Reza Zarrab/ Rıza Sarraf Olayını Okumak /3
BİR ABD ORGANİZASYONU: Rıza/Reza Zarrab‘ın ABD’ye götürülüşü ve bundan sonraki yaşananlar, bir ABD/CIA kurmacasıydı.
Peki ne amaçlanıyordu?
Önce yıllardan beri süre gelen Batının kurallarına göre devlet yönetmek zorunda olan iktidarlar yerine, batının çizdiği, elbette baş patron ABD’nin gösterdiği yoldan sapan bir lider ve partisinin iktidardan uzaklaştırılması gerekiyordu: AK Parti ve Erdoğan.
Çünkü Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) eş başkanlığı payesini verdikleri Erdoğan, kendilerine aykırı gelecek bir yol tutturmuş, adeta kendilerinin kovanına çomak sokuyordu.
Sadece kendi ülkesi için değil de başka ülkelere uygulanan sömürü düzenlerine engel olmaya çalışıyordu…
Ülkesini IMF'nin kıskacından kurtarmaya çalışıyordu.
Türk ekonomisini ayakları üzerinde durdurma kavgasındaydı.
Türk iş adamaları, artık sadece tarım ürünü ihracıyla yetinmiyor, ürettikleri ağır sanayi ürünlerini de beş kıtaya ihraç ediyor, dünyanın birçok yerinde yatırımlar yapıyorlardı.
Hava alanları, yollar, barajlar daha birçok yatırımlara imza atıyorlar, yabancı şirket evliliklerine girişiyorlardı.
Türkiye'ye yatırım yapmaya koşan bir çok şirket vardı ve yatırım yaptılar da.
MB’nin elindeki döviz rezervi çok yükseklere çıkıyordu.
Erdoğan, savunma ve havacılık sanayisine büyük yatırımlar yapıyor; ürettiklerinin bir bölümünü ihraç ediyor; hibe yoluyla bile olsa tedavülden kalkan batı silahlarına burun kıvırıyor; silah alımında Nato standardını deliyor ve füze almak için anlaşmalar yapıyordu.
Özellikle beş büyük ülkeden Rusya ve Çin'le yatırım ortaklığına giriyor; Şangay beşlisine göz kırpıyordu.
Geçmişteki bazı siyasetçilerin, (Menderes, Demirel, Ecevit) Rusya ile yakınlaşmaları sonrası darbeyle alaşağı edildiklerini unutmuştu. (bkz. Türkiye'de Askeri Darbe Teşebbüsleri/Erol Maraşlı- İst.2015)
Mazlum ve sömürülen milletlere umut olmak istiyor ve “ Dünya beşten büyüktür” diyordu…
Türkiye’yi enerji dağıtım koridoru hâline getirmek gibi büyük organizasyonlara imza atıyor; enerjide arz güvenliğini sağlamak için nükler enerji yatırımlarına girişiyordu.
Bunlar, batı ve ABD için af edilecek suçlar(!) mıydı?
Önce “gezi olayları” ile darbe teşebbüsü testi yapıldı.
Ergenekon ve Balyoz kumpaslarıyla Türk ordusuna tezgâh kurularak, FETÖ/PDY ile beli kırılmaya çalışıldı.
Ele geçirdikleri FETÖ'cü yargı mensupları sayesinde ABD karşıtı subayları tasfiye ettiler.
Daha sonra 17-25 Aralık ekonomik operasyonu ile Türkiye’yi zor duruma sokmak istediler.
Yetmedi, 15 Temmuz darbe girişimini sahneye koydular.
Başaramadılar.
ŞİMDİ BAŞKA TEZGÂH!
Şimdi İran ambargosunu delme iddiasıyla yine çok iyi bildikleri hukuk kumpasını kendi ülkelerine kurup tiyatro oynamaya kalkıyorlar.
Bunun için, İran'da hapiste olan Babek Zencani ve onun görünen yüzü Rıza Sarrab etrafında şekillenen suç ağı örüldü.
