Maskelerin aynı, kişilerin değişik olduğu tipolojiden bıktık
Anlatmaya Big bang’den başlamayacağım korkmayın!..
Konu bugünkü siyasi ahval.
Canlılar için esas olan gelişmek ve pozitif yönde değişmektir.
Ama konfor alanından çıkmak (değişiklik) her canlı için tedirgin edicidir.
Konu siyaset olunca görülüyor ki biz insanlar ne değişiyoruz ne de gelişiyoruz.
Olduğumuz yerde sayıyor, bazen de geri gidiyoruz…
Beş bin yıldır din ve sekülerizm arasında gel-git halindeyiz.
Yüzyıllardır karşımızda ya cahiller ya da okumuş cahiller var.
Yani yok aslında birbirlerinden farkları.
Tepeden bakıp bütünü görmek yerine uçlarda yaşayıp değişimi kabul etmeyen inatçı zihniyetler.
Dünyaya yön veren kişilerin arkasına sığınan ve onları putları yapan tembeller.
Bir PR olarak siyasiler de bu zihniyetler üzerinden sanatlarını teşhir ediyorlar tabi.
Yani gelişimin hitap ettikleri kitlelere uygun olmadığını ve devranın böyle dönmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Amiyane bir tabirle ‘böyle saça böyle tarak’.
Dolayısı ile bugün siyasi partilerin prototip liderleri zihinsel olarak kesinlikle teknolojinin hızına ayak uydurmuyorlar.
Çoğul düşünmeyi değil, hedefe yönelik siyaseti seçiyorlar.
Kategorilere ayrılmış görüşlerin devri bitti artık.
Bugüne kadar denenmemiş yeni bir düşünce şekli ve düzen gerekiyor.
Maskelerin aynı, kişilerin değişik olduğu tipolojiden bıktık.
Din, dil, ırk gibi ekmek kırıntısı atmak ya da oltaya yem takmak gibi ödüllendirilmelerin sonu geldi.
Teknolojik yenilikler gibi fikirleri de yenilemek elzem.
Bunun için önce ‘sen’ değişmelisin canım insan…
Sen değişmelisin ki dalga dalga yayılabilsin bu gelişim.
Sanal bir evrende yaşamıyoruz.
Burası dünya ve bizler de robot değil şahane yaratılmış İnsanlarız…
En iyi şekilde yaşamayı hakediyoruz.
Modası geçmiş düşünceleri rafa koy!
Geliştir kendini, boş konuşmayı, boş muhalefeti bırak artık.
Kolaya kaçıp yapay zekanın seni yönetmesini istemiyorsun değil mi?
O zaman korkma reform yap.
Ve kendi cennetini yarat!..
ASLIHAN BAHADIR