Foça'da bir demokrasi masalı
Türkiye’de “tavandan tabana” diye tanımlayabileceğimiz bir siyaset anlayışı gelişti.
Şirketlerine “CEO” atayan patronlar gibi, il ve ilçelere belediye başkan adaylarını tepeden inme atayan genel başkanlara ne muhalefet eden var ne de itiraz eden.
Evet, demokrasi için sandığa oy atmayı ‘yeter şart’ olarak gördüğümüz sürece bu devran böyle sürecektir.
Öyle ki genel seçimlerde önümüze konulan milletvekiliği aday listelerini, yerel seçimlerde de parti genel merkezleri tarafından belirlenen isimleri seçmeye(!) devam edeceğiz.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun deyimiyle: Tıpış tıpış...
Çünkü “gerek şart” olan tabandan tavana siyasetinin yok edilişine hep birlikte seyirci kalmakla, bizler “seçmen” olmayı değil “onay makamı” olmayı sonuna kadar hak ediyoruz.
Aslında “biat” kültürünün hâkim olduğu siyasi partilerin aday belirleme yöntemlerini “eleştirme” gibi bir hakkımız olamaz-ki ortada bu durumdan şikâyet eden hiç kimsenin olmadığı da aşikâr.
Peki, Türkiye’de demokrasinin olmadığını öne sürerek iktidar olduklarında ülkemize ileri demokrasiyi getireceklerini vaat eden demokrasi havarilerine ne demeliyiz?
İzninizle, kendi memleketim Foça’dan bir örnek vermek isterim!
Geçen yıl CHP Foça İlçe Başkanlığına talip olan Esen Çeşmeci’nin göreve seçilmeden önce şöyle bir açıklaması olmuştu:
“(…)İlçe başkanını seçerken üyelere güvenmek gerekir, üyelerin seçtiği delegeler ile İlçe başkanını seçeceksin, il delegelerini seçeceksin, ama iş belediye başkanı seçmeye geldiğinde 'onu genel merkez olarak ben belirlerim' diyeceksin.. Hadi canım sende…"
Breh breh breh…
Alem demokrat görsün, hem de sosyalinden!
Peki, sonuç ne oldu?
CHP Genel Merkezi, Foça Belediye Başkan Adaylığı için Sayın Saniye Bora Fıçı’yı atadı.
Diyelim ki başta Esen Başkan olmak üzere ileri demokrat hemşerilerim bu durumu “Şeriatın kestiği parmak acımazmış” atasözümüzden yola çıkarak sineye çekmiş olsunlar.
İşte tam da bu esnada...
“Yahu anladık, baş demokrat Özgür Özel müsaade etmedi ve sizler de belediye başkan adayınızı yine ön seçimle belirleyemediniz.
Hem de söz vermenize rağmen!
Bu noktada madem başkan adaylığı için ön seçim yapmak boyunuzu aştı, o vakit belediye meclis üyeliği adayları için niye ön seçim yapmayı düşünmediniz?
Ona da mı gücünüz yetmedi?
Ona da mı müsaade etmediler?
Her şey yukarısının istediği gibi olacaksa o zaman siz ne işe yarıyorsunuz ki orada?” kabilinden bir soru sorsak, acaba ayıp etmiş olur muyuz?
Günün sorusu: Daha yaşadıkları kasabaya ve partilerine demokrasiyi getiremeyenler, Türkiye’ye ileri demokrasiyi getirebilir mi?