Bu ağ örülürken Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında itiraf adı altında iftiralar atılarak Erdoğan hedef hâline getirilirken; esas hedef, büyüyen ve gelişen Türkiye idi
İşte burada seçilen aktör Reza Zarrab’dır.
Önce bir CIA tezgahı ile ABD’ye gitmesi sağlandı.
Sonra gözaltına alındı ve komediyi çağrıştıran bir mahkemede önce sanık, sonra tanık koltuğuna oturttular.
Oysaki dertleri gerçekten ambargonun delinmesi falan değildi.
En başta İran ambargosunu kendileri ve bazı batı ülkeleri delmemişler miydi?
Zarrab'ın, gerek muazzam serveti, gerekse kirli ilişki ağı sebebiyle Türkiye'de can güvenliğinden endişe etmeye başladığı; bu nedenle ABD'ye giderek kendisini kasıtlı olarak tutuklattığı; verdiği ifadelerde bağlantılarını açıklamak suretiyle mal varlığının bir kısmını koruyabilmek yönünde bir anlaşmaya varabilmeyi planladığı şeklindeki olaylara baktığımız zaman yukarıda dediğim gibi bir CIA planı, aynen işledi.
17-25 Aralık operasyonu yaptıranlar, olayın uluslararası bir boyuta çekilmesinin algısını yaratmaya çalışıyorlar.
Zencani, İran'da idam cezasına çarptırıldı. İran, bu kez Zarrab'ın mal varlığının peşinde.
Ayrıca ABD, Reza Zarrabın babası Hossein Zarrab’a, İran yaptırımlarını ihlâlden 9.1 milyon dolar ceza kesti.
Hossein Zarrab’ın ABD yetkilileriyle işbirliği yapmasının ardından ise ceza 2.3 milyon dolara düşürüldü.
Burada da aynı şey uygulanacak.
Amma velâkin burada amaç, Zarrab değil. Hedefteki kişi Erdoğan ve hedefteki ülke Türkiye.
Kurulan mahkeme dışarıdan gazel okuyanların dediği gibi adil bir mahkeme değil, onları oraya getiren akıl istediği kararı çıkartmadan önce Zarrab'ın kusmasını sağladı.
ABD'li Savcı Preet Bharara'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında kara para aklama, banka dolandırıcılığı ve İran yaptırımlarını ihlâl etmek suçlarından tutuklanan Zarrab'ın 75 yıla kadar hapsi istemişti.
Zarrab da babası gibi anlaşma yoluna giderek kurtulacağı muhakkak da çıkacak kararın ucu nereye gidecek, o belli değil.
Bizde ise çok kişi bunu anlamak yerine olayı, cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın iktidardan gitmesi için yapılan kurmacaya inanarak yürek soğutmak istiyorlar..
Yoksa Türkiye zarar görürmüş, millet zarar görürmüş, kriz çıkarmış, onların umurunda değil.
Bir de şu husus gözden kaçmamalı: Zarrab’ın yurt dışına çıkışı neden engellenmedi ve kaçışında kimler görev aldılar? Bunlar, ortaya çıkarılmalıdır.
SONUÇ: Eğer Zarrab/Sarraf, işlediği suçlardan yargı önüne çıkarılıp ve yargılandıktan sonra Türkiye’de cezası kesilseydi ABD mahkemesine yapacak iş kalırmıydı acaba? Kimler engel oldu?
Ayrıca rüşvet olayına karışan bakanlar, Yüce Divan'a gönderilmeliydirler.
Türkiye ve Türkiye'nin Cumhurbaşkanı mı önemli yoksa Zarrab'ın/Sarraf'ın suç ortağı olduğu iddia edilen bakanlar, bakan yakınları, bürokratlar mı önemli?
Hiç kimse, Türkiye ve onun Cumhurbaşkanından önemli değildir!
Erol Maraşlı / 21.12.2017