Aziz Kocaoğlu AK Parti'nin adayı olur mu?
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 2019'da yapılacak yerel seçimlerde tekrar aday olup olmayacağı konusundaki nihai kararını 1 Ekim'de açıklayacak.
İzmir'de kerameti CHP'den bilen bir kesim var. Çoğunluğunu elitistlerin oluşturduğu o kesim, Aziz Kocaoğlu'nu en başından beri istemiyor.
Çünkü onların hayalindeki başkan, Aziz Kocaoğlu tarzında bir başkan değil.
Klasik bir CHP'li belediye başkanından daha çok, Demokrat Parti - Doğru Yol Partisi geleneğinden gelen bir siyasetçiyi andıran Kocaoğlu'nun kimyası, İzmir elitleriyle hiçbir zaman uyuşmadı; adeta ters mıknatıslanma yaptı.
Bilindiği üzere...
Kocaoğlu, Ahmet Piriştina'nın 2004'te ani vefatıyla büyükşehir belediye başkanlığını kucağında buldu.
Bazı CHP'liler, hem Deniz Baykal, hem de Kemal Kılıçdaroğlu döneminde; Aziz Kocaoğlu'ndan kurtulmanın yollarını aradı.
İlk etapta geçiş süresini tamamlamak üzere görevlendirilmiş bir 'emanetçi' gibi kabul edilen Aziz Kocaoğlu, ezber bozan projeleri ve yönetim tarzıyla koltukta emanetçi olmadığını kısa sürede kanıtladı.
İdare-i maslahatçılık yapmak yerine, her türlü sorunun çözümünde başrolü oynadı.
Altını oymaya çalışanların oyunlarını da her seferinde boşa çıkardı.
Demem o ki, 2009 ve 2014 yerel seçimleri öncesinde oluşan dengeler, Aziz Kocaoğlu'nu iki dönem üst üste adaylığa taşıdı.
"İzmir'de CHP'den ceketi koysak kazanırız" tezinin aksine, CHP'nin İzmir'de olmazsa olmazı olan Aziz Kocaoğlu, iktidar olup da muktedir olamayanlardan olmadı.
Birilerinin lütfuyla, (Karşıyaka gibi) kazanılması garanti olan bir şehre aday gösterilip, partisi tarafından kendisine belediye başkanlığı bahşedilmiş bir siyasetçi de olmadı.
Kocaoğlu, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada: CHP’nin İzmir’in kalesi olmadığını, yerel seçimlerde belediye başkanı adayının büyük önem taşıdığını söyledi.
İtiraf niteliğindeki bu açıklama malumun ilanıydı aslında.
Kaldı ki İzmir'in gerçekte 'merkez sağ' tandanslı bir şehir olduğu her siyasi sohbette dile getirilir ama diğer taraftan da toplumun bilinç altına ustaca yerleştirilen 'İzmir, CHP'nin kalesidir' algısı bu gerçeğin üzerine örter.
CHP'nin burada güçlü görünmesinin sebebi ise, İzmir'de ideolojik saiklerle AK Parti karşıtlığının yoğun yaşanmasıdır.
Yani, İzmir'de tek taraflı övgüye mazhar olan başarı, aslında CHP'nin başarısı değildir.
CHP, İzmir'de zuhur eden etki-tepki denkleminin somut bir örneğidir.
Öyle ki muhafazakar gelenekten gelen AK Parti ülke genelinde bu kadar güçlü olmasaydı, AK Parti karşıtlığının en güçlü çatısı olarak görülen CHP, İzmir gibi muhafazakar siyasete mesafeli yaklaşan bir şehirde bu kadar revaçta olabilir miydi?
Burada ilginç olan, 2004'ten bu yana AK Parti karşıtlığından oluşan sinerjinin rüzgarıyla seçilen CHP'li belediye başkanlarının 'her halükarda seçilme' avantajlarını parti lehine çevirmeyi başaramamış olmalarıdır.
Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ gibi, "CHP'den aday olmayı bir şekilde başardığım sürece, nasıl olsa yine seçilirim" rehavetine ve kolaycılığına kapılan İzmir'in CHP'li belediye başkanları, benimsedikleri bu tarzla, CHP'ye ülke genelinde kötü bir referans olmaktan başka bir işe yaramadılar.
Bu bağlamda, altını çizmek istediğim nokta ise, yukarıda bahsettiğim gibi İzmir'de CHP'li olmanın avantajını partisi ve dolayısıyla kendisi lehine kullanan tek belediye başkanı Aziz Kocaoğlu oldu.
Siyasi tabanı kırsal nüfusa dayanan Süleyman Demirel'in siyaset anlayışına benzer bir yöntemle, kırsalda siyasete ve belediyeciliğe büyük önem veren Aziz Kocaoğlu, İzmir'in köylerinde yaşayan insanların gönüllerinde taht kurmayı başardı.
