Foça'nın doğruları ve gerçekleri
Toplumda kalıplaşmış bir deyim var: Doğru bir tanedir/Tek bir doğru vardır.
Halbuki “doğru” değil, “gerçek” olan tektir.
“Doğru” görecelidir! Kime, neye ve zamana göre değişebilir.
“Doğru” gerçekliğin büyük bir kısmını yansıtıyor olsa dahi her daim gerçeğin ta kendisi değildir. Yani her “doğru” gerçek olmayabilir ama her “gerçek” bir doğrudur.
Kısacası: Bir şeyin “doğru” kabul ediliyor olması, her zaman “gerçek” olduğu anlamına gelmez!
NEREDEN ÇIKTI ŞİMDİ BU DOĞRU-GERÇEK MUHABBETİ?
Geçenlerde halimi-hatırımı sormak üzere Şevki kaptanım (Akyar) telefonla aradı.
Şevki kaptanım “gerçek” bir münevverdir-ki her zaman fikirlerine itibar etmişimdir, halen de ederim-
Uzatmayayım; sohbet ederken konu nasıl olduysa felsefeden açıldı.
Ne yalan söyleyeyim, çok da ilgi alanımda olan bir konu değil aslında.
Ne var ki Şevki kaptanım bu konuda oldukça donanımlıdır.
Ee insanın “Şevki Kaptan” gibi bir sohbet arkadaşı olunca da ister istemez birkaç kitap karıştırmak zorunda hissediyor kendini.
Evet, olur olmaz saatlerde telefon açan (“Olur-olmazı” rahatsızlık duyduğum için değil, hazırlıksız yakalandığım için kullandım!) Şevki kaptanımın sohbetlerine “Fransız” kalmamak adına, ben de naçizane bir şeyler okumaya çalışıyorum.
Hülasa, girizgaha aldığım “doğru-gerçek” konusunun çıkış noktası olan Şevki Kaptan, telefonda aynen şunu sordu bana:
- Hasan’ım sen hiç doğru ile gerçek arasındaki farkı düşündün mü?
- Kaptanım; bu aralar, eşim Necla ile birlikte en çok düşündüğümüz konuların başında, yeni doğan ikiz bebeklerimizin zaman zaman ortaya çıkan kaka ve gaz problemleri…
Şaka bir yana…
Anlatılarını örnekleriyle güçlendirmeyi çok seven kaptanım, bu konuya da dikkati çeken bir örnekle açıklık getirdi: Ne diyor Kılıçdaroğlu, ekonomi çok kötü, Türkiye batıyor! Bu tespit “doğru” mu? Tabii ki doğru! Ama “gerçek” olan ne? Dünyada kartların yeniden dağıtılıyor olması!
Aslında kaptanımın çok geniş ve detaylı tespitleri var ama tabii gerçeğin ne olduğunu anlatmak bizim değil, CHP’li belediyeler ile karşılıklı huzur içinde siyaset yapan bazı AK Parti teşkilat mensuplarının görevi olsa gerektir.
Son olarak…
Başlıktan da anlayacağınız üzere, bendeniz bir süredir Foça üzerinden de biraz kafa yormaya çalışıyorum bu “doğru” ile “gerçek” kavramına.
Örneklemek gerekirse…
“TURİZİM KENTİ FOÇA”
Foça, Türkiye’nin en turistik ilçelerinden biridir. Doğru!
Ama gerçek olan da şudur: Merhum Nihat Dirim’in Dobra gazetesine verdiği mülakatta dediği gibi; Foça turizmde iddiasını yitirmiş bir ilçedir. Dahası, emsallerine nispeten yeterli sayıda turizm yatak kapasitesi olmadığı gibi, mevcut yatak sayısı da (birkaç istisna dışında) olması gereken kalite düzeyinde değildir.
Ayrıca çiğdem, dondurma ve ekmek arası satanlara olan faydasının dışında; İZBAN’ın 744 nolu ESHOT aktarmasıyla Foça’ya gelen kitleyi “Turizmin yerel ekonomik kalkınmaya etkisi” şeklinde açıklamaya çalışmak da abesle iştigaldir.
