Adalet aramakta ısrarcı olmak...
Hasan Eser / 28 Haziran 2017 - Star Gazetesi’ndeki köşe yazılarını keyifle ve ilgiyle takip ettiğim Yakup Köse’nin “İşgal Yürüyüşü” başlıklı yazısından bir bölüm aktarmak istiyorum:
“Girdiği her seçimden mağlup çıkan Kılıçdaroğlu koltuğunu koruma derdinde. Onu müstehcen kasetle başkanlığa atayanlar ‘Yürü’ diyorlar o da yürüyor. ‘Yürümezsen cezaevine girme sırası sana geliyor’ diyorlar o da adımlarını hızlandırıyor!”
Yakup Köse’nin iddiasına göre kurtuluş yürümekte…
Evet, iddia sahibini bağlar. Ki amacım Yakup Köse’nin iddialarını çürütmek ya da desteklemek değildir.
Ama itiraf etmem gerekirse…
Yakup Köse’nin kaleme aldığı yazının bende yaptığı çağrışım zihnimi bulandırmaya yetti.
Öyle ki, Yakup Köse’nin anlattıkları üzerinden düşününce…
CHP Lideri Kılıçdaroğlu günlerdir yürüyor.
Liderine “Arkanızdayız Sayın Genel Başkanım” mesajını vermek ve Partisine destek, tepkiye ortak olmak adına zaman zaman CHP’li Belediye Başkanları’nın da Kemal Bey ile omuz omuza yürüdüğünü gözlüyoruz.
Kılıçdaroğlu’nun yanında birkaç yüz metre yürüdükten ve özellikle de fotoğrafı kurtardıktan sonra çaktırmadan arazi olanların olduğu da söyleniyor.
Öte yandan dostlar alışverişte görsün, adet yerini bulsun misali, “Yahu bizim filanca başkan da lütfedip gelemedi” denmesin diye birkaç saatliğine yürüyenler de olabilir.
Kaldı ki belediye başkanları, ‘Adalet’ yürüyüşüne başından sonuna kadar katılmaya niyet etse, buna önce Kılıçdaroğlu karşı çıkar.
Kuvvetle muhtemel şöyle der: “Şehrinizi başıboş, vatandaşı hizmetten yoksun bırakmayın. Yürüyüşe temsili olarak katılın ve 24 saatten uzun olmamak kaydıyla bir an önce görevinizin başına dönün”
Eğer böyle demiş ya da diyecek olursa yerden göğe kadar haklıdır.
Çünkü belediye başkanlarının gerçekten sorumlulukları vardır.
Görevi muhalefet, yani sadece eleştirmek ve konuşmak olan Kılıçdaroğlu kadar boş vakitleri olmayabilir belediye başkanlarının.
Velhasıl 69 yaşındaki Kemal Kılıçdaroğlu, 80 günde devri alem yapsa kime ne zararı olur kendinden başka?
Hatta faydası bile olur.
Merkezi iktidar TBMM’de işine bakar.
Ve “O şöyle konuştu, bu şöyle cevap verdi” şeklinde haberlerle sayfalarını dolduran gazetecilerimiz de malzeme sıkıntısı çekmemiş olur.
Neyse gelelim asıl konuya…
Liderinin arkasında duran belediye başkanlarını gerçekten kutluyorum.
Ancak ne yalan söyleyeyim. Adalet yürüyüşü konusunda işini gücünü boş verip ısrarla öne çıkmaya çalışan, belediye basın bürosundan bülten servis etmek suretiyle sürekli bu konuda beyanat veren, iki günde bir Kılıçdaroğlu’nun yanına giderek boy gösteren bazı belediye başkanları bende biraz şüphe uyandırıyor.
Özellikle de Yakup Köse’nin aktardığı “Yürümezsen cezaevine girme sırası sana geliyor" ifadesinden yola çıkarak düşündüğümde aklıma farklı farklı şeyler geliyor.
Zira ne büyük tesadüftür ki, tasvir etmeye çalıştığımız bazı isimleri kendi şehirlerinde biraz araştırdığımızda, bu isimlerin her an görevden alınması beklenen isimler olduğunu işitiyoruz.
Ne anlatmaya çalıştığımızın daha iyi anlaşılması adına bir varsayım üzerinden düşünmeye ne dersiniz?
İki haftadır devam eden ‘Adalet’ yürüyüşünde ısrarla öne çıkmaya çalışan bazı belediye başkanlarından herhangi biri önümüzdeki birkaç ay içinde olası bir şekilde görevden alınsa.
(Kızmayın, zaman zaman AKP veya MHP’ye mensup olanların da başına gelebiliyor. Bu belediyeciliğin fıtratında var.)
Görevden alınan başkanın ilk tepkisi acaba ne olur?
Birlikte tahmin edelim mi?
-“Adalet yürüyüşünde en çok yürüyen belediye başkanı olduğum için beni cezalandırıyorlar”
- “Bana, ‘Adalet’ yürüyüşüne destek olmanın faturasını ödetiyorlar”
- “Adalet istediğimiz için mi bize adaletsiz davranılıyor”
Evet, olası öngörüler çoğaltılabilir.
Tabii ki, ‘Adalet’ yürüyüşünü fırsata çevirip geleceğe zemin hazırlamaya çalışan isimlerin olup olmadığını bize yine zaman gösterecektir.
Amma velakin en çok kim bağırıyorsa ona dikkat etmekte her zaman fayda vardır!