Hayaller ve Kabuslar
Online insan hakları dersinde Tulsa katliamını anlatıyorum öğrencilere…
Ardından Bretton Woods anlaşmasını…
Bugünü bunlar ışığında yorumlayın diyorum, olmuyor.
Dersi dinlemiyor değiller ancak bağlantı kurma kısmında sıkıntılıyız.
“Türkiye üzerine oynanan oyunlar” diyorum. “Afrika” diyorum. “Ortadoğu” diyorum, “niye karıştırmaya çalışıyorlar” diyorum. “Zihniyet” diyorum yine olmuyor.
Gündemi, içerik çöplüğüne dönen sosyal medyadan yorumlamaya kalkıyorlar, yalan haberin, gerçek haberden 60 kat hızla yayıldığını bilmeden…
Neyse, en iyisi ben özetleyeyim;
Yaşadığımız coğrafyanın bugünkü durumunu kim nasıl yorumlarsa yorumlasın ortada salt Türkiye ile sınırlı olmayan kanlı planlar var ve adı konulmasa bile gizliden gizliye bir ‘dinler savaşı’nın sürdüğü su götürmez bir gerçek.
Baba Bush’un İkiz Kuleler vurulduktan sonraki “Haçlı seferi” sözünü hatırlayın.
Ortadoğu’nun kan ve barut kokusundan bir türlü kurtulamayışını...
Irak’ın ardından İran’a yönelik birtakım operasyonları ‘gizli ajandası’nda tutan, kanlı terör örgütleri YPG’ye, PKK’ya Batı tarafından aleni verilen desteği.
Evet İstanbul’daki hain saldırıda tüm dinlerin mensupları tek yumruk oluyor, kanlı saldırılar kınanıyor ama şunu da unutmayalım ki, burada olayın gerçek boyutunu, o toplulukları yönetme erkini elinde bulunduranların ‘beyanatları’ deşifre ediyor. Bu beyanatların içindeki mesajlar eylemlerin kimler tarafından desteklendiğini ortaya koyma bakımından önemli.
Kalkış noktamızı, ‘dinler üzerinden yürütülen’ bir çıkarlar savaşı olarak alırsak, burada Türkiye’nin en önemli noktada bulunduğu gerçeğini görebiliriz.
Nedir bu gerçek? Bölgenin, nüfusunun tamamına yakını Müslüman ve laik sistemi benimseyen tek ülkesi Türkiye. Yüzümüzün Batı’ya dönük olması, ancak inanç köklerimiz itibarıyla Doğu’nun ayrılmaz bir parçası durumunda bulunmamız da Türkiye’yi kilit ülke yapıyor. Bir başka deyişle, Türkiye bir mihenk taşı, ağırlık merkezi.
Yeryüzü haritasını silbaştan ele almaya kararlı güçlerin, son 10 yıldır denemedikleri yol kalmadığından böylesi önemli bir pozisyonda bulunan Türkiye’nin bütün manevra alanlarını daraltmak, köşeye sıkıştırmak niyetiyle her gün yeni bir plan kurdukları artık sır değil. Bunun için kullandıkları taşeronların kendi aramızdan çıktığı da…
Tabi, Amerika’nın da, Yunanistan’ın da, Kıbrıslı Rumların da düş görme, hayal kurma gibi doğal hakları var. Teröriste aleni destek vermek bu hayallerin bir uzantısı büyük ihtimalle.
Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimini ele alacak olursak, elbette Amerikalı, AB’li dostlara sırt dayamak, onlar için bir tür güvence. Lakin Batının hem nala hem mıha vurduğunu görmek, ‘kim, kimi, neden kullanıyor?’ diye bir sorgulama mekanizması geliştirmek, tarih okumak çok zor olmasa gerek.
Özetle; Düşlemek, düş görmek hayatın bir parçasıdır. Amma velakin aynı hayat, içinde kåbusları, karabasanları da barındırır! Dikkat edin de pembe hayalleriniz karabasanlara dönmesin zira biz dursak genlerimiz durmaz!
Yrd. Doç. Dr. Yurdagül ATUN