Foça'da sağ siyaset ve Serdar Mersin'in tırnağı olup olamamak
CHP’nin Foça Belediye Başkan Adayı, sanki 35 yıldır Foça’yı yöneten partinin değil de muhalefet konumunda olan bir partinin adayı gibi gibi bir intiba veriyor. 35 yıldır iktidar yüzü görmeyen siyasi kanadın adayı da tam tersi bir tutum sergiliyor.
Foça’da her yerel seçimde aktörleri ve söylemi değiştirip ‘muhalefet’ suretine bürünen CHP, toplumsal algıyı yönetme konusunda gerçekten çok başarılı.
Deyim yerindeyse, eşeği kaybettiren de buldurup sevindiren de aynı taraf...
Foça’da CHP’nin en büyük avantajı Foça halkının kodlarını çok iyi çözmüş olması ve karşısında yeterince özgün siyaset yapamayan bir cenahın olmasıdır.
Öyle ki rakibin seçim stratejini taklit etmeye çalışmak ve yine rakibe göre siyasi pozisyon almak da beyhude bir çabadan ibarettir.
Her ne kadar “klişe” bir deyim olsa da söylemeden edemeyeceğim: Taklitler aslını yaşatır!
Yaptığım girizgah ile biraz kafa karıştırdığımın farkındayım, o vakit konuyu biraz açmakta fayda var.
Aslında Türkiye'nin genel siyasetinde de benzeri bir durum söz konusu...
Recep Tayyip Erdoğan’a alternatif olarak ringe çıkan ve/veya çıkmaya hazırlanan Muharrem İnce, Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu gibi isimlerin de en büyük hatası buydu:
Özgün davranmak yerine, bilerek ya da bilmeyerek Erdoğan'ın siyaset tarzını taklit etmeye çalışmak-ki ayrı bir yazı konusu olmalıdır-
Türkiye’de 35 yıl boyunca her seçimde aday olan ve aday olduğu her seçimi kaybeden ama buna rağmen her seferinde yine büyük destek bulan bir siyasetçi var mıdır?
Tabii ki var! Ve o siyasetçi Foça eski Belediye Başkanı Serdar Mersin’den başkası değildir.
Peki; her ne kadar seçim kazanmayı başaramıyor da Serdar Mersin'in hiç de azımsanmayacak belli bir kitleyi etrafında toplaması ve on yıllarca konsolide edebilmesinin en önemli sebeplerinden biri nedir?
Bence: Hiç eveleyip gevelemeden, eğilip bükülmeden ve ıkınıp sıkılmadan yapacaklarını ulu orta hem de aleni bir şekilde söyleyebilmesidir.
Örneklemek gerekirse…
İki tane restorancı veya kafe işletmecisinden oy alamayacağım diye korkmuyor ve “Foça’da yaşayan insanlar, Foça’nın cadde ve sokaklarında rahat rahat yürüyebilecektir” ifadesini kullanabiliyordu.
Belediye personelinden oy alamayacağım diye endişe etmiyor ve “Foça Belediyesinde işe gitmeden maaş alan kaç tane personel varsa hepsinin kökünü kazıyacağım” diye konuşabiliyordu.
Belediyenin kiracısı konumunda olan esnaf ürker de sonra bana oy vermez, şeklinde küçük hesaplar yapmıyor ve “Foça Belediyesinin uhdesinde olan her alanda ADALET olacak ADALET” diye bağırıp çağırabiliyordu.
Kısacası; esnaf darılmasın, personel gücenmesin, bilmem kim gönül koymasın şeklinde hesaplamalar yapmıyordu. Herkesin rahatsız olduğu ve söylemek isteyip de söyleyemediği konulara temas ediyordu.
Belki de sırf bu yüzden kazanamıyordu, ama her seferinde halkın sesi ve umudu olmayı başarıyordu.
Zaten böylesine cesur bir siyaset anlayışının tezahürü de topluma “Yaparsa Serdar Başkan yapar” dedirtebilmesi olsa gerektir.
Belediyeden hiçbir beklentisi olmayan insanlar, Serdar Mersin’in günün birinde belediye başkanı olması halinde, Foça’yı ve Foça Belediyesini disipline edebileceğine inanıyor ve güveniyordu.
Bunun içindir ki kendisini destekleyenler onun hangi partiden aday olduğuyla ilgilenmiyordu.
Yani hiç kimse siyasette öyle bedavadan “efsane” olmuyor.
Merhum Nihat Dirim’i tenzih ederek soruyorum: Foça’nın son çeyrek asrında belediye başkanlığı yapanların acaba hangisinin CHP dışında bir partiden aday olup da seçilebilme şansları vardı?
Bu soruya verilebilecek en güzel cevap: Bir zamanlar CHP’den Milletvekili adayı gösterilen Osman Mert’in DSP’den Foça Belediye Başkanlığına aday olup aldığı oydur.
Liderlik kumaşı başka bir şeydir. Herkes yönetici olabilir ancak lider olamaz!
Evet, Serdar Mersin siyasetten çekildi ve nihayet Serdar Mersin’in aday olmaması halinde her şeyin çok daha farklı olacağını söyleyenler sahnedeki yerlerini aldılar.
Foça’da CHP’nin Nihat Dirim, Ali İlçan, Gökhan Demirağ, Fatih Gürbüz ve Saniye Bora Fıçı ile birlikte 5 kez isim değişikliğine gittiğini göz önünde bulundurursak…
Foça’nın sağ cenahında da bir isim/aday değişikliği elbette kaçınılmazdı.
Serdar Mersin’in ANAP ve Demokrat Parti gibi merkeze hitap eden partilerden ayrılıp AK Parti ve MHP gibi daha uçta olan partilerden üst üste aday olması, Foça’daki muhalefet bloğunu da Cumhur İttifakı’nda konuşlandırdı.
Hal böyle olunca da lider değişikliği Nurcan Dağlı, Sercan Ergen, İbrahim Gürsu gibi merkeze hatta sola da hitap eden isimler üzerinden olmadı.
Foça’da sağın direksiyonuna MHP’den bir dönem Belediye Meclis Üyeliği yapan Taner Acar geçti.
Taner Acar, aday olduğu ilk günlerde:
- CHP’nin kimi aday göstereceği ile ilgilenmiyorum!
- Benim belediye başkanı olduğum Foça’ya zarar verebilmeleri için benim cesedimi çiğnemeleri lazım.
- Referansımız Aliağa, rol modelimiz Serkan Acar.
Şeklinde dikkati çeken açıklamalarda bulundu. Fakat gün geçtikçe işin romantizm kısmına yöneldi. Misal, “Belediyeyi kazanınca kutlama yapmayacağız, hemen çalışmaya başlayacağız” sözü gibi…
Halbuki Serdar Mersin olsaydı şöyle derdi: “Öyle yağma yok! Gerekirse 15 gün sonra teslim alacağız. Çünkü öncelikle müfettişleri çağırıp belediyeyi inceletmek gerekiyor!”
Ha! Belki de siyasal iletişim açısından Serdar Mersin’in yaptığı hata, Taner Acar’ın yaptığı doğrudur.
Fakat dönem dönem sıra dışı açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi, eğer tabanınızı konsolide edemezseniz, karşı mahalleden alacağınız oyun size hiçbir getirisi olmayacaktır.
HASAN ESER