Foça'da şimdi muhalefet zamanı
Garanti sıralamalardan lider rüzgarıyla seçilen Milletvekillerine selam olsun.
Mega şehir İstanbul'da fark 14 binlere düşünce...
Aklıma (kayıt dışı sohbetlerde) "Foça'nın kaç oyu var ki, İzmir'in bir sokağı bile değil..." diyerek ahkam kesen siyasetçiler(!) geldi.
Yanıt veriyorum: Foça'nın seçmen sayısı 25 bin.
KENDİ YILDIZINI YARATMAK...
Bazı İstanbul kulüpleri, dünyaca ünlü ama miadını doldurmuş yıldız futbolcuları transfer etme konusunda ısrarcıdır.
Fakat istisnalar dışında bu transferler genelde hayal kırıklığıyla sonuçlanır.
Halbuki iyi bir kulüp kendi yıldızını kendi yaratmalıdır, öyle değil mi?
İşte AK Parti'nin de en önemli sorunu budur.
Evet, AK Parti 3 büyük şehirde eski bakanlarını aday gösterdi.
17 yıldır iktidarda olan AK Parti'nin 3 büyükşehirin ilçelerinde görev yapan ve sivrilen tek bir belediye başkanı yok, iyi mi?
Oysa belediyecilik alanındaki başarısızlıklarıyla bilinen CHP, nispeten de olsa başarılı ilçe belediye başkanlarını büyükşehirlere aday göstererek başarıyı yakaladı.
AK Parti ise çıkış noktası olan Milli Görüş Hareketinin gösterdiği başarıyı gösteremedi/gösteremiyor.
Milli Görüş Hareketi, Türk siyasetine Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar, TBMM Başkanları kazandırdı.
AK Parti'nin görece kazandırdığı en güçlü isim ise Berat Albayrak.
Demem o ki, AK Parti kendi yıldızlarını yaratabilmiş olsaydı, bugün İzmir'de bile başarılı olabilirdi.
AK Parti'nin İzmir'de bir Ekrem İmamoğlu yaratması çok mu zordu?
Nitekim AK Parti'nin İzmir'de Tansu Kaya gibi yükselen bir yıldızı vardı. Ancak 2014 yerel seçimleri öncesinde, dönemin büyükşehir adayı Sayın Binali Yıldırım, 5 bin kişinin sokaklara dökülüp kendisini protesto etmesi pahasına Tansu Kaya'yı aday göstermedi.
CHP'de siyaset yapan Ekrem İmamoğlu, tarzıyla değme sağcı siyasetçilere taş çıkartırken, İzmir'in ilçelerinde görev yapan AK Parti'li bazı ilçe belediye başkanları biraz olsun İzmir ile homojenlik göstermeye çalışmadı.
Homojenlik göstermeye çalışmadıkları gibi itici bir tutum sergilemekten de geri durmadılar.
Düşünün, Atatürk sevgisi arşa yükselmiş İzmir'de AK Parti'li bir ilçe belediye başkanı, İzmirlilere nazire yaparcasına, basına servis ettiği fotoğraflarını genelde Sultan 2. Abdülhamid'in portresi önünde çektiriyordu.
Sultan Hamid'i ben de çok severim, hakkında çok kitap okumuşumdur, ama ne gerek var bu ve buna benzer subliminal mesajlara?
Diğer taraftan caminin içinde canlı televizyon yayını yapan ilçe belediye başkanımızı nasıl yorumlamalıyız?
Bir daha soruyorum, ne gerek vardı bunlara?
AK Parti'nin kuruluşundan bugüne, AK Parti'nin İzmir'de neden başarısız olduğu yönündeki en doğru teşhis Sayın Nihat Zeybekci tarafından yapılmıştır. Sayın Zeybekci'nin "İzmir'i AK Parti'li değil, AK Parti'yi İzmirli yapmalıyız" tespiti her şeyin özetidir aslında.
Gerçekten Sayın Zeybekci'nin tespitine hak vermemek elde değil.
Yaşadığım yere, Foça'ya bakıyorum. AK Parti'ye üye olmadan önce gayet rahat bir yaşam tarzı süren bazı insanların, AK Parti'ye üye olduktan sonra birden bire muhafazakar eğilimler gösterdiğine şahit oluyoruz.
