Gökhan Demirağ gitse ne olur, kalsa ne olur!
CHP'den Foça Belediye Başkanlığı için kimin aday gösterileceği son günlerin en çok merak edilen konusu.
Foça'nın siyasi kulislerinde adeta “aday toto” oynanıyor.
Kimi falcılar misali gelecekten haber veriyor. Kimi gönlünden geçeni 'kesin bilgi' imiş gibi aktarıyor. Kimi de desteklediği ismin adaylığının kesinleştiğini öne sürüp kendince kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.
Ne var ki, Foça'yı ve Foça'nın sorunlarını konuşan yok!
Kısa ve orta vadede burada neler yapılması gerektiğini tartışan yok!
Sanırım, Foça'nın geldiği noktayı ve geleceğini düşünen de yok!
Foça'da siyasete yön veren bir kısım insanların yegane düşüncesi: siyasi ve ticari ikbal.
Tabii onlar da haklı! İlçede tek geçim kapısı belediye olunca, yerel seçimler varlık-yokluk mücadelesine dönüşüyor.
Bir de tuzu kuru olanlar var. Maalesef onların da derdi 'Foça' değil. Onlar için kimin aday olduğunun da bir önemi yok! Varsa yoksa ideoloji...
Kendini sağcı olarak tanımlayanlar AK Parti'den, solcu olarak tanımlayanlar da CHP'den vazgeçemiyor.
Aslında her iki ana akım partinin de eylemsel olarak yansıttığı ideolojiyle, seçmenlerinin söylemsel olarak benimsediği ideolojilerin ne derece örtüştüğü tam bir muamma, ayrı konu.
Nitekim futbol takımı tutar gibi parti tutan seçmenler, yerel seçime genel seçim persfektifiyle yaklaştığı sürece, Foça gibi problemli kentlerin kronikleşmiş sorunlarının çözüme ulaşması da her dönem başka bir bahara kalmaya mahkum oluyor.
Bu düşünceler ışığında...
Ben diyorum ki: CHP'nin Foça adayı Gökhan Demirağ olsa ne olur, olmasa ne olur!
Kaldı ki zihniyet değişmedikten sonra, partisel ya da kişisel değişimler; sadece isimlerin değişimiyle sınırlı kalmaktan öte gitmez!
Gelelim asıl konumuza...
Bu saatten sonra Foça'ya belediye başkanı olmanın ateşten gömlek giymekten farksız olduğunu düşünüyorum.
Lafı dolandırmadan söylemek gerekirse, Süleyman Demirel'in siyasi literatüre kazandırdığı “enkaz devraldık” sözü bu defa Foça'da tecelli bulabilir.
Öyle ki, ortada enkazın ötesinde bir Foça Belediyesi var; yani neresini tutsanız elinizde kalabilir.
Ha... "Foça'nın geleceği için uyum içinde çalışıyoruz" klişesine/bahanesine sığınarak, Foça halkını bilgilendirmekten imtina eden muhalefet partileri dururken, Foça Belediyesi'nin nasıl bir borç batağının içinde olduğunu anlatmak bana düşmez!
Yeri gelmişken...
Özellikle Gökhan Demirağ'ın koltuğuna talip olanlar için söylüyorum.
Seçim döneminde "Foça'ya şu yatırımı yapacağım, bu hizmeti getireceğim..." şeklinde yapacağınız açıklamalar sizi gelecekte mahcup edebilir.
Çünkü seçilmeniz ve gerçekten bir şeyler yapmak istemeniz halinde görev sürenizin ilk ve minimum 3 yılı enkaz kaldırma çalışmalarıyla geçecektir.
Öte yandan, siz rüştünüzü ispatlamak adına gecenizi gündüzünüze katarak çalışmak isteyeceksiniz; ama siz gaza basmak istedikçe, belediye içindeki statüko aynı oranda frene basmaktan imtina etmeyecektir.
En nihayetinde 'mevcut düzeni değiştirmek' vaadiyle çıktığınız yolda, çok geçmeden gerçeklerle yüzleşecek ve (tıpkı Gökhan Demirağ gibi) düzeni değiştirmek iddianızdan kısa sürede vazgeçip düzenin bir parçası olmayı tercih etmek zorunda kalacaksınız.
İşte bunun içindir ki, zihniyet değişmedikten sonra Foça'da Gökhan Demirağ'ın ya da yerel iktidarın/CHP'nin değişmesi bir anlam ifade etmez, etmeyecektir.
Sözün özü, isimsel değişlikler Foça için gerek-şart olabilir. Ama yeter-şart değildir.
NOT:
Foça'da Gökhan Demirağ'ın haricinde belediye başkanlığına talip olan isimlerden herhangi birinin seçilmesi halinde, (yatırım/hizmet noktasında) o kişinin hiç mi şansı yok?
Yukarıda anlattığım tabloya göre yok!
Ama... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na göre var.
Nasıl mı? Anlatayım...
Genel seçimler öncesinde sayın Kılıçdaroğlu bir takım iddialı vaadlerde bulunmuş ve AK Parti cenahından cevap gecikmemişti: "Kaynak nerede?"
Bu noktada...
Foça Belediyesi için elzem olan kaynağın kaynağını öğrenmek istiyorsanız, sayın Kılıçdaroğlu'nun AK Parti'ye ne cevap verdiğini hatırlamanız yeterli.
Tabii yinelemekte fayda var. Foça'daki mevcut kurulu düzen, sayın Kılıçdaroğlu'nun merkezi iktidar üzerinden tarif ettiği mezkûr kaynağın yatırımlar için kullanılmasına ne kadar izin verir? Orası da ayrı bir muamma!
Ee döndük dolaştık, yine geldik mi aynı noktaya?