Galatasaray'ın şampiyonluğu ve karpuz kabuğundan gemiler yapmak... 

HASAN ESER

Hababam Sınıfı'nın beden eğitimi öğretmeni Badi Ekrem, öğrencilerine şöyle sorar:

Ben bu yaz neredeydim?

Yanıt İnek Şaban'dan gelir: Kayseri, Gaziantep, Şanlıurfa.  

Derken...

Birçok Anadolu şehrini sayan Şaban, baktı ki olmuyor Trakya'ya geçerek Edirne'yi söyler.

Badi Ekrem tebessüm eder ve diyalog şöyle gelişir: 

Badi Ekrem: Aferin oğlum çık şimdi dışarı...

Şaban: Hocam Fransa, İspanya...

Badi Ekrem: Çok güzel şimdi oradan karşıya git, geç denizi...

Şaban: Geçemem Hocam yüzme bilmiyorum!

Badi Ekrem: Uç o zaman oğlum, uçarak git.

Buraya kadar olan diyalog işin makara kısmı, dananın kuyruğu işte tam da bu noktada kopuyor.

Badi Ekrem bağrını açıyor.

O meşhur kırmızı eşofmanın içinde 1976 Yaz Olimpiyatlarını simgeleyen bir tişört.

Öğrencilerine Kanada'nın Montreal şehrinde düzenlenen 21.Olimpiyat Oyunlarına gittiğini anlatan Badi Ekrem: "Olimpiyatlardan kalbim kırık bir şekilde döndüm, düşünün bütün milletlerin marşı çalındı, ama bizimki çalınmadı. Bayrağımız göndere çekilmedi" diyerek göz yaşlarına hakim olamıyor.

Bir süre Şaban'a sarılarak ağlayan Badi Ekrem, kendisini çabuk toparlıyor ve şöyle haykırıyor: "Ağlamakla bu iş olmaz! Çok çalışmamız lazım!"

Badi Ekrem haklı! Gerçekten çok çalışmak lazım.

Peki çok çalışmak yeterli mi?

Tabii ki değil, çok çalışmakla beraber bakış açımızı da değiştirmeliyiz.

Yani büyük resmi görmeliyiz. 

Mesela...  

Rusya'nın 14 Haziran-15 Temmuz tarihlerinde ev sahipliği yapacağı 21. Dünya Kupası'nda Türkiye yok! 

Acaba neden yok?

Sizce bu başarısızlığın en büyük sorumlusu kim olabilir?

Şimdi ben Badi Ekrem gibi hüngür hüngür ağlasam haksız mıyım?

Gelelim asıl konuya... 

Galatasaray, 2017-2018 sezonunun şampiyonu oldu. 

Sokaklara dökülen sayısız Galatasaraylı şampiyonluğun haklı sevincini yaşıyor.  

Sosyal medya başta olmak üzere sayın Fatih Terim'e övgüler yağdırılıyor. 

Ama insan sormadan da edemiyor: Türkiye'nin dünya kupasına gidemediği bir dönemde, şampiyon Galatasaray olsa ne olur, Karabükspor olsa ne olur? 

Avrupa'nın en yaşlı ligiyiz. 

Yabancı futbolcu cenneti olmuşuz!

En büyük kulüplerimizde dahi Türk futbolcu sayıları  yabancı futbolcu sayıları karşısında azınlıkta kalmış. 

Moda tabirle söyleyelim: TÜRK FUTBOLU YERLİ VE MİLLİ OLMAKTAN UZAKLAŞMIŞ!

Hem de futbolcu kökenli bir Cumhurbaşkanımız olmasına rağmen.

Haa! Türk futbolunun geldiği noktaya işaret ederek Galatasaray'ın şampiyonluk başarısını yok sayamayız!

Ki, bir Beşiktaş taraftarı olarak Galatasaray'ı tebrik ediyorum. 

Bu noktada, tarafgir duygularla değil, bir futbol sever olarak düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Sırayla gidelim...

Fenerbahçe taraftarı sayın Aykut Kocaman'a biraz inanmış olsaydı, yani camia işi biraz sıkı tutsaydı, Fenerbahçe'nin şampiyonluk şansı yok muydu?

Beşiktaş'a gelince...

Bir tarafta uzun bir süre Şampiyonlar Ligi gibi zor bir arenada mücadele etmek...

Diğer tarafta ise Süper Lig'de şampiyonluk iddiasını sürdürmek...

Demem o ki, iki zorlu kulvarda mücadele vermek yaşlı Beşiktaş'ı son derece yıprattı. 

Öte yandan sayın Şenol Güneş'in de zaman zaman polemik tuzağına düşmesi Beşiktaş'ı motivasyondan uzaklaştırdı. 

Hatta itiraf etmek gerekirse...

