Diplomalı siyaset...

HASAN ESER

Geleneksel Türk seçmeni homojenlik göstermeye devam ediyor. 

Memleketi yöneten ya da yönetmeye talip olan liderde aranan başlıca özellik: Belâgat

Mesela, yerel seçimlerde belediye başkan adaylığına talip olanlar için soralım: 

Eğitim durumuyla memleketi yönetme ehliyetine sahip mi?

Yöneticilik noktasında deneyimleri var mı?

Mazisi temiz, referansları güçlü mü?

Alevisi-Sünnisi, Türkü-Kürdü, başı örtülüsü-başı açığının oluşturduğu Türkiye mozaiğini, yani toplumun genelini idrak edebilecek entelektüel bilgi düzeyi yeterli mi?  

Meziyetli mi, kişisel başarıları gelecek için umut vaat ediyor mu?

Hayata geniş bir yelpazeden bakabiliyor mu, yoksa kendine özgü ve dediğim dedik bir bakış açısı mı var?

Gelecek adına ortaya koyduğu vizyon ve projeleri neler?

Bu noktada... 

Olması gereken meziyetleri, dürüstlük-çalışkanlık gibi kavramlarla çoğaltmak mümkün! 

Fakat bir insan saydığımız bu kriterlere sahip olsa dahi...

Eğer "Yahu adam daha iki lafı bir araya getiremiyor" eleştirisine maruz kalmışsa... 

Siyasi yaşamı başlamadan bitmiştir. 

Evet, mezkur kavramların önceliği hitabetten sonra geliyor maalesef. 

ŞİİR GİBİ KONUŞUYOR 
Umumi mekanlarda defalarca denk geldim, siyasi lider ekranda belirdiği anda, televizyonun sesi açılır ve sandalyesine yaslanarak büyük bir keyifle lideri dinleyen vatandaş, genelde masadakilere şöyle der: "Yahu adam şiir gibi ne güzel konuşuyor be kardeşim..."

Şunu eklemeyi de unutmaz: "Allah vergisi işte... "

Fakat konuşma bittikten sonra, liderin ne anlattığını, genel anlamda hangi mesajları verdiğini soracak olursanız, ekseriyetle tatmin edici bir cevap alamayabilirsiniz.

Çünkü toplumun bir kesimi konuşmanın içeriğiyle değil, şekliyle ilgileniyor.

Davudi ve gür bir sese sahip olmakla beraber...

Kağıttan okumuyor, konuşurken takılmıyor, kelimeleri yutmuyor, tonlamaları iyi ayarlıyor, konuyu nüktelerle süslüyor ve araya bir de şiirler, fıkralar  ya da atasözleri sıkıştırabiliyorsa...

Ne anlatıldığının ne de hangi mesajları verdiğinin bir önemi kalmıyor. 

Zira elzem (!) olan, liderin güçlü hitabetiyle dinleyicilerini  mest etmesi değil midir?

Tabii yanılıyor ya da gözlem hatası yapmış olabilirim.

Ama...

Liderlerin zaman zaman birbiriyle çelişen konuşmalar yaptığı konusunda (içeriğe önem verenlerle) hemfikir olduğumuza inanıyorum.

Öte yandan...

"Sevgili Hasan Eser sen de yüksek öğretim mezunu değilsin, fakat gazetecilik yapıyorsun;  gerçekten eğitim şart mı?" diye sorabilirsiniz. 

El cevap! 

1- Yöneticisi olduğum Mahalli Gündem.com'un adından da anlaşılacağı üzere mahalli, yani yerel gazeteciyim.

2- Amatör ruhla yazı, hatta kitap bile yazabilirsiniz, ama memleketi yönetemezsiniz!

Konu eğitim bağlamında diplomadan açılmışken...

Muharrem İnce'nin diline doladığı ve artık kabak tadı veren 'diploma' polemiğiyle ilgili nakletmek istediğim küçük bir anekdot var!

Malumunuz, sayın İnce (haklı olarak) diplomasıyla övünüyor.

Diploması olmadığını iddia ettiği rakibine atıfta bulunarak, "Bir kere benim diplomam var" diyerek böbürleniyor. 

Bu konuya yorum getiren birçok köşe yazarı, Muharrem İnce'yi destekleyen yazılar kaleme aldı. 

Fakat en dikkat çeken yorum Habertürk yazarı Oray Eğin'den geldi. 

 "(...) Oysa keşke Türk solu, liderlik çıtasının doktorasını Cal Tech’te yapmış fizik profesöründen Balıkesir Üniversitesi mezunu lise fizik öğretmenine düşmesini sorgulasa. " diye yazan Oray Eğin'in konuya getirdiği farklı bir bakış açısıyla,  medya camiasına  adeta gazetecilik dersi verdiğini söyleyebilirim. 

(Bu arada, Oray Eğin, meslek duayenimiz Hıncal Uluç'un gönlümdeki mesleki tahtına oturttuğum isimdir.)

Sahi, Oray Eğin'in işaret ettiği, sol cenahın mütevazı yıldızı Erdal İnönü'yü siyasete küstürenler kimlerdi acaba? (ayrı bir yazı konusu)

Şimdi...

"Körler ülkesinde tek gözü olan adam kral olur" sözünden yola çıkarak düşünüyorum...

Cumhurbaşkanı adayının fizik öğretmeni oluşu CHP saflarında övünç ve sevinç kaynağı oldu.

 Ve insan şunu sormadan edemiyor: 

Sayın İnce'yi eğitim düzeyi yüksek olan CHP'de öne çıkaran meziyet  fizik öğretmeni oluşu mu, yoksa iyi bir hatip olması mı?

Geldik mi aynı noktaya?

Recep Tayyip Erdoğan'ın diploması yok(muş),  Muharrem İnce'nin diploması varmış.

Yahu kimsenin eğitimle, diplomayla filan ilgilendiği yok!

İyi konuşuyor mu?

Güzel espriler yapıyor mu?

Demagoji konusunda başarılı mı?

Bu ülkede gerisi laf-ı güzaf  be cancağızım.