AKM'den 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne özel sergi
AKM, ULUSLARARASI 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ’NÜ ÖZEL BİR SERGİYLE KUTLUYOR
Atatürk Kültür Merkezi, Bağımsız Sanat Vakfı tarafından Dünya Kadınlar Günü için özel olarak organize edilen ''Sonsuz Enerji, Mitokondriyal Havva'' sergisine ev sahipliği yapıyor. Çok sayıda sanatçının eserlerini kadın teması çerçevesinde bir araya getiren sergi, 8-27 Mart tarihleri arasında AKM Galeri'de sanatseverlerle buluşacak.Uluslararası 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamaları kapsamında farklı branşlardan çok sayıda etkinliğe ev sahipliği yapan AKM, Bağımsız Sanat Vakfı tarafından organize edilen, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Beyoğlu Belediyesi tarafından desteklenen “Sonsuz Enerji, Mitokondriyal Havva” sergisini sanatın kalbi Beyoğlu’nda sanatseverlerle buluşturuyor.
Bağımsız Sanat Vakfı’nın sanatçının yaşadığı topluma ve aynı zamanda tüm insanlığa iletmek istediği mesajın yol gösterici misyonuna inanarak hazırladığı “Sonsuz Enerji, Mitokondriyal Havva” sergisinin küratörlüğünü ressam Hülya Yazıcı üstleniyor.
KADIN OLMAZSA HAYAT DA OLMAZ
Evrenselliği kadın olgusu çerçevesinde yeniden görünür kılmayı hedefleyen ''Sonsuz Enerji, Mitokondriyal Havva'', kadın olmayan bir hayatın imkânsızlığına vurgu yapıyor. Kökenimizin “kadın”dan geldiğini bilimsel bir gerçekliğe, enerji işlevinden sorumlu, canlılık esasını sağlayan mitokondrinin anneden gelen bir organel olduğuna dikkat çekerek ortaya koyuyor.Anneden çocuğa geçerek devam eden enerji aktarımı, hayatın sürekliliğinde kadının önemine işaret ederken diğer taraftan günümüzde geleneksel ya da modern, eğitimli ya da eğitimsiz çoğu toplumlarda kadın kimliği ve hakları yok sayılıyor. Kadınlar fiziksel ya da psikolojik şiddete maruz kalıyor. Sergi, uygarlığın karşılaştığı çok köklü insanî, politik, ekonomik ve çevresel sorunların arifesinde, insanlık olarak başarıyı ve belki de gezegendeki kalıcılığı nihai olarak belirleyecek unsur “kadın”ı ele alıyor ve “kadın”ı ne kadar yaşamın merkezine aldığımız, onun meziyetlerine ne ölçüde paye verdiğimiz, onu ne denli yaşamın dinamik bir ögesi kılabildiğimiz üzerine düşünmeye sevk ediyor.