Güle Güle Foça'nın Çiçek Abbas'ı...
Foça'mızın renkli simaları bir bir ayrılıyor aramızdan. Hangi birini saysam...
Foça ile özdeş olmuş isimler ebediyete göç ederken, onlardan geriye sadece güzel hatıralar kalıyor.
Son 25 yıldır sürekli göç alan Foça'nın demografik yapısı değişiyor. Foça'nın küçük bir balıkçı kasabası olduğu dönemde, burada yaşayan herkes aynı ailenin fertleri gibiydi. Foça, kocaman bir evdi ve buradaki her bir hane de o evin odaları gibiydi.
Misal, kan bağı olsun-olmasın eğer biri amca ya da dayı olarak belirlendiyse, o kişi tüm Foça'nın amcası/dayısıydı. Hemşehrilik bilinci ve komşuluk kültürünün en güzel örneği yaşanıyordu Foça'da.
Nitekim Foça büyüdü, tıpkı büyükşehirlerde aynı apartmanda oturdukları halde birbirini tanımayan insanlar gibi, Foça'da da birbirinden bi'haber aileler yaşar oldu.
Yakınmıyorum! Şikayetçi değilim, itirazım da yok! Zira hemen her konuda değişen bir dünyada her şeyin aynı ve yerli yerinde kalmasını beklemek hayalperestlik olur.
Bunları neden anlatıyorum?
Foça'nın sembol isimleri aramızdan ayrılırken...
Mega şehirlerden gelip Foça'ya sonradan yerleşenler, camiden her sela verilişinde Foça'nın/Foçalıların kaybının değerini bilemeyebilirler.
Amacım kasaba milliyetçiliği yaparak, aynı şehri paylaştığım insanları eskiler-yeniler şeklinde sınıflandırmak değil.
Öyle ki Foça'nın yakın tarihini bilmeyenlere göre; sıradan bir balıkçının ya da eski bir otobüs şoförünün aslında Foça/Foçalılar için ne kadar değerli olduğunu özetlemek için yazdım yukarıdaki satırları.
***
Atalarımız, 'Kötü haber tez duyulur' demiş. Atalarımız bu sözü söylediklerinde, gelecekteki sosyal medya gerçeğinden haberdar olmuş olsalardı, eminim şöyle derlerdi: 'Kötü haber anında duyulur'
Son yıllarda sosyal medya üzerinden o kadar çok ölüm haberi aldım ki, sosyal medya hesabıma her girişimde yeni bir ölüm haberiyle karşılaşmaktan korkar oldum.
İyi mi, kötü mü olduğu konusunda hala kararsız kaldığım sosyal medyadan bir ölüm haberi daha aldım bugün.
Sevgili Ceyhan Çetin abim, Teoman (Dilsiz) dayımızı kaybettiğimizi paylaşmış sosyal medya hesabından.
Ne kadar üzüldüğümü anlatamam...
Teoman Dilsiz, Ceyhan, Hüseyin, Savaş ve Hakan Çetin abilerimin dayısı, Zübeyde Çetin teyzemizin de kardeşiydi.
Zübeyde teyzeyi anne, oğullarını da her zaman birer kardeş gibi gördüğüm için Teoman Dilsiz'e ben de 'dayı' diye hitap ederdim.
Tanımayanlar, bilmeyenler için anlatalım Teoman Dilsiz'i.
O, Foça'nın efsane otobüsçüsüydü.
O, Foça'nın Çiçek Abbas'ıydı.
O, işine/otobüsüne aşık biriydi.
Misal, Köroğlu için Kırat ne ise Teoman Dilsiz için otobüs oydu.
Kışın ortasında, insanlar sobanın başında titrerken, O, eline fırçayı alır saatlerce otobüsünü yıkardı. Hani insanın elleri kirlenir de biran önce yıkama ihtiyacı hisseder ya.. O da otobüsü kirli olduğunda sıkılır, hiçbir yere sığamazdı.
O'nun otobüsçülük anıları yıllarca nice sohbetlere konu oldu, dilden dile aktarıldı.
Enson, Kale Kafe'de Ömer abim (Atan) ile bana, 0302 otobüsüyle çalışmak üzere gittiği Hac seferini anlatmış, biz de keyifle dinlemiştik kendisini.
Teoman dayımın o gün bize anlattığı Arabistan maceralarını olduğu gibi kayda almadığıma çok pişmanım.
Benim baba tarafım Foçalıdır. Annem 1977'de İzmir-Çiğli'den Foça'ya gelin gelmiş. Anne tarafım İzmir'de olduğu için, tüm çocukluğum boyunca her haftasonu annem ile birlikte İzmir'in yolunu tutardık; yani Teoman dayımın otobüsüyle sayısız yolculuğum var.