Bugün İzmir'in herhangi bir köyüne gidip, Aziz Kocaoğlu'nu kötülemeye kalkarsanız; köy sakinlerinin sert tepkisiyle karşılaşabilirsiniz. Çünkü İzmir'in kırsalında yaşayan insanlar, Kocaoğlu'nu içlerinden biri olarak görüyor.
Anlatmak istediğim nokta şu: Aziz Kocaoğlu, İzmir'de CHP'nin kent merkezindeki sayısal üstünlüğünü, kırsalın gücüyle birleştirmeyi başarmış bir belediye başkanıdır.
Tekrar başa dönelim ve şu soruya cevap arayalım:
Kırsalda kendini sevdirmeyi başaran Kocaoğlu, nasıl oluyor da kent merkezinde aksine "istenmeyen adam" olarak görülüyor?
Evet, cevap sorunun içinde (kırsal) var zaten.
Kocaoğlu, İzmir'in elitleri nezdinde; sade, mütevazi, halkçı (Adı Halk Partisi olan bir partinin belediye başkanına da yakışan bu değil midir) ve mezkur kesimin en gıcık olduğu konudur; Aziz Kocaoğlu, özellikle son döneminde bazı belediye başkanları gibi makamını siyasallaştırmayan bir belediye başkanıdır.
İdeolojik saiklerle militanca davranmak yerine, dengeleri gözeterek sulhçu bir siyâsete yönelen Aziz Kocaoğlu, sadece CHP'lilerin değil, herkesin belediye başkanı olduğunun bilinciyle davranarak, partisinin ve kendi ikbalinden daha çok kentin menfaatlerini her şeyin önünde tutmuştur.
Doğru olan da bu değil midir?
İzmir'in elitlerine göre, hayır!
Onlara göre...
CHP'li bir belediye başkanı sabah-akşam Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirmeli, hem de en ağır sözlerle.
Kürsüye çıktığında bir elini havaya kaldırıp 'Yoldaşlar...' diye haykırmalıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TBMM Başkanı Binali Yıldırım da dahil olmak üzere hiçbir AK Parti mensubuyla aynı kareye girmemelidir.
Gün aşırı, AK Parti'yi gıcık edecek eylem ve söylemlerden geri durmamalı; Erdoğan karşıtı olan herkese kucağını açmalıdır.
Belediye başkanlığını siyasallaştırmanın kente bir faydası olmadığının farkında olan Kocaoğlu, uzun bir süredir, yukarıda sıraladığım gibi bir siyaset tarzından uzak duruyor.
Kamuoyunda kendisi için "Merkezi iktidarın şerrinden korkuyor" diyenler de var! "AK Parti'ye geçecek, bu yüzden onlarla iyi geçiniyor" diye yorumlayanlar da var!
Bence kimseden korktuğu filan yok! Tıpkı Reis gibi, koltukta uzun süre kalmanın olgunluğuna erişti Aziz Kocaoğlu.
Haa! "AK Parti'ye geçer mi ya da AK Parti Kocaoğlu'nu aday gösterir mi?" diye soracak olursanız...
Keşke geçse!..
Lakin, Kocaoğlu'nun bu yönde bir eğilimi olsa dahi, karşı mahalleden oy devşirmedikten sonra, İzmir'i hiçbir zaman kazanma şansı olmayan AK Parti'nin Kocaoğlu'nu aday gösterecek kadar bir stratejik derinliğe sahip olduğunu düşünmüyorum.
Nihayetinde, 2004'te İzmir'i kaybeden ve 2009'u da kaybedeceği en başından belli olan Taha Aksoy'u 2'nci kez aday gösteren ve son olarak 2014'te sahneye Binali Yıldırım gibi güçlü bir isimle çıkmasına rağmen Aliağa başta olmak üzere birçok ilçede yaptığı yanlış aday tercihleriyle kaybetmeye mahkum olan bir partiden bahsediyoruz.
Dolayısıyla, ne Kocaoğlu AK Parti'ye geçer; ne de AK Parti Kocaoğlu'nu aday gösterir.
Ayrıca...
Kocaoğlu'nun aday gösterilmemesi ya da kendisinin aday olmaması halinde ise, İzmir'de Kocaoğlu'dan (seçilebilme noktasında) doğacak boşluğu, Muharrem İnce haricinde doldurabilecek bir ikinci isim daha olduğuna inanmıyorum bu ülkede.
Sözün özü, CHP, İzmir'de Aziz Kocaoğlu ve Muharrem İnce gibi başat aktörlerin dışında bir isimle yarışa girdiği takdirde, 'İzmir şimdiden Cumhur İttifakına mübarek olsun!' diyebiliriz. Haydi 'şimdilik' kalın sağlıcakla…
HASAN ESER / MAHALLİ GÜNDEM