Daha düne kadar rakının dibine vuranların, AK Parti'ye geçince bıyık tarzını bile değiştirdiklerini görmek bana nedense çok yapmacık geliyor.
Halbuki Sayın Zeybekci'nin İzmir özelinde teşhis ettiği gibi, Foça'yı AK Parti'li değil, AK Parti'yi Foçalı yapmak daha olumlu sonuçlar verebilirdi.
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, 2017 yılının Ağustos ayında kaleme aldığı bir yazısında, “…Bu iktidar belediyeler üzerinden geldi, belediyeler üzerinden de gidebilir” diye yazmıştı.
Haksız mıydı?
AK Parti, 7 Haziran'ı saymazsak, tarihindeki en büyük yarayı bu yerel seçimde aldı.
AK Parti'nin bileşeni olduğu Cumhur İttifakı, Türkiye genelinde yüzde 52 oy almış olabilir, ama gerekli önemler alınmadığı takdirde büyükşehirlerin kaybedilmesi sonun başlangıcı demektir.
Peki ne yapmak gerekiyor?
Türkiye genelini bilemem! Ancak İzmir'de yıllardır öne sürdüğüm tezimin arkasındayım.
AK Parti, İzmir'deki teşkilatlarının kapısına kilit vursun, buradaki oyunu en az yüzde 10 artırır.
Son olarak...
31Mart yerel seçimlerinde, CHP'nin Foça Belediye Başkan Adayı Fatih Gürbüz'ü desteklediğim için bana hala gönül koyan AK Parti'li dostlarım var.
Hatta ve hatta beni ihanetle suçlayanlar da var.
Oysa beni suçlamak yerine kendilerini biraz sorgulasalar, gerçeğin ta kendisiyle yüzleşecekler ama maalaesef Polyannacılıktan kurtulamıyorlar.
Başa dönecek olursak...
AK Parti, Türk siyasetine niçin yeni yıldızlar kazandıramıyor?
İnsan sormadan edemiyor: 1980'li yıllarda bir dönem Foça Belediye Başkanlığı görevinde bulunmuş birini tekrar tekrar aday göstermek midir AK Parti'nin 2023 vizyonu?
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, (siyasi arenada) kalabalıklar içinde yalnızlığını sürdürüyor.
AK Parti hareketini tek başına omuzlarında taşımaya devam ediyor.
Parti teşkilatları akıllı telefonlarıyla özçekim yapıp, altına 'durmak yok yola devam' yazıp sosyal medyada paylaşmayı marifet/siyasi çalışma sanıyor.
AK Parti, CHP'nin ülke genelindeki zayıf muhalefetinden şikayet ediyor, ama yerel siyasette de, özellikle İzmir gibi muhalefette olduğu şehirlerde etkili bir muhalefet gösteremiyor.
Mesela, Foça'da AK Parti'de siyaset yapanların CHP'li belediyeyle ilgili tek bir eleştirilerine şahit olamazsınız.
Çünkü zati alileri, 'Foça'nın geleceği için birlikte hareket ediyoruz' klişesinin ardına sığınarak, sözüm ona siyaset yapıyor.
Yazık! Öyle denile denile Foça'nın geldiği nokta ortada.
Nitekim Foça'daki 3 dönemlik fetret dönemi Gökhan Demirağ'ın olduğu kadar muhalefetin de eseridir.
Foça'da AK Parti'yi temsil edenler, Gökhan Demirağ ile iyi geçinmek yerine, muhalefet görevlerini hakıkıyla yerine getirebilmiş olsalardı, bugün Foça Belediyesi'nin ekonomik tablosu böyle mi olurdu?
Foça'da AK Parti'yi temsil edenler artık muhalefet mekanizmasını çalıştırmalı. Örneğin, 2004 yılında Gökhan Demirağ'ın Foça Belediyesi'ni Ali İlcan'dan kaç parayla devraldığını ve Fatih Gürbüz'e kaç parayla devrettiğini sorgulamakla başlayabilirler çalışmaya.
Neyse, bugünlük bu kadar yeter! Zira önümüzde koskoca bir 5 yıl var ve yazılacak o kadar çok konu var ki...