Amerika, Çin ve Rusya'yla neden baş edemiyor?

ENGİN CİVAN

ABD NEREYE KOŞUYOR? 

Donald Trump başkan olduğundan bu yana, çok sorunlu bir dönemden geçiyor.

Gerçek şu ki, Washington’da ciddi bir yönetim boşluğu var. 

Ne var ki, bu boşluğun müsebbibi "Trump" değil. 

Lafı dolandırmadan söyleyeyim, esas suçlu, Trump’ı başkalık koltuğuna oturtan Amerikan sisteminin geldiği küflenmiş yapıdır. 

Amerikan devlet aygıtı öyle bir noktaya gelmiş ki, artık sadece ve sadece para konuşuyor/konuşuluyor. 

Adalet, eşitlik, tarafsızlık vs vs gibi birbirinden önemli kavramların artık rafta bile olmadığını söyleyebiliriz. 

Hatta metaforik bir tasvir yapmak gerekirse, mezkur kavramların tamamı klozete atılarak üzerine sifon çekildi, kanalizasyonu çoktan boyladı.

Kurumları da kimin ve nasıl yönettiği belli değil. 

Bu bağlamda...

Türk-Amerikan ilişkilerini geren vize krizinde, ABD'li büyükelçinin "Vize başvurularının dondurulması kararı"nı, bağlı bulunduğu Dış İşleri Bakanlığı ve Beyaz Saray’la koordineli bir şekilde aldığını sanmıyorum. 

Bu konuyla ilgili ciddi şüphelerim var.

Çünkü John Bass, ezelden beri tüm dünyaya Makyevelist ve müstehzi bakış açılı Dick Cheyny ve Rumsfeld gibi neo-conların sadık talebesidir. 

Öyle ki, söz konusu olayda Bass'ın kanunda öngörülen yetkisini kullandığının altını çizmekte fayda var. 

Evet, Bass bu hamlesiyle Bakanlığı ve Beyaz Saray’ı köşeye sıkıştırdı. 

Ancak gözardı ettiği bir nokta var ki, yetkisini kullandığı ülke: Türkiye, yani bir Sierra Leon değil.

Tabii ki, konunun merkezinde ABD’de ikamet eden F. Gülen de var. Ve ABD bu konuyla çok yakından ilişkili...

Yeri gelmişken söyleyeyim,  Kuzey Suriye’de Kürtlere yapılan silah yardımı da konsensüsle alınmış bir siyasi karar olmadığı gibi,  Pentagon’un tamamen kendi başına aldığı (siyasi ayağı eksik) askeri bir karardır.

Gelelim şu 10 milyon dolarlık soruya...

Konu yine FETÖ. 

Trump’ın Rusya bağlantılarını inceleyen özel savcının ortaya çıkardığı Ekim Alptekin’e ( daha önceki analizlerimde bahsetmiştim ) bu sefer Sezgin Baran Korkmaz isimli iş adamı katlıyor. 

Bu ikili New York’ta lüks bir otelde, eski CIA Başkanı ve eşiyle buluşuyor.

Ve burada Gülen’in iadesini gerçekleştirmek için 10 milyon dolarlık anlaşmanın pazarlığıyapılıyor. 

Korkmaz’ı geçen Mayıs ayında, Washington’da konuşurken dinlemiştim.

Kendisini Kars’ın mütevazi koşullarından çıkıp Amerika’da nasıl başarılı bir iş adamı olmuş saf ve temiz bir Anadolu çocuğu olarak lanse etmişti. 

(Bu tür saf ve temiz hikayelere köylü kurnazlığının esnafça biçilmiş tül örtüsü olarak rastlasak da, biz gene de  Korkmaz’ın bu beyanını esas alalım.) 

Nihayetinde filmlerde hayranlıkla izlenen, Türkiye’de her taşın altından çıkan efsane kuruluş CIA’nın eski başkanı ve eşi iki genç Türk iş adamıyla pazarlık ediyor. 

Eski başkan Woosley’in eşi topa giriyor ve "Siz, General Flynn’i boş verin! Bu işi esas biz yaparız" mealinden piyasayı yükseltici bezirganlık yapıyor.

İşte Irak, Libya, Mısır ve Türkiye gibi ülkelere demokrasi dersi veren Amerika’nın geldiği son nokta budur. 

Lafı fazla uzatmak istemiyorum, ancak gelinen noktada Amerikan Anayasa Mahkemesi'nde hukuki alt yapıyı hazırlama katkısından söz etmeden de geçemeyeceğim. 

Alınan karara göre; "Şirketler seçimlerde adaylara sınırsız para yardımı yapabilirler."

Yani şirketler de birer seçmendir.

Bu durumda seçilenlerin kime gebe kaldığını tahmin etmek için siyaset uzmanı olmak gerekmiyor.

Akıllı ve adil liderler tarafından yöneltilen Rusya ve Çin bu durumun farkında...

Normal şartlarda büyük ama kendileri için küçük paralar harcayıp Amerikan seçimleri ve iç politikasını etkiliyorlar.

Sözün özü kendi içinde çarşafa dolanan Amerika, küresel olarak ne yaptığının farkında bile değil. NOKTA! 

ENGİN CİVAN / ABD