Gökhan Demirağ ve Dördüncü Yıldız...
Hasan Eser / 09 Eylül 2016 - Gazeteciliği dünyanın öbür ucunda icra ediyor olsam bile Foça’yı bir kenara bırakacak değilim. Foça’nın benim için çok özel bir yanı var. Çünkü ben orada doğup büyüdüm…
Dolayısıyla Foça’nın istikbali adına önem arz eden olumlu ya da olumsuz her girişim ve gelişime müdahil olurum.
Foça’da yaklaşık 10 yıl boyunca çıkardığımız Ege Hâkimiyet Gazetesi’nde kaleme aldığım birçok yazıda gençleri aktif siyasete defaatle davet ettiğimi sürekli okuyucularım bilirler.
Bu çağrılarımın şimdilerde genç nesilde tecelli bulması, biraz geç kalınmış olsa da beni mutlu ediyor.
Ancak…
Gökhan Demirağ’ın koltuğuna talip olan kardeşlerimin atladığı bir husus var.
Öyle ki Gökhan Başkan’ın iyi bir yönetici olup olmadığı, oturduğu koltuğun hakkını verip vermediği, hataları, kusurları, günahları veya sevapları tartışılır.
Kaldı ki 3 dönemdir yönettiği Foça’nın içler acısı hali de ortadadır.
Kendisini severiz, sevmeyiz ama yiğidi öldürsek bile hakkını vermek zorundayız.
Hani, ‘Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür’ diyorlar -ki doğrudur-
Zira insan unutabilir ama her şeyi kaydetme gibi bir misyonu olan tarih unutmaz!
Şimdi zaman tünelinde biraz geriye, 2004 yerel seçimleri öncesine gidelim.
Foça’da bitmiş, yıpranmış, okeye dönmüş bir CHP’li yerel yönetim.
CHP’nin karşısında ise o dönem Foça’da altın çağını yaşayan Doğruyol Partisi…
Doğruyol Partisi’nin belediye başkan adayı dönemin en güçlü siyasi aktörü Serdar Mersin…
Yine Doğruyol Partisinde; Metin Öngünşen, Süleyman Yenişehirli, Günal Menemenli, Nurcan Dağlı, Ceyhun Çetin ve Serdar Tunçbay gibi birbirinden marka isimlerden oluşan bir Meclis Üyeliği aday listesi…
Karşılarında ise siyaseten hiçbir deneyimi, birikimi ve başarısı olmayan genç Gökhan Demirağ…
Kısacası CHP açısından kaybedilmesine kesin gözüyle bakılan bir yerel seçim…
Hatta bir rivayete göre; o yıllarda yine Gökhan Başkan gibi henüz çok genç denilecek bir yaşta CHP’nin Foça İlçe Başkanlığı koltuğunda oturan ve parti içindeki gençlik hareketinin başını çeken Osman Mert’in Belediye Başkan Adayı olma şansı varken…
“Her halükarda bu seçim kaybedilecek, en iyisi mi biz Gökhan’ı aday yapalım. Durduk yerde kendi adımı yıpratmayayım. Nasıl olsa Serdar Mersin Foça’yı bir dönemde batırır. Ben de bir daha ki döneme kurtarıcı olarak çıkarım arenaya…” dediği iddia edilmişti siyasi kulislerde.
Şimdi şöyle düşünelim:
Gökhan Demirağ, bütün oklar Doğruyol Partisi’ni işaret ettiği için, Doğruyol Partisi’nin kazanmasına kesin gözüyle bakıldığı bir dönemde; bitik CHP’nin dümenine geçerek, 1989’da Nihat Dirim’in diktiği bayrağın devamını sağladı.
Bunu nasıl mı yaptı?
Her şeyden önce inandı. Çalışmalarına seçime bir iki ay kala değil, birkaç yıl öncesinden başladı. Kapı kapı gezdi, kendisine oy vermeyeceğini bildiği insanlardan bile oy istedi. Deyim yerindeyse kendini paraladı ve CHP’nin en güçsüz, rakibin ise en güçlü döneminde 9 oy fark ile de olsa seçimi kazanmasını bildi.
Şimdi de gelelim zurnanın zırt dediği yere...
Bazı gençlerimizin, CHP’den Foça Belediye Başkanlığına talip olduklarını duyuyorum sağda solda…
Vallahi iyi fikir.
Nasıl olsa CHP Foça’da kimi aday gösterirse kazanıyor. Yani aday olmayı başardığınız zaman belediye başkanlığı koltuğuna oturmak çantada keklik…
Gökhan Demirağ gibi bedel ödemeye, zahmet çekmeye, taşın altına gövdeni koymaya, yani risk almaya hiç gerek yok, öyle mi?
