ile tamamen baş başa bırakılmamalıdır ki sosyal yoksunlukla şiddete yakınlaşmasınlar.” dedi.
Küçük yaştan itibaren yakın ilişki kurulmalı
Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, çocukla kurulacak doğru iletişim ve sağlıklı iletişimle ilgili anne ve babalara tavsiyelerini şöyle sıraladı: “Çocuklarımızla küçük yaştan itibaren yakın ilişki içinde olursak, onun istek ve ihtiyaçlarını uygun zamanda tespit eder ve de doyurabilirsek ileride karşılaşabileceği birçok sorunun önüne geçebilmemiz mümkün. Çocuklarımızı yetiştirirken, onların duygularını anlamaya çalışmak, bunu onlara hissettirmek, anlayış, sevgi ve ilgimizi bolca hissettirerek güven duygusunu arttırmak oldukça önemlidir. Saldırganlıkla sonuçlanabilecek yoğun duyguları doğru zamanda fark etmek ve uygun şekilde yönetebilmek küçük yaştan itibaren aile içinde öğretilirse toplumda etkisi hızla görülecektir.”