Lozan zafer mi, yoksa hezimet mi?
Bu tartışma bugün nereden çıktı bilemiyorum ama gereksiz bir tartışma ki; “kutuplaşma kataloğumuzda” küllenmiş bir ateşi harlatmaya yetti.
Hatırladığım kadarıyla “mütedeyyin Müslüman sağ kesim” diyebileceğimiz grup arasında 1950’li yılların ilk çeyreğinde konuşulmaya, ortasında tartışılmaya başlandı.
Zannedersem 1964 yılında üç ciltlik “ Lozan Zafer mi Hezimet mi” adlı kitabının ilk cildini yayın hayatına sokan Kadir Mısıroğlu bir tartışma ve kutuplaşmanın da mucidi oldu. O yıllarda bizler gibi “sağ kesim” diyebileceğimiz gençlerin, “sağ”ın fakir kitaplığında başucu kitabı olmuştu.
Birde yayınlanması ülkemizde yasak olup da Paris’de 1929 yılında basılan, daha sonraları el altından bastırılıp pek az kişide bulunan Dr. Rıza Nur’un 1967 yılında basılan “Hayat ve Hatıratım”/daha sonra yine yasaklandı./ kitabı idi.
O günkü muhakemeden çok, kanımızı ateşleyecek eserlere, hatta yasak olanlara daha çok rağbet ediyorduk… Yıllar sonra ikisini de tekrar okuduğumda hayal kırıklığı yaşamıştım. Belgeden çok “itham/suçlamalar” karşısında beni yaşatan hayal kırıklığı bir şeyi öğretti: “hakim olmadan, bilgiye dayanmadan hüküm vermenin” yanlışlığını…
Şark dünyasının en büyük belası belgelerle haşır neşir olmak yerine “sloganların” ve doğru diye dayatılan “ hükümlerin” arkasından koşmak…Nakilciliği belge yerine ikame etmek! Ayrıca ülkemizde hiçbir şey edeplice, sükûnetle, bilgiye dayalı olarak tartışılmaz; peşin hükümlerin ateşiyle ve kelimelerin gücüyle kavga edilir…
İşte Lozan konusu da böyledir: tartışamıyoruz, ağzımızla vuruşuyoruz…
Bu konuda Tv’lere çıkıp ahkâm kesenlerin içinde çok şükür ki; tarihçi yok! Demagoglar var!
O yüzdendir ki; bu tartışmalar ne bir yerde noktalanır, ne de son bulur.
Geçmişte de tarihçi olmayanlar bu konuları tartıştılar ama adam gibi tartıştılar… başlarına fes yada kalpak giyip arz-ı endam etmediler. Birbirlerini dinlediler..
Mesela Atilla İlhan gibi bir Kemalist bile çıkıp “Atatürk’ün Lozan anlaşmasından memnun olmadığını”, Taha Akyol ise; aşırılığa ve peşin hükme varmadan, sağa sola sataşmadan, suçlamadan, ikonlaştırmadan ve kutsamadan nefis bir tv programı yaptı ve sonra kitabını yazdı.
Zahmet edip bir okuyun yahuuuu…
Bırakın bu konuyu gerçek Tarih biliminin araştırmacıları tartışsınlar…
Ama “ emanet ehline verilmiyor” ki; amiyane deyimle ağzı olan konuşuyor… bize de ağız tadı ile bir şeyler öğrenmenin zevkini veremiyorlar… tartışanların, afedersiniz , kavga edenlerin fikre, ilme saygısı yok ki; onlar sloganların peşinde, ideolojik saplantı içindeler…
Lozan’ı maç yapar gibi zafer veya mağlubiyet havasına sokmak akıl kâr’ı değil!
Yarabbi gelecek nesilleri bilgi kirliliğinden ve militan hükümlerden sen koru!
Erol Maraşlı / 03.10.2016