Beşiktaş bu yıl mevcut durumuyla  şampiyon olsaydı, bu Beşiktaş'ın başarısı değil, rakiplerinin başarısızlığı olurdu. 

Gelelim Medipol Başkaşehir'e...

Başakşehir geçen yıl lig şampiyonluğunu Beşiktaş'a, Türkiye kupasını da Konyaspor'a kaptırınca...

"Taçsız Kral Abdullah Avcı" başlığı altında bir yazı kaleme almıştım. 

O yazıda söylediklerimin bugün de arakasındayım. 

Türkiye'de başarı her daim alınan neticeler üzerine değerlendirilir. 

Peki, Başakşehir'de kupa kaldıramayan sayın Abdullah Avcı'nın başarısız bir futbol adamı olduğunu söyleyebilir miyiz?

Kimse kusura bakmasın, 12. adamı (seyircisi) olmayan Başakşehir gibi bir takımı lig 2'incisi (averaj nedeniyle 3'üncü oldu) yapmak Galatasaray'ı, Beşiktaş'ı ya da Fenerbahçe'yi şampiyon yapmaktan daha büyük bir başarıdır. 

Kendisini  taraftarı olduğum Beşiktaş'ın başında bir gün görmek dileğiyle...

Türk futboluna kattığı zenginlikten ötürü bir futbolsever olarak sayın Abdullah Avcı'yı yürekten kutluyorum!

Konu hazır futboldan açılmışken... 

Trabzon ve Trabzonspor ile köken olarak hiçbir bağım yok! 

Ama...

Çocukluk yıllarımdan bugüne hep Trabzonspor'un şampiyon olmasını istemişimdir. 

Öyle ki,Trabzonspor'un şampiyon olduğunu göremeden birgün bana emrihak vaki olursa, korkarım gözlerim açık gidecek!

Ne alaka diyebilirsiniz!

Çok sayıda karadenizli dostum var! Ve onların şampiyonluğa olan özlemini gözlemledikçe, ne yalan söyleyeyim adeta yüreğim kanıyor. 

Hani "Alaaddin'in Sihirli Lambası" adlı masalda olduğu gibi...

Üç dilek hakkım olsa, dileyeceğim üç dileğin biri Trabzonspor'un şampiyonluğu olurdu. 

Evet, şampiyonluğa susamış bir futbol şehri olan Trabzonspor'un ne yazık ki her sezon şansızlıklar yakasını bırakmıyor. 

Lafı dolandırmadan söyleyeceğim. 

İzmir'in Foça ilçesinde yaşayan bu fakir bile Trabzonspor'un şampiyonluk özlemini kendine dert edinirken...

Trabzon'un ve Trabzonspor'un yaşayan efsanesi sayın Şenol Güneş'in içinde acaba hiç mi uhde yok?

Trabzon şehrinde Şenol Güneş'i sevmeyen, ona saygı duymayan birini bulamazsınız!

Çünkü Şenol Güneş Trabzon halkının kahramanıdır. 

Zira Trabzonspor'un maçlarına ev sahipliği yapan stadyuma "Şenol Güneş" adının verilmesi her şeyin özetidir. 

Bunun içindir ki, sayın Şenol Güneş Türkiye'de çok az kişide bulunan futbol bilgisi ve tecrübesini mutlaka ve mutlaka Trabzonspor'un şampiyonluğu için kullanmalıdır. 

Beşiktaş'ı şampiyon yapmak,  Beşiktaş'ı şampiyon yapan hocalar kervanına eklenmekten öte değildir. 

Ama...

Trabzonspor'u şampiyon yapmak, başlı başına bir başarıdır-ki değerini ölçmek imkansızdır- 

Şenol Güneş, Türk futbolunda üstlendiği misyonu Trabzonspor'u şampiyon yaparak taçlandırmalıdır. 

Velhasılıkelam...

Benim tanıdığım Trabzon halkı, şampiyonluk özlemine son vermesi halinde, Şenol Güneş'in adını stada vermekle yetinmez! Heykelini bile diker! 

Son olarak...

Sosyal medyada gördüm, nasıl hoşuma gitti! 

Akhisar'lı bir arkadaşım sayfasına şöyle yazmış: Şampiyon takımı tutmadık, tuttuğumuz takımı şampiyon yaptık!

Türkiye Kupası'nı kaldıran Akhisarspor camiası ne kadar övünse azdır.

Bu bağlamda Akhisarspor Teknik Direktörü sayın Okan Buruk'un da hakkını teslim etmek gerekir. 

Ve şahsi kanaatim odur ki, Akhisarspor'a Türkiye Kupası'nı kazandırmak, (tarihe geçmek açısından) üç büyüklerden birini şampiyon yapmaktan çok daha büyük bir başarıdır.