Fatih Terim Cumhurbaşkanı Olsun
Hasan Eser / 08 Eylül 2016 - Türkiye’de gündem hızlı değiştiği için bazı konuları unutup çok çabuk tüketiyoruz.
Örneğin Euro 2016'da uğradığımız hezimeti ve dolayısıyla her şeyin sorumlusu olduğunu söyleyen Fatih Terim’i yeterince tartışamadık.
Çünkü Avrupa Şampiyonası sonrasında gündem değişti. Hem de öyle bir değişti ki, güncel konularımızın tamamını rafa kaldırmak zorunda kaldık.
Öyle ki spor yazarlarımız bile FETÖ’yü ve onun 15 Temmuz’da vuku bulan kanlı darbe girişimini konu almayı tercih etti bir süre…
Gerçi hoş, Türkiye’de yeri geldiğinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı dahi acımazsızca eleştiren medyamız, eleştiri sırası Fatih Terim’e geldiğinde pek maharet gösteremiyor her nedense…
Yani… Günün birinde “Fatih Hocamız ne eyler, ne eylerse güzel eyler” diye köşelerine yazarlarsa, Andolsun ki hiç şaşırmam.
Büyük fotoğrafı görmezlikten gelen koskoca kalemler, A Milli Takımın genel durumuna bakmak yerine skora endeksli değerlendirmeler yapıyor.
Normal şartlarda iyiye 'kötü', kötüye de 'iyi' demek zordur. Fatih Hoca’yı koruma, kollama, kurtarma ve yüceltme konusunda birbirleriyle yarışan bu kalemlerimiz de zor olanı başarıyor.
A Milli Takımımızın istikbal vaat etmediğini, az buçuk futboldan anlayan hemen her insan çok rahat bir şekilde anlar-ki anlamak için kâhin olmaya gerek yok-
Türkiye'nin iki büyük şansızlığı var.
Birincisi; Ana Muhalefet Liderimiz Kemal Kılıçdaroğlu…
İkincisi ise A Milli Takım Teknik Direktörümüz Fatih Terim…
İkisi de 1970’lerde kalmış. Biri 70’li yıllara özgü siyaset yaparken, diğeri de 70’lerin futbolunu oynatıyor.
Günümüzde futbola ait ne varsa bilimselleşti. Adamlar kaçıncı dakikada gol atacaklarını bile önceden hesaplar oldu.
Kaldı ki, “Yürüyün yiğitlerim, siz aslansınız, kaplansınız” diyerek, motivasyon üzerine tesis edilen futbol anlayışı, artık günümüz şartlarına cevap vermiyor.
Sayın Terim’in takımı sadece motivasyon üzerinden hazırladığını savunmuyorum.
Netice olarak…
Bir yerlerde hata yapıldığı aşikâr. Ki hatanın nereden kaynaklandığını bulması gereken kişi de ben değilim.
Öyle ki yılda 3,5 milyon Euro’yu cebine kim koyuyorsa, beklediğimiz başarının anahtarını bulacak olan kişi de odur.
Bu sözleri yazdığım için, “Sen kimsin ki Fatih Hocamızı eleştiriyorsun. Senin futbol konusunda ne eğitimin var ki konuşuyorsun?” sözlerine maruz kalacağımı da biliyorum.
Bunun içindir ki peşinen cevaplamak isterim:
Öncelikle nacizane bir futbol sever olduğumu belirtmek isterim.
Eleştiri konusuna gelince…
Demokratik Hukuk Devleti olan Türkiye’de saygı çerçevesinde olmak kaydıyla kamuya mal olmuş isimler eleştirilebilir. Zira Cumhurbaşkanı’nın bile eleştirildiği bir ülkede Fatih Terim’in eleştirilmesi tuhaf olmasa gerektir.
Ayrıca…
Doğru! Futbolu takip eden hemen herkesin kendini teknik direktör zannettiği bu ülkede; ben futbolun eğitimini almadım.
Peki sorarım size: liyakatin esas alınmadığı bir ülkede ben futbolun eğitimini alsam ne olur, almasam ne olur?
Öyle ki birbirinden eğitimli insanlarımızın durumu ortada.
Misal sevgili Yılmaz Vural hocamız...
Diploma, sertifika yani eğitim açısından Türkiye'nin belki de en donanımlı futbol adamı konumunda…
O zaman sorarım size: Yılmaz Vural dünyanın en iyi akademisinde eğitim görmüş, Anadolu’da tanımadığı futbolcu, çalışmadığı kulüp yok, tüm hayatını Türk futboluna adamış ve kendi çapında başarılara imza atmış da ne olmuş?
Yılmaz Hoca, A Milli Takımı ya da üç büyüklerden birini ücretsiz bile çalıştırmaya razıyken bir kez olsun şans mı verildi kendisine?
Ülkemizde lobileri olmayan insanlar, hedeflerini maalesef öyle kolay gerçekleştiremiyor.
Gerçekleştiren de tırnaklarıyla kazıya kazıya geldiği noktada pek tutunamıyor.
Örneklemek gerekirse…
Fatih Hoca’nın deneyimine, bilgisine, kariyerine ve geçmiş başarılarına diyecek hiçbir sözümüz yok!
Ama şöyle düşünün: Bugün Fatih Hoca’nın yerinde bir başkası olsaydı, şimdiye o Milli Takım’ın başında kalabilir miydi?
Zinhar kalamazdı.
Geçmişte Ersun Yanal’ın kellesini isteyen ve adeta söke söke alan medya çoktan onun da kellesini alırdı.
Hani Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim etmemiz gerekirse; Sayın Terim’e bu konuda hayran olduğumu söyleyebilirim.
Yeri geldiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bile baş edemediği, davalık olduğu kalemleri Fatih Terim, parmağını sallayarak dize getirmeyi iyi biliyor.
Son olarak…
Hazır yeri gelmişken şunları da eklemeden geçemeyeceğim;
Her ne kadar Fatih Hoca tek sorumlu olarak kendisini gösterse de, ulusal başarısızlığımızın tek müsebbibi Fatih Terim değildir.
Farkında mısınız bilmiyorum ama Türkiye son yıllarda yabancı futbolcu cenneti oldu.
Çünkü tabandan futbolcu yetişmiyor. Halbuki Mahalle Takımlarından bile nice yıldızlar çıkardı bu ülke…
Bir zamanlar çocukların futbol oynadığı arsalarda şimdi gökdelenler var. Öte yandan yeni nesil futbolu sanal ortamda oynamayı tercih ediyor.
Çocuklarımızın neredeyse tamamı internet ve bilgisayar müptelası olmuş durumda.
Ayrıca hemen her çocukta bir peşin hüküm, bir yenilmişlik, bir kabullenme duygusu.
‘Futbolcu olsam ne olacak, Beşiktaş’ta, Fenerbahçe’de ya da Galatasaray’da sanki beni mi oynatacaklar?’
Anlaşılan o ki herkes zirveyi hayal ediyor ama hiç kimse de bedel ödemek istemiyor.
Hiçbir şey yapmadan bir yerlere tepeden inme gelmeyi hayal eden gençlerimizde, hasıl olan bu kolaycılığın nedenleri sosyologlar tarafından araştırılmalı bence...
Vaziyet böyle olunca bu ülkede vasatın üstünde futbolcu yetişir mi?
Yetişse bile yeteri sayıda yetişmez.
Yetişmezse de içeride Avrupa'nın gözden çıkardığı yabancı futbolculardan medet umar, dışarıda da böyle nal toplarız.
Günün Sözü: Bir Milletin Sporda Gösterdiği Azim Onun Geleceğini Yükseltir. ( Atatürk )