Yahu İBB Başkanı Aziz Kocaoğlu ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu haricinde bulunduğu makama tepeden inme gelen bir siyasetçi daha var mı Türkiye’de?
Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere sayısız siyasetçi tırnaklarıyla kazıya kazıya gelmişlerdir bulundukları mertebelere…
Var mı öyle üç kuruşa beş köfte?
Koşturmadan, canını dişine takmadan bir yerlere gelmek ki, bunu başarmış olsan da diyet ödemeden geldiğin noktada tutunmak kolay mı?
Zira öyle olsaydı, memlekette canı her isteyen belediye başkanı olurdu.
Ayrıca Foça’daki 30 yıllık CHP iktidarının mimarı olan Nihat Dirim’e bile 2009 seçimlerinde yol vermeyen CHP’nin size yol vereceğini mi sanıyorsunuz?
Serdar Mersin, Foçalı gençler ile birlikte kurduğu Anavatan Partisiyle 1984 yerel seçimlerini kazanmıştı.
Halk O’nu bir daha geri getirmemek üzere alaşağı etti. (ayrı konu)
Aynı şekilde Nihat Dirim de, Foça’da muhalefet partisi olduğu bir dönemde CHP’yi iktidara taşıdı.
Keza Gökhan Demirağ’ın nasıl başkan olduğunu yukarıda anlattık, tekrara gerek yok!
Hülasa az ya da çok belediye başkanlığına giden yolda her ismin bedel ödediği aşikar.
Şimdi yeniden sormak istiyorum;
-Neden herkes kolaycılığı seçiyor?
-Neden herkes tepeden inme bir yerlere gelmeye çalışıyor?
“Ben CHP’yi çok seviyorum! Aday olursam CHP’den olurum, başka bir partiden asla olmam!” bahanesine sığınmak ne kadar doğru?
Eyvallah, anladık! Partinizi çok seviyorsunuz.
Pekâlâ, partinizi Foça’dan daha mı çok seviyorsunuz?
CHP’yi hiç kimse Osman Mert'in sevdiği kadar sevmesin ki, o bile, “Mevcut yönetim şekli Foçamıza, dolayısıyla Partimize zarar veriyor” diyerek, siyasi hayatını bitirme pahasına risk alarak; 2014 yerel seçimlerinde DSP’den aday oldu.
Bu bağlamda toparlamak gerekirse; ne Türkiye’de, ne de Foça’da siyaset CHP’den ibaret değildir.
Tek parti dönemi her ne kadar Foça’da halen yaşatılmaya çalışılsa da 1940’lı yılların öncesinde kalmıştır.
'Söz konusu Foça ise...' diye düşünen gençlere naçizane tavsiyem kolaycılıkta ısrar etmemeleri yönündedir.
Foça’da her görüşten insanın gönül rahatlığıyla oy verebileceği bir partide olası bir genç oluşum, önümüzde ki yerel seçimlerin seyrini değiştirebilir.
Bunun içindir ki, taşın altına gövdesini koymaya, bedel ödemeye ve çetin bir mücadeleye hazır olan genç arkadaşlarımız ekibini şimdiden kurmalı ve çalışmaya başlamalıdır.
Yerel siyasette parti amaç değil, araç olmalıdır. Ha yok 'ille de partim' diyorsanız, yapacak bir şey yok!
46 yıl hüküm süren Kanuni’nin ölümünü bekleyen şehzadeleri gibi daha çok beklersiniz. Çünkü yarattığınız dev kendi istemedikten sonra o koltuğu size bırakmaz.
Zira, “Ben Galatasaray gibi dördüncü yıldızı takacağım” dediği yönünde iddialar geliyor kulağımıza…
Öte yandan Foçalı gençlerin CHP Foça İlçe Başkanlığını altın tepsi içinde sunduğu Yeni Foçalı Günal Biçer de ellerini ovuşturarak bekliyor sırada…
Şimdi hal böyleyken, siz “Gerekirse sıramızı bekleriz” derseniz, o zaman sorun yok. Size hayırlı beklemeler, Foça’ya da Veleddalin Amin…
NOT: Gökhan Demirağ’a en başından beri ne kadar karşı olduğumu cümle alem bilir. Ancak Foça’ya Günal Biçer Belediye Başkanı olacağına Gökhan Demirağ’ın devam etmesini tercih ederim vesselam.
Günün Sözü: İyi şeyler yalnızca planlanırsa olur, kötü şeyler ise kendiliğinden.