Zaten Teoman dayımın otobüsüyle yolculuk yapmak büyük bir keyif ve ayrıcalık olduğu için, herkes gibi biz de İzmir'e gideceğimiz zaman onun otobüsünün hareket saatini önceden öğrenir, ona göre evden çıkardık.
Çünkü 70 kilometrelik Foça-İzmir hattında sefer yapan bir otobüste, Türk Hava Yolları uçağında seyahat eden yolcular gibi hizmet görürdük. Ki, Airbus pilotu gibi itina gösterirdi seferlerine.
Diğer şoförler sıradan kıyafetlerle çalışırken, O, ütülü kumaş pantolonu, beyaz gömleği, lacivert kravatı ve eski şoförlerin olmazsa olmazı olan yumurta topuk-sivri burun rugan ayakkabalarını giymeden direksiyon başına geçmezdi.
O'nun otobüsünde kurallar vardı. Örneğin, tek başına oturan bir bayanın yanına asla bir erkek oturamazdı. Seyahat esnasında bir erkeğin bir kadını rahatsız ettiğini fark ettiği anda otobüsü sağa çeker, en iyi ihtimalle otobüsten aşağı atardı-ki ben dayak attığına şahit oldum-
Otobüs Foça'dan hareket ettiğinde, 'cümleten hayırlı yolculuklar' diyerek yolcularını selamlardı.
Yolcularına kolanya ve su ikramını eksik etmezdi. İkram sırasında dikiz aynasından bakarak muavini uyarırdı: Acıma oğlum kolanyaya, bol bol dök ferahlasın insanlar.
Tam bir aksesuar tutkunuydu. Aldığı her otobüsün tamponuna 'Kara Çocuk' yazdırırdı. Tıpkı İlyas Salman'ın bir sinema filminde canlandırdığı Çiçek Abbas'ın minibüsünü süslediği gibi, O da otobüsünü adeta gelin gibi süslerdi. Aynalar, mor lambalar, kadife perdeler, yastıklar...
Takıntıları vardı; şoför koltuğunun civatalarını gevşetirdi, böylece otobüs lakalara girdiğinde Teoman dayım koltuğunda yaylım yaylım yaylanırdı.
Haa... Bazı çılgınlıkları da yok değildi.
Vitesi sürekli ayağınla değiştimesi göze hoş geliyordu; ama giden otobüste şoför koltuğundan kalkıp havalandırmayı açmasıyla, yolcuların her seferinde yüreğini ağzına getiriyordu.
Ne var ki, O, doğuştan yetenekli bir otobüs şoförüydü. Traktör şoförlüğünden Eshot'ta otobüs şoförlüğüne terfi eden bir otobüs şoförü değildi.
Velhasılı kelâm, Foça'dan bir Teoman geçti.
Özel nedenlerden dolayı hayatının son yıllarında o çok sevdiği otobüsçülük mesleğini icra edemedi; ama mesleğinde efsane oldu. Foça'nın tarihine adını yazdırdı. Bir insanın işini severek yapması gerekliliği noktasında herkese örnek oldu.
Şakacı bir mizacı vardı; en son şakasını da bugün yaptı.
Kalbine yenildi, aramızdan erken ayrıldı; ama mübadelede döneminde Foça'ya bir vapur gelip şimdilerde bir sandal kalan biz Foçalılara güzel hatıralar bıraktı.
Teoman Dilsiz, Pazartesi günü Fatih Camii'nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazı sonrası son yolculuğuna uğurlanacak.
Biz de son görevimizi yapmak üzere orada olacağız.
Başımız sağolsun Foça.
Seni çok özleyeceğiz dayım.
Mekanın cennet olsun!
Şairin dediği gibi; O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler.
NOT: Konkordato talep eden Pamukkale Turizm'in iflasına karar verildiği bu günlerde, sadece usta bir otobüs şoförü olan ve bugün Hakk'a yürüyenTeoman Dilsiz'in kendisi değil, çok sevdiği mesleği de tarihe mi karışıyor?
NOT-2: Hatırlarsanız, Binali Yıldırım, Başbakan olduğu dönemde bir televizyon kanalının "Gönül Dağı" adlı programının özel bölümüne konuk olmuş ve 1978 model bir 302'nin şoför koltuğuna geçerek otobüsü kullanmıştı. Ben de sosyal medya hesabımdan, 'Eski 302 şoförlerinden kim kaldı; bir Binali Bey, bir de Teoman dayım' diye esprili bir paylaşım yapmıştım. O paylaşımı Teoman dayıma gösterdiğimde nasıl mutlu olmuştu. Nitekim dayım ebediyete göç etti, Cenabı Allah son başbakan ve son 302 şoförü Binali Bey'e uzun ömürler versin.