İzmir'deki muhalefet boşluğu ne zaman dolacak?
“İzmir zaten CHP’nin kalesi…” kolaycılığına sığınan bazı sözde AK Partililere tavsiyemdir:
Recep Tayyip Erdoğan’ın 1994’te İstanbul’u nasıl kazandığını araştırın. O döneme ait yayınları okuyun. Dönemin Refah Partisi teşkilatlarını da kendinize rehber edinin.
Kendisini seversiniz sevmezsiniz, daha düne kadar kimsenin tanımadığı Ekrem İmamoğlu diye biri çıktı, (kendi penceresinden) doğru bir iletişim stratejisiyle AK Parti’nin kalesi İstanbul’u CHP’ye kazandırdı.
CHP, muhafazakarlarda sempati uyandıran İmamoğlu ile İstanbul’u, MHP kökenli Mansur Yavaş’la da Ankara’yı kazandı.
Ancak…
AK Parti, İzmir’in sosyo-kültürel yapısına uygun bir aday göstermeyi hiçbir zaman tercih etmedi.
AK Parti, kurulduğu günden bugüne İzmir’de kendi içinden de güçlü ve marka bir isim çıkarmayı başaramadı.
Neden?
AK Parti İzmir'de İl-İlçe Başkanlığı görevine getirilen hemen her isim kendinden öncekini arattı.
AK Parti, İzmir’de (istisnalar hariç) koltuktan güç almak yerine koltuğuna güç verecek isimleri bir türlü bulamadı.
Kurucu İl Başkanı İsmail Katmerci’nin görece başarısını tenzih ederek soruyorum: AK Parti’nin İzmir’de Naşit Birgüvi, Müsavat Dervişoğlu, Turan Arınç, Ekrem Bulgun gibi efsane olmayı başarmış tek bir il başkanı oldu mu?
Öte yandan, doğru olduğunu savunmuyorum! Fakat günümüzün siyaset anlayışı (maalesef) ‘algı yönetimiyle’ doğrudan ilişkili.
CHP geç de olsa bunun farkına vardı. Ya da toplum mühendisliği konusunda tecrübe sahibi olan birileri de kendilerine yol göstermiş olabilir.
Demem o ki, CHP, İstanbul’da camide Yasin Süresini okuyan bir ismi aday gösterirken…
AK Parti, ülke genelindeki ‘homojen’ sayılabilecek yapısını İzmir’e yansıtamadı.
AK Parti, İzmir’e sözde değil özde Atatürkçü bir ismi aday gösterebilirdi.
Örnek mi istiyorsunuz, alın size örnek: İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener.
31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri öncesinde Mahmut Özgener’in adı kamuoyunda AK Parti’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak anılmıştı.
Ve kendisine adaylık teklifinde bulunulduğu ancak Sayın Özgener’in teklifi kabul etmediği iddia edilmişti.
İddianın doğruluğunu bilemeyiz! Fakat “AK Parti’nin adayı olayım da seçilmesem de olur” zihniyetinde olanları tenzih ederek söylüyorum:
Az buçuk da olsa siyaseti okuyabilen hiç kimse üzerine o ateşten gömleği giymek istemez!
Yani, kim kaybedeceğini bile bile bir yarışa girmek ister ki?
‘Kaybedeceğini bile bile’ ifademe “İzmir’in CHP’nin kalesi olduğu” masalını/anlamını yükleyenler olacaktır.
Halbuki benim o ifadeden kastım şudur: Adaylığı ‘gerçekten kazanmak’ amacıyla düşünen bir isim; AK Parti’nin İzmir’deki mevcut teşkilat yapısı ve siyaset anlayışıyla kazanamayacağını bilir.
Yeri gelmişken…
31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimlerinde; “Biz İzmir'i AK Partili yapmayacağız, AK Parti'yi İzmirli yapacağız” vurgusu doğruydu ama her dönem olduğu gibi aday tercihleri yanlıştı.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2017 yılında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen 10 Kasım Atatürk'ü anma töreninde yaptığı konuşmasında:
“Atatürk'ü ruhu faşist, söylemi Marksist marjinal çevrelere mi bırakacağız?” demişti.
Keşke, İzmir’de AK Parti’yi temsil edenler de o ifadenin derinliğini kavrayabilselerdi.
AK Parti’nin geçmiş dönem ilçe belediye başkanlarından biri, basına servis ettiği fotoğrafların arka fonunda; cennet mekân Sultan 2. Abdülhamid Han’ın portresini kullanıyordu.
Sonra da ilk seçimde koltuğunu kaybetti. Yani ne gerek vardı ki marjinalliğe…
İlginçtir!
Daha önce seküler yaşam biçimini benimseyen bazı isimlerin AK Parti’de görev aldıktan sonra birdenbire (muhafazakarlığın simgesi olarak kabul edilen badem bıyık gibi) fiziki değişiklikler gösterdiğini sizler de fark etmişsinizdir.
