İnce, Erdoğan'a ne kadar teşekkür etse azdır

HASAN ESER

Dünya Kupası başlayınca...

TV kanalları aracılığıyla takip ettiğim mitinglere ara verdim. 

Zira "Bay İnce - Hemşerim Erdoğan" söylemine sıkışan polemikler kabak tadı vermeye başlamıştı.

Muharrem İnce, ilk başlarda CHP'nin kalıplaşmış klişe muhalefeti yerine, yeni söylemler geliştirdi; ne var ki kısa zamanda tekrara düştü. 

Recep Tayyip Erdoğan da yeni bir rekora imza atmak yerine, mevcut seçmen kitlesini korumaya yöneldi ve ilk defa 'defansif' bir tutum ortaya koydu. 

Bu arada hazır yeri gelmişken sizlerle paylaşmak istediğim bir gözlemim var.

Farkında mısınız, sayın Erdoğan, Muharrem İnce'nin CHP'yi ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiren videolarını meydanlarda izletmekle, rakibine aslında çok büyük bir iyilik yapıyor. 

Muharrem İnce'nin "Yahu ben biliyorum! Siz de beni seviyorsunuz; ama CHP'nin politikalarına ve Kılıçdaroğlu'na olan alerjinizden dolayı bana oy vermek istemiyorsunuz. İyi de ben de sizin gibi düşünüyorum! Allah aşkına bakın şu videolara, kendi partim için daha önce neler söylemişim, nasıl eleştirmişim kendi liderimi..." diyerek, mezkur videoları meydan meydan yayınlama şansı yoktu. 

Bunun içindir ki sayın İnce, sayın Erdoğan'a ne kadar teşekkür etse azdır.  

Evet, halk nezdinde Muharrem İnce'ye yönelik CHP ve Kılıçdaroğlu kaynaklı ön yargılar vardı. 

Sayın Erdoğan, herkesin unuttuğu o konuşmaları hatırlatarak ön yargıları minimize etti. 

Sayın Erdoğan'ın aracılığıyla, İnce'nin partisine ve liderine yönelik eleştirilerini dinleyenler "Yahu bu adam tıpkı bizim gibi düşünüyor" diyerek, İnce'ye sempati duymaya başladı. 

Gelelim İYİ Parti'ye... 

Kendisine neredeyse hiç yer vermeyen medya sayesinde, Meral Akşener'in seçim kampanyasına yeterince vakıf olamadığımı belirtmek isterim. 

Haa! sayın Akşener, mitinglerini internet üzerinden yayınladı, ama ne fayda! Ee boşuna mı "Sabit İnternet hatlarında adil kullanım kotasını tamamen kaldıracağız" diye vaat ediyor İYİ Parti. 

Şimdi... 

24 Haziran için son düzlüğe girilirken...

Kadim dostum Ömer Atan, Erdoğan'ın balkon konuşmasını yerinde dinlemek için pazar gecesine uçak bileti arayadursun. 

Ben, zihnimde düşündükçe şekillenen sorulara cevap aramaya devam ediyorum. 

Düşünce: 2014'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Ekmeleddin İhsanoğlu gibi iddiasız bir aday, hem de sayın Erdoğan'ın siyasi kariyerinde zirve yaptığı bir dönemde oyların yüzde 38,5'ini almıştı. 

Soru: Ne dersiniz, Muharrem İnce, Ekmeleddin İhsanoğlu'ndan aşağı kalır bir aday mı?

Düşünce: 16 Nisan referandumunda kurulan sandıklardan yüzde 49'a karşı 51'lik oranla 'evet' sonucu çıkmıştı. Muhalefet ilk defa burada gücünü keşfetti. CHP lideri Kılıçdaoğlu, her ne kadar şimdilerde eleştirilse de  'Adalet Yürüyüşü' gibi  geçerli sayılabilecek hamlelerle yüzde 49'luk muhalefet bloğunu bir şekilde konsolide etmeyi başardı. 

Soru: 16 Nisan'da tercihini "Hayır"dan yana kullanıp da şimdilerde "pişman" olduğunu söyleyen tek bir Allah'ın kulu var mı? 

Ama... 

Soruyu tersinden soracak olursak,  en azından kendi çevremde oyunu "Evet"ten yana kullandığı için pişman olanların sayısı az değil. 

Düşünce: MHP, bir lider partisi değildir; tam anlamıyla bir dava partisidir. Sandık başına giden gerçek bir MHP'linin eli/mührü üç hilalden başka bir ambleme gitmez! Fakat,  AK Partili dostlarım cumhurbaşkanlığı seçimi için hesap yaparken, sürekli MHP'nin oyunu bir bütün olarak kabul görüyorlar. 

Soru: Parlamento seçimlerinde üç hilalden zinhar vazgeçmeyeceklerine inandığım tüm MHP'lilerin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde  tercihini  topyekun sayın Erdoğan'dan yana kullanacağının bir garantisi var mıdır?

Düşünce: Her kesimin kendine göre (siyasi) bir kahramanı vardır. 

Seversiniz, sevmezsiniz!.. 

Bu ülkede nasıl otomobilinin arka camına Recep Tayyip Erdoğan'ın siluetini yapıştıranlar varsa,  üzerinde Selahattin Demirtaş'ın resmi olan tişörtler giyen insanlar da var. 

Soru: Sayın cumhurbaşkanımız, özellikle son dönemde, Selahattin Demirtaş'ı hedef alan açıklamalarında sert ifadeler kullanıyor. Tamamında olmamakla beraber eleştirilerinde haksız olduğu da söylenemez!

Bu noktada...

"Seçimin ikinci tura kalması halinde Kürtler tercihini Reis'ten yana kullanır" şeklinde yorum yapanlar, Demirtaş'ı kendine yakın hissedenlerin oyunu gerçekten sayın Erdoğan'dan yana kullanacağını mı düşünüyorlar?

Son olarak...

Düşünce: İYİ Parti lideri Meral Akşener'in İçişleri Bakanlığı yaptığı döneme işaret ederek, "Akşener, ikinci tura kalırsa, Kürtler o'na oy vermez" diyenler vardı. Böyle diye diye Muharrem İnce'nin önü açıldı. Hata yapıldı; ayrı konudur!  

Soru: Meral Akşener'i İçişleri Bakanlığına getiren kimdi, en son  AK Parti’nin Büyük İstanbul Mitingi’nde görülen eski Başbakanlardan Tansu Çiller değil miydi?

Sözün özü: 24 Haziran'ın en güçlü adayı yine sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Ne var ki, hiçbir şey  öyle sanıldığı gibi çantada keklik değildir.