“BALIKÇI KASABASI FOÇA”
Foça, Türkiye’nin en önemli balıkçı kasabalarından biridir. Doğru!
Ama gerçek olan şudur: İlçede endüstriyel ve kıyı balıkçılığı noktasında (yerli olarak) geçimini gerçekten balıkçılık yaparak sağlayanların sayısı, iki elin parmak sayısından biraz fazladır.
Çünkü yeni jenerasyon-ki haklı olarak- balıkçılık mesleğini tercih etmemektedir. Balıkçılık gibi son derece zahmetli bir mesleği icra etmek yerine, CHP üzerinden belediyeye kapak atmak, herkese daha akılcı gelmektedir.
Dahası, Foça’da talebi karşılayacak miktarda balık istihsali yapılamadığı için, Foça’nın balık ihtiyacının bir bölümü (zorunlu olarak) İzmir Balık Hali’nden karşılanmaktadır.
Ayrıca askeri alanlar ve koruma bölgeleri, kıyı balıkçılığını da “yapılamaz” noktasına getirmiştir.
S.S. Foça Merkez Su Ürünleri Kooperatifi’nin “ana sözleşme” değişikliğine giderek plakalı balıkçı teknesi olmayan balıkçıları kooperatifin dışına çıkarması da Foça balıkçılık camiasındaki ‘örgütlü toplum’ bilincini yerle bir etmiştir.
Yeri gelmişken...
Düşünün, Foça’ya devasa bir balıkçı barınağı yapıldı ama o barınak, keyifçi tekneleri ile ilçeye dışarıdan gelen misafir balıkçı teknelerinden başka kaç tane özbeöz Foçalı balıkçıya yarıyor?
Aslında şunu demek istiyorum: Foça’ya balıkçı barınağı yapılmaya başlandığında, balıkçılık sektörü Foça’nın başlıca geçim kaynaklarından biriydi. Haa! Elbette balıkçı barınağı Foça için ‘olmazsa olmaz’ niteliğinde bir ihtiyaçtı ama yapım aşamasında yer seçiminin yanlış olduğunu savunan Foçalı çevrecilere (ben de dahil olmak üzere) acaba biraz haksızlık etmiş olabilir miyiz?
“CHP’NİN KALESİ FOÇA”
Foça, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kalesi konumunda olan bir ilçedir. Doğru!
Ama gerçek olan da şudur: 1989’dan bugüne her yerel seçimde Foça Belediye Başkanlığına aday olan ve aday olduğu her seçimi kaybeden Serdar Mersin’e duyulan antipati; son 21 yıldır AK Parti/ Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığıyla harmanlanmıştır.
“Biz gelemezsek Serdar Mersin gelir ve/veya AK Parti gelir, ona göre karar verin…” politikası her seferinde olumlu sonuç vermiştir.
CHP, Foçalıların "ehvenişer" mantığıyla oy verdiği bir partidir. Ayrıca son dönemde sizin de dikkatinizi çekmiştir elbet. Bugüne kadar Foça halkına “öcü” olarak gösterilenler için “Bakın onlar iktidara gelirse şunları şunları yaparlar haaa…” diyenler sağ olsunlar, gelinen noktada gelemeyenleri aratmaz oldular. Hülasa, Foça, CHP’nin kalesi değildir! Sözde ölümü görüp hakiki sıtmaya razı olanların yaşadığı bir şehirdir Foça!
-"Foça Belediye Başkanı çok başarılı..."
- "CHP, Foça'nın koruyucusu ve burada hiç yapılaşma yok"
- Foça, buram buram tarih kokan arkeolojik bir kent..."
Bunların hepsi "doğru" olmakla birlikte örnekler çoğaltılabilir ama yazımızın yeterince uzadığını düşünüyorum-ki bu “doğru” ve “gerçek” ikilemi, özellikle de Foça özelinde daha çok su kaldırır- Yani daha sonra kaldığımız yerden devam etmek üzere, sevgiyle kalın efendim.
Hasan Eser / Mahalli Gündem.com