Terörle Mücadele
Zaten bunların meslekleri kan dökmek: bazen bir ideal uğruna derler, bazen bir ülkeyi parçalamak için yaparlar, bazen üst akılların taşeronluğunu üstlenirler… gerekçeleri çoktur ama görülenlerin arkasındaki amacı toplum bilemez, ancak bunları kullananlar bilir.
Yine Türk milletini yüreği yandı; kırkı aşkın genç/ polis ve sivil/ ömürlerinin baharında yarınlarını ve sevenlerini bırakıp gittiler… sevenleri de onları hayâlleri, beklentileri ve sevgileriyle kara toprağa gömdüler.
Bir ideolojisi var gibi gözüken terör örgütlerinin; et, kemik ve ruhtan yaratılmış insanlığa has hasletleri bilecek, algılayacak insani vasıfları yoktur. Onlar makine adam’dırlar; yani robot! Onlara birileri öldür derler, onlarda emri yerine getirirler… kendini de beraber öldür dediklerinde çekinmeden canlı bomba olurlar.
İnançları olmadığı gibi, beklentileri yoktur, sevmeyi bilmezler, acıma duyguları körleşmiştir… Yani robotturlar…
İşte bu terör örgütlerinden birisi de PKK adındaki bölücü bir cani topluluğudur. 1977-78 lerden / O günlerde adı Apoculardı/ bu güne geçen 38 yılda yapılan hatalar, yanlış stratejiler gittikçe artan dış destek ile büyütüldü serpildi ve bugünkü yapıya erişti.
Hatırlayalım! Tansu Çillerin başbakanlığı ve Refah-Yol hükümetleri döneminde terörist ile onların anlayacağı dilden mücadele edilerek, PKK bitme noktasına getirilmişti. O dönemlerde tıpkı bugünkü gibi, özel hareketçi diye isimlendirilen terör için eğitilmiş polis birlikleri bu neticeyi almıştı. Bilhassa Mehmet Ağar ve ekibinin bu başarıda büyük emek ve hizmetleri unutulamaz. Birileri darbe alışkanlığının önüne en büyük karşı bir güç olarak gördükleri, vehimleri ile polisin elindeki silah ve ağır gereçlerin orduya transferini sağladılar. Ve ondan sonra terör ile mücadele düzenli askeri birlikler ile yapılmaya başlandı. Şehirlere cenazelerinin de yoğun olarak gelmesinin başlangıcıydı. Polis ve askerler için;/ PKK’nın cezalandırdığı bazı militanları için bile/ “derin devlet” ve “ faili meçhuller” suçlaması ile asker, polis, mit, özel hareket düşmanlığı atmosferi yaratıldı. Türkiye sol’u da bu suçlamalara siyasi alanda çanak tuttu.
Her cenazeden sonra hamasi duygularla atılan sloganlar ve dökülen gözyaşları, kanları yerde kalmayacak! gibi laflarla terör mücadelesi yapılamaz. Ayrıca Terör örgütü ile geçmişte yapılan diyaloglar nasıl aleyhimize cereyan ettiyse bu yöntemleri bırakmadan, bunlarla yeni bir çözüm sürecine girilemez: anladıkları dilden mücadele yöntemini geliştirmek lâzım. Baksanıza bunların siyasi uzantıları PKK’yı değil terörü lanetliyorlar, Kurdukları cümlede bu bebek katillerinin adı bile geçemez! Partilerin ortak bildirisine imza atmazlar… Çünkü bildirinin içinde PKK kelimesi geçtiğinden terörü yapan terörist, yerine terörü kınarlar…
Onları büyütüp besleyen, destek çıkanlar; lojistik ve silah yardımı yapan ülkeler ile de bu sorunu çözüme ulaştırmak mümkün değil!
Zaten Sayın Cumhurbaşkanımızın ve İç işleri bakanımızın da kararlılık ve azimleri, eski usullerden öte bir hazırlığın işaretini vermekte. Bu yol; doğru bir yoldur!
Üst akılın çizdiği, çözüm olarak dayattığı Türkiye’yi Suriyeleştirmek değil, milletin istediği yöntem ile çözmek ve neşteri bir daha ele almamak üzere yaraya basmak lâzım.
Şehirlerimizin CENNET; MEKÂNLARI OLSUN! Türk Milletinin ve ailelerinin başı sağ olsun.
Erol Maraşlı / 12.12.2016