Depresyon 'Geliyorum' Demez!..
Son yıllarda artarak devam eden, herkesin günlük sohbetlerinde var olan bir terim aslında ’depresyon’..
Anlık mutsuzluklar, yaşamsal döngüler, çevremizdeki kişiler ve dahası duygularımızı olumlu ya da olumsuz yöne sürükleyen...
Gün içinde değişen duygularımızın analizini yapabilmeyi denesek elbette zorlanırız, bazen bir gün içinde öyle şeyler yaşıyoruz ki duygu analizi yapabilecek gücümüz bile kalmıyor!..
Bu güçsüzlük ilk aklımıza acaba depresyonda mıyım? Sorusunu getiriyor..
Peki ya nedir depresyon?
Duygularımız ile depresyonu ayırt etme konusunda da sıkıntılar yaşıyor olabilir miyiz?
İlk olarak bize depresyonu düşündüren duygulara bakmak daha mı doğru olur sanki..
İstenmeyen ya da hayal kırıklığına bağlı olarak bireylerin karamsarlık, sıkıntı, keder, endişe, üzüntü gibi hissettiği duygulara ‘depresif duygular’ denir.
Hissettiğimiz bu duygular hayatın bir parçası, normal ve yaşam sürecinde kendiliğinden yok olan duygulardır.
Depresyon ise; düşünceleri, duygu durum ve bazı bedensel fonksiyonlarımızı etkiler.
Kişinin yemek yemesini, uyumasını, fiziksel dayanıklılığını, sağlıklı düşünce üretebilme yetisini bozar.
Hastalık olarak tanı konması için, kişinin şikayetlerinin en az iki haftadır sürüyor olması ve mesleki ve sosyal hayatını belirgin şekilde etkiliyor olması gerekir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün bu yıl depresyon konusunda yayımladığı rapora göre, depresyonda olan kişi sayısının son 10 yılda yüzde 18 artarak 322 milyonu geçtiği ortaya çıktı.
Türkiye nüfusunun yüzde 4.4’ünün yani yaklaşık 3,3 milyondan fazla kişinin depresyonda olduğu belirlendi.
Kadın ve erkek olmanın ise depresyon üzerinde etkili olduğunu yani cinsiyet ayrımına bağlı olarak kadınların depresyon riskinin erkeklere göre daha fazla olduğunu biliyoruz.
Kadın olmak özellikle Türk toplumunda, daha duygusal, sürekli yardıma ihtiyacı olan, erkek olmadan var olamayan birey gibi gösterilmektedir ve yapılan çalışmalarda ;kadınların yüzde 5.1’inin, erkeklerin ise yüzde 3.6’sının depresyonda olduğu vurgulanırken dünyada 55-74 yaş aralığındaki erkeklerde depresyon oranı yüzde 5.5 iken, kadınlarda 7.5 olduğu bildirildi.
Türkiye’de son yıllarda, hem psikiyatrik ilaç tüketimi hem de depresyon ve diğer ruh sağlığı bozukluklarının giderek arttığı belirlendi.
Sağlık Bakanlığı’nın 2015 yılında açıkladığı verilere göre, Türkiye’de ruh sağlığı hastanelerinin doluluk oranı yüzde 100’e ulaşırken ülkemizde her 10 kişiden 1’inin antidepresan ilaç kullandığı tespit edildi.
Anti-psikotik ilaç kullanımının ise; son 5 yılda 7 milyon 201 bin kutudan 12 milyon 158 bin kutuya çıktığı saptandı.
Depresyonun tüm dünyada işsizlik, yoksulluk, erken ebeveyn kaybı, bir ilişkinin sonlandırılması, hastalık, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı gibi nedenlerle artış gösterdiği vurgulandı.
PSİKOLOG CEREN YAĞCIKÖSEOĞLU