Nitekim siyasetçilerin yaşamındaki keskin değişimler vatandaşın da gözünden kaçmıyor. O vakit, Mevlâna Hazretlerinin 'Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol' sözünü rehber edinmekte fayda var.
Aslında İzmir siyasetinin en önemli sorunlarından biri: Muhalefet boşluğu!
İzmir siyasetinde ana muhalefet partisi konumunda olan AK Parti, muhalefette olmanın hakkını veremiyor.
İzmir’in CHP’li belediye başkanları muhalefetsizliğin keyfini sürüyor.
AK Parti’nin İzmir’de iktidar olduğu ilçelerde CHP’nin AK Parti’ye yaptığı muhalefetin yüzde 1’ini bile CHP’li belediyelere karşı yapamıyor/yapamıyor AK Parti.
AK Parti, İzmir’de ‘polyannacılık’ anlayışını benimsiyormuş gibi bir izlenim veriyor.
Bazen sosyal medyada gezinirken AK Parti teşkilatlarının paylaşımlarına denk geliyorum: “Yönetim kurulu toplantımızı yaptık, hayırlara vesile olsun inşallah”
Tabii bir de toplu halde fotoğraf çekimi, altına da dip not: “Durmak yok yola devam!”…
İşte size İzmir’deki AK Parti siyasetinin özeti.
CHP’li belediye başkanları istiyorsa at koştursun, kimin umurunda?
Bendeniz Hasan Eser, siyasetle yatıp siyasetle uyanan bir vatandaşım.
Geçtiğimiz günlerde İlçe Danışma Toplantıları için İzmir’e gelen AK Parti Milletvekili Alpay Özalan, gittiği her ilçede, deyim yerindeyse İzmir’i salladı. Sayın Özalan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e yönelik öyle sert eleştirilerde bulundu ki, muhalefete susayan İzmirliler adeta mest oldu.
Sayın Özalan’ın açıklamaları Mahalli Gündem.com’da da yayınlandı ve son dönemin en çok reyting alan haberi oldu.
İki gün boyunca telefonum susmadı. Telefonda; “Hasan, Alpay’ın açıklamalarını okudun mu?” diyerek söze başlayan tanışlarımın ortak yorumu şöyleydi: AK Parti’nin İzmir’de Alpay Özalan gibi cesur ve kralın çıplak olduğunu söyleyebilecek il-ilçe başkanlarına ihtiyacı var.
Geçtiğimiz hafta AK Parti’nin bizim Foça’da da İlçe Danışma Toplantısı vardı. Bir süredir İzmir’de olduğum için katılamadım ama katılan bir arkadaşımdan toplantı hakkında biraz malumat edinme imkânı buldum.
Bu satırları okuyan Foça’daki CHP mağdurları hemen sevinmesin!
Çünkü Foça’da değişen bir şey yok!
AK Parti Foça İlçe Başkanı İrfan Çalışkan’ı çok uzun yıllardır tanırım ve kendisinin Foça’ya dair siyasi tezi bellidir:
“Foça çok küçük bir yer. Ne kadar nüfus ne kadar seçmen var ki!
(Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’u ilk seçimde 13 bin oy farkla kazandığını biliyor mu acaba?)
Burası küçük yer, biz burada yüz yüze bakıyoruz. Kırıcı olmaya gerek yok!
(İyi de o zaman ne işiniz var siyasette? Gidin Yeşilay – Kızılay gibi hayır kurumlarında çalışın!)
Zaten burası CHP’nin kalesi.
(Sizin gibi düşünenler sayesinde)
Hem belediye ne yapıyor ki, neyini eleştirelim?”
( Yani bir belediyenin hiçbir iş yapmaması eleştiri konusu değil, öyle mi?)
Eleştirme sevgili başkan eleştirme! Sen bak gemini yüzdürmeye!
Bu fakir Foça Belediyesinden kuruş destek almadan 10 yıl boyunca gazete çıkardı o ilçede.
Yıllarca sözde ilçe başkanlarının söylemediklerini yine bu fakir kaleme aldı.
Yıllarca Foça halkının hakkını yine bu fakir aradı.
Ne yapalım, gerekirse yine yaparız, Foça’yı sahipsiz bırakacak değiliz.
Yeter ki siz rahatınızı bozmayın! CHP’li belediye ile güzel güzel geçinin.
Zira, müteahhitlik hassas meslektir; uzlaşı gerektirir.
Günün sözü: "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yeni bir partinin kurulması gerekiyor. Yenilenmiş bir AK Parti’ye değil yeni bir AK Parti’ye acilen ihtiyaç var"
İmza: Mehmet Metiner /AK Parti eski Milletvekili (ağustos 2019)