'Bir şeycik olmaz, hiçbir şey çıkmaz!' siyaseti...

HASAN ESER

Hasan Eser / 21 Ağustos 2017-

AK Parti ilk defa 2002 yılında iktidara geldi.

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Yolsuzluk ve sahtekârlıklardan arınmış yepyeni bir Türkiye idealiyle yola çıkan Recep Tayyip Erdoğan, bu hedefine büyük ölçüde ulaştı. 

Örneklemek gerekirse...

-Faiz lobisinin hortumları kesildi. 

- SSK üzerinden yapılan ilaç yolsuzlukları bitirildi. (israfın da önüne geçildi)

- Devlet dairelerinde rüşvete son verildi. 

- Proje-yapım seviyesindeki kamu yatırımlarını ‘altın yumurtlayan tavuk’ gibi gördükleri için 6 aylık projeyi 6 yılda bitiren müteahhitler sultası yıkıldı. 

-Milli Savunma harcamaları amacına ulaşır bir konuma getirildi.

2002 öncesiyle-sonrasını mukayese etmeye kalktığımızda; örnekler böyle uzayıp gidecektir. 

Özetle…

Erdoğan, bir zamanlar Türkiye'nin iliğini kemiğini kurutanları adeta tarumar etti.

Türkiye’de 2002'de yönetime el koyan halkın liderliğini üstlenen Erdoğan, kaynak israfı, kitabına uydurulmuş yolsuzluk ve usulsüzlükleri önleme noktasında tek bir konuda başarı gösteremedi.

Dünyaya kafa tutan, kötüleri dize getiren lider Erdoğan, bir tek belediye lobisinin hakkından gelemedi.

Erdoğan, geçim ve yükseliş kapısı olarak görülen belediyeleri ıslah edemedi. 

Geçenlerde ne güzel yazmış Abdurrahman Dilipak, “…Bu iktidar belediyeler üzerinden geldi, belediyeler üzerinden de gidebilir” diye…

İstanbul gibi mega bir şehirde belediye başkanlığı deneyimini yaşamış Recep Tayyip Erdoğan’a belediyelerde neler olup bittiğini anlatacak değilim.

Kaldı ki... 

Belediyelerde bir yumurtayı beş kişinin taşıdığını, kamu kaynaklarının ne şekilde israf edildiğini,  başkan ve avenelerinin derebeyi gibi sürdüğü saltanatı,  mal ve hizmet alımlarında yapılan haksızlıkları, beytülmalın nasıl heba edildiğini, kısacası belediyelerin küçük birer krallık gibi yönetildiğini cümle alem bilirken;  Sayın Erdoğan mı bilmeyecek?

‘Peki, bu  düzeni ıslah etmek için ne yapmak lazım?’ diye soracak olursanız…

Bilemem! Ki ben yerel yönetimler uzmanı değilim. 

Ancak…

Bildiğim bir şey var ki, yerel yönetimler noktasında ‘caydırıcılık’  mekanizmasını çalıştıramıyoruz. 

Seçilmişler nezdinde; kim ne yaparsa yanına kar kalıyor. 

Herhangi bir belediyede, herhangi bir konuda, herhangi bir yanlış yapıldığında…

“Yahu durun, bunu yanlış yapıyorsunuz,  bakın sonra başınız derde girebilir” diye uyardığınızda; şöyle bir yanıt alıyorsunuz: “Hiçbir şey olmaz, hiçbir şey çıkmaz” 

Bu anlayış, toplumsal algıda da aynı şekilde tezahür ediyor. 

Vatandaş, belediyelerle ilgili olumsuz bir duyum aldığında; daha kafadan “Bir şeycik olmaz” yorumunu yapıyor. 

Dolayısıyla ülkemizin ihbar-şikâyet mekanizması da verimsizleşiyor. 

Bir zaman dönemin İzmir-Foça Belediye Meclis Üyesi Mimar Metin Öngünşen, belediye ile ilgili olumsuzlukları gündeme getirmişti de, neredeyse suçlu ilan ediliyordu.

Çünkü Türkiye’de şikâyet edilenle değil, şikâyet edenle ilgileniliyor. 

İlaveten…

Kendi yaşadığım şehirden, İzmir’den yola çıkıyorum. 

İzmir’de 30 ilçe belediyesi var. 30’u da sütten çıkmış ak kaşık mı?

Bu belediyelerde yapılan hiç mi yanlış bir şey yok!

Hâlbuki vatandaşlar sosyal medya üzerinden birbirinden ilginç konuları gündeme getiriyor.

Gazeteciler de zaman zaman son derece iddialı yazılar kaleme alıyor. 

Hal böyle olunca,  birileri birilerine haksızlık etmiş olmuyor mu?

Ayrıca…

15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında;  devletin hemen tüm kurumları mikroplardan büyük ölçüde arındırıldı.
Yeterince arındırılmayan tek bir yapı var; o da belediyeler. 

İnternet Haber yazarı Süleyman Özışık,  AK Partili bazı belediyeler de bile FETÖ yapılanmasının konumunu koruduğundan ısrarla bahsediyor. 

Bunun içindir ki, mikroplardan tamamen arınmak adına; Türkiye en yakın zamanda bir erken yerel seçime gitmek zorundadır. 

Yerel seçimler milat kabul edilmeli ve belediyeleri mercek altına almak suretiyle yerel yönetimlerde reforma gidilmelidir. 

Sözün özü: 

Seçilmişleri mutasyona uğratan, ‘Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar’ anlayışıyla; toplumu kutuplaştıran, bir kısım insanları hazırcılığa, üretmeden-hakketmeden kazanmaya ve tembelliğe alıştıran yerel yönetimler ıslah edilmediği sürece…

Türkiye’nin eski alışkanları belediyeler eliyle  yaşamaya ve yaşatılmaya devam edecektir.