Prof. Dr. Orhan Türkdoğan sonsuzluğa uğurlandı…
Prof. Dr. Orhan Türkdoğan 96 yaşında;1 Şubat’ta 2024 günü Hakk’a yürüdü.
Orhan hocamız; Malatya ortaokulunun birinci sınıfında okurken bizim İngilizce dersine geliyordu. Sınıfımızda ki öğrencilerin tümünün sevgisini ve saygısını kazanan ender öğretmelerden birisiydi.
Kimseyi aşağılamaz, öğrencisinin üstünde titrerdi. O dönemde öğretmenler öğrenci döverken; Orhan hoca kimseye fiske vurmazdı. Kendi fikrinde olmayan diğer öğretmenlere bile hoşgörülüydü. Kimseyi kırmak istemez, hep sevecendi.
Ben, Demokrat Partili bir ailenin çocuğu olarak, milliyetçi değil, ne olduğunu bilemeden sağcıydık. Çünkü toplum biz bunu öngörmüştü.
Orhan öğretmenim beni; o zamanların Malatya’sının ünlü kitabevi Sümer Kitabevine gönderir elime tutuşturduğu kağıda yazdığı kitabı getirmemi isterdi. Tek maaşla geçiniyordu. Günde iki gazete, parasıyla ancak ayda bir kitap alabiliyor. Birçok kitabı itinayla okuduktan sonra notlarını alıp, kitabı bana verip kitabevine iade ediyordu.
Bir gün yine kitapçıya gönderdiğinde gözüme iki dergi ilişti ikisinin de adı Toprak’tı. Derginin kapaklarının birisinde “Milliyetçi Dergi” diğerinde ise diğerinde “Solcu Dergi” yazıyordu.
Okula döndüğüm de “Öğretmenim milliyetçi ne demek, solcu ne demek?” diye sorduğumda başımı okşayarak “Evladım! Daha sonra anlatırım!” dedi. Bana milliyetçi yazan Toprak dergisinden alıp getirir okumamı sağlardı. Çocuklarının rızkından kestiği para ile başka bir çocuğa dergi alıyordu. Minnert duymamak mümkünmü?
Bana sürekli milliyetçi düşünceyi anlatırdı ama sınıfımızda bu konuya girmezdi. Orhan öğretmenin tarih ve sosyoloji bilgisine hayran olurduk. Lise de okurken her sosyoloji dersinde Orhan öğretmenimi arardım.
Türk sosyolojisinin duayenlerin den birisiydi! ‘Hocaların Hocasıydı”! Özellikle “saha çalışmasına” önem verdiğini yayınlarından takip ediyordum.
Bilim dünyasında önemli bir yere sahip olan Orhan Hoca yüzlerce bilim insanı, binlerce öğrenci yetiştirdi. Özellikle Ülkücü gençlere sahip çıkarak onları düşünceleriyle etkiledi.
Ziya Gökalp, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Mümtaz Turhan, Erol Güngör gibi sosyoloji biliminde ekol olmuşların son halkası Orhan Türkdoğandı. Ebediyete uğurlanırken arkasında 40’ı aşkın eser, birçok bilimsel makale bıraktı.
Bir de siyasi hayatı vardı: Milliyetçi Hareket Partisinde genel idare kurulu/bugünkü MYK gibi…/üyesiydi Ülkücü hareketin üstüne çöken 12 Eylül afeti sırasında tutuklandı. MHP davasının 587 sanığı(!) arasındaydı. Beraat etti. Üniversiteden uzaklaştırılmıştı. Dün gibi hatırlıyorum: üniversiteye dönüşünü rahmetli Turgut Özal başbakanlığı sırasında ilk Yüksek Öğrenim Kurulu/YÖK başkanı İhsan Doğramacıya verdiği talimat ile Orhan Hoca tekrar üniversiteye dönmüştü.. İşte bu dönüşten sonra kendini araştırmaya verdi. Saha çalışması olan kitapları toplum tarafından okunuyordu.
Hocamız 1995 yılında sosyolojik çalışmaları ve Türk tarihin sosyolojisi ve Türk kimliği konularındaki çalışmaları dolayısıyla Türk Yazarlar Birliği tarafından “Yılın Kültür adamı” seçildi. İki yıl önce de Türk dünyasına büyük hizmetleri olan “Türk Dünyası vakfı” başkanı olan rahmetli Prof.Dr. Turan Yazgan hocamız adına verilen 'Türk Dünyası Turan Yazgan Ödülü'ne layık görülmüştü.
Bir gün rahmetli Alparslan Türkeş ile sohbet ederken bir konuda Orhan Türkdoğan hocamız ile ilgili “Allah Türk Milletine daha nice Orhan Türkdoğanlar versin!” dediğinde; “Orhan Hoca’nın bizim öğretmenimiz olduğunu ve beni milliyetçi olarak yetiştiren ilk kişiydi” dediğimde memnun oldu
Mekanları cennet olsun!