Aziz Kocaoğlu, CHP'nin Müstakbel Genel Başkanı mı?
Hasan Eser / 18 Temmuz 2017 - İnanmayabilirsiniz, "yok daha neler, hadi canım, o kadar da değil" diyebilirsiniz.
Zira benim de bu yazdıklarımın ‘kesin bilgi’ olduğu yönünde bir iddiam yok!
Kaldı ki kâhin değilim, müneccim hiç değilim.
Sadece siyasetin yakın zamanda nasıl şekilleneceğine dair kulis bilgileri, öngörü ve duyumlar üzerinden tahmin yürüten naçizane bir kalemim.
Şimdi başlıkta sorduğumuz soruya yanıt vererek başlayalım:
Neden olmasın!
Malumunuz, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Maltepe mitingiyle taçlandırdığı ‘Adalet’ yürüyüşü sayesinde uzun bir süre gündemde kaldı.
Bu süreçte, yazılı ve görsel medyada sayısız haber, röportaj ve köşe yazısı birbirini takip etti.
Eleştirenler de oldu destekleyenler de.
"Adalet yürüyüşünün FETÖ’nün talimatıyla gerçekleştirildiği" yönündeki iddialar en dikkat çekenler arasındaydı.
Deniz Baykal'a kurulan kaset kumpasının perde arkasında FETÖ’nün olduğu iddiası hatırlatılarak, “Kılıçdaroğlu’nun Adalet yürüyüşüyle FETÖ’ye hizmet ettiği” iddiası az yazılıp çizilmedi.
Evet, Adalet yürüyüşü üzerinden Kılıçdaroğlu’na sarf edilen sözler ve öne sürülen iddialar yenilir-yutulur cinsten değildi.
Öncelikle iddialara itibar etmediğimin altını çizerek; amacımın 'Ateş olmayan yerden duman çıkmaz!' atasözüne sığınarak birilerine gönderme yapmak olmadığını belirtmek isterim.
Ha! İddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir.
Ki bu konudaki iddiaların kanıtlanması halinde…
Bu, “Kılıçdaroğlu için deniz bitti, artık yolun sonuna gelindi” demektir.
69 yaşında, yüzlerce kilometre yol yürüyerek bir demokrasi güzelliği sergileyen Kemal Kılıçdaroğlu için tabii ki temennimiz ve inancımız bu yönde değildir.
Ama…
Yineliyorum! Öne sürülen iddiaların kanıtlanması demek ‘yolun sonu’ demektir.
Ve böyle olası bir durumda, Kılıçdaroğlu’nun koltuğuna kimin oturacağı gündemin ana maddesi olacaktır.
Siyasette devamlılık esastır. Yani boş verin hakkında yazılıp-çizilenleri; Kılıçdaroğlu yarın “kardeşim ben yoruldum, bırakıyorum” dediği takdirde, koskoca CHP’nin başsız kalacak hali yok öyle değil mi?
İşte bu noktada…
CHP’ye Genel Başkan olabilecek muhtemel isimlere bakmakta fayda var:
-Muharrem İnce
-Deniz Baykal
Evet, siyasete kalite getireceği inancıyla gönül ister ki, Muharrem İnce olsun. Fakat burası Türkiye! Yani her zaman gönlümüzün istediği olmuyor.
Bir bakıyorsunuz gizli bir el çıkıyor ve her şeye istediği gibi yön veriyor.
Dolayısıyla…
Muharrem İnce normal ve adil şartlarda tek alternatiftir. Hakkıdır! Olması gereken yeganeisimdir.
Bunun içindir ki, Muharrem İnce’nin CHP Genel Başkanı olabileceğine hiç mi hiç ihtimal vermiyorum!
“İyi de, Aziz Kocaoğlu alternatifini nerenden uyduruyorsun?” diye sorduğunuzu şimdiden duyar gibiyim.
Uydurmuyorum! Sadece bazı emareler üzerinden öngörümü söylüyorum.
Bilindiği üzere…
397 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı davadan beraat eden Aziz Kocaoğlu’nun önünde yasal bir engel yok!
Ne hikmettir bilinmez, etrafında tek bir muhalifi de kalmadı!
Hiç kimse ne eleştiriyor ne de aleyhinde yazıp-çiziyor.
İzmir’de ana muhalefet konumunda olan parti bile, incir çekirdeğini doldurmayacak konularüzerinden yapıyor muhalefetini…
Sorunlar yumağı İzmir, bir süredir dikensiz gül bahçesi gibi gösteriliyor.
Haklılar! Türkiye’de AK Parti hükümetiyle Aziz Kocaoğlu kadar iyi geçinen, saygıda kusur etmeyen CHP’li bir belediye başkanı daha var mı?
16 Nisan referandumun sürecinde ‘etkisiz’ bir izlenim veren Sayın Kocaoğlu, “Sonuç ne çıkarsa çıksın dünyanın sonu değildir” ifadesiyle de ‘Evet’e adeta göz kırpmamış mıydı?
Neyse konumuz bu değil.
Diyeceğim şu: Sayın Kocaoğlu, Habertürk'te konuk olduğu bir canlı yayın programında dikkat çeken ifadeler kullanmıştı. İlk defa o gün şüphelenmiştim. Hatta ulusal basından ünlü bir köşe yazarı da "Aziz Kocaoğlu Cumhurbaşkanı olmak istiyor" şeklinde yorumlamıştı o televizyon programını. (Merak edenler youtube’den izleyebilir)
Ayrıca…
Her ne kadar İzmir gerçeğini bilenlere paradoks gibi görünse de…
İzmir’in uluslararası popülaritesi giderek yükseliyor.
Moddy's ve Fitch gibi dünyaca ünlü derecelendirme kuruluşları İzmir’in ulusal kredi notunu yatırım yapılabilir seviyesinin en üst basamağı olan AAA'ya çıkarıyor.
Yetmiyor!
İngiltere'nin başkenti Londra’da gerçekleştirilen ‘Bağımsız Kentler Konferansı'na (Cities Unbound) konuşmacı olarak davet edilen Aziz Bey burada İzmir modelini anlatıyor.
Demem o ki, sadece Türkiye’de değil, uluslararası arenada da Aziz Kocaoğlu rüzgârı esiyor.
Aziz Kocaoğlu isminin markalaşması…
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemle benzerlik gösteriyor.
Sözün özü: tüm emareler İzmir’den yeni bir lider doğacağına delalet ediyor. Siyasi kulislerde dillendirilen “Aziz Bey diksiyon dersi alıyor” iddiası da bu tahminleri destekliyor.
Öte yandan…
Bizim İzmirliler olarak asıl kafa yormamız gereken konu; Aziz Kocaoğlu’nun genel başkan olması halinde kendisinden boşalacak olan koltuğa kimin oturtulacağı olmalı.
İzmir’de isimden bol ne var! Hasan Karabağ, Tunç Soyer ve Hüseyin Mutlu Akpınar aklımıza gelen ilk isimler.
Lakin bugün adı geçen ve o koltuğu hayal edenlerin tamamı havasını alır. Neden mi? Canım onu da zamanı gelince anlatırız.