Konuşan AK Parti
Yenilenen İstanbul seçimlerini kaybeden AK Parti'nin adayı Binali Yıldırım'ın 'Çünkü çaldılar' sözünü istisnai olarak kabul edersek...
Her daim olduğu gibi, bu seçim sürecinde de Binali Yıldırım'ın açıklamaları/söylemleri son derece makuldü.
Binali Yıldırım, siyasi kariyerinde çizdiği uzlaşmacı ve vakur profiline halel getirmedi.
Ne var ki, Binali Yıldırım'ın açıklamaları ve söylemleri Cumhur İttifakı'nın bazı temsilcileriyle sürekli çelişti.
Keşke sessiz kalmakla Ekrem İmamoğlu'na en büyük iyiliği yapan CHP lideri Kılıçdaroğlu gibi, Cumhur İttifakı'nın bazı temsilcileri de susmayı deneseydi.
Binali Yıldırım sulhçu siyasetiyle süreci toparlamaya çalışırken, bazı kişilerin ısrarla yaptığı sıra dışı açıklamalar sayın Yıldırım'ın seçim kampanyasına mütemadiyen zarar verdi.
Mesela, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu'nun Ekrem İmamoğlu'na yönelik "Yunan" ve "Pontus" iması, yukarıda anlattığıma örnek gösterilebilir.
Her ne kadar muhalefet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "tek karar verici" olduğunu savunsa da, AK Parti'de her kafadan bir ses çıkıyor; herkes aklına eseni konuşuyor.
Zaman zaman tezahür eden "çatlak sesler" AK Parti'yi sürekli zor durumda bırakıyor.
Genel Başkanı temsilen konuşan ama kurduğu cümlelerle muhalefetin ekmeğine yağ sürenler de yok değil.
Misal, AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz'un "Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu" şeklindeki bilimsel(!) ifadesiyle tarihe geçtiğini söyleyebiliriz.
Şimdi soruyorum:
Siz, Milliyetçi Hareket Partisi'nde Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin sözünün üzerine söz söyleyen herhangi bir partiliye rastladınız mı?
MHP saflarında yer alıp da Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla çelişen bir açıklama yapmak mümkün mü?
Evet, MHP'de ülkesel açıklamalar sayın Devlet Bahçeli ya da kendisinin görevlendirdiği yardımcıları tarafından yapılır. Daha sonra, gerekli görüldüğü takdirde Milletvekili ve İl Başkanı düzeyindeki partililer de sayın Bahçeli'nin söylemlerine paralel olarak destek açıklamaları yaparlar.
Fakat parti hiç kimse kafasına göre çıkıp da aklına geleni söylemez, söyleyemez. Aksi takdirde, münferit açıklamalarda bulunan kişinin parti disiplinine uymadığı için ihracı gündeme gelir.
Aslında bu durum sağ partilerin siyasi kültüründe vardır. Yani: Muharrem İnce'nin ara ara çıkıp Kılıçdaroğlu'nu eleştirdiği gibi, sağ partilerde çıkıp çıkıp lidere yüklenemezsiniz.
Fakat ilginçtir; Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir liderin partisinde...
Hem de son derece kritik bir seçim öncesinde, bir milletvekili çıkıyor ve şöyle diyor: "Bu adam İstanbul'da başarılı olursa imansızların putlarını dikecek"
Yine bir Genel Başkan Yardımcısı çıkıp Kurtuluş Savaşı döneminde Pontuslulara karşı mücadele verdiği söylenen Topal Osman Ağa örneği üzerinden konuşuyor.
(Habertürk Yazarı Nihal Bengisu Karaca'nın "Yazık normal olan nasıl da “frapan” hale gelmiş…" yazısını okumanızı tavsiye ederim TIKLAYIN)
31 Mart yerel seçimleri öncesinde de süreci iyi okuyan Binali Yıldırım, "Bu bir yerel seçim, ölüm kalım meselesi değil" açıklamasını yaparken, partisinin mensupları "beka" diyor başka bir şey demiyordu.
Bu noktada, AK Parti'nin söylem bazında bütüncüllüğe ihtiyacı olduğunu söyleyebiliriz.
Son olarak...
Bir de AK Parti'ye yakınlığıyla bilenen, zannımca AK Parti'yi savunmak üzere televizyon programlarına konuk olan bazı yazar, çizer, düşünür ve akademisyenler var ki...
Bu kişiler AK Parti'yi savunayım derken, AK Parti'ye oy verenleri dahi gıcık ediyorlar.
Bazen Nuh deyip, peygamber demiyorlar.
Elbette savunma kutsaldır, ama ölçüyü kaçırmamak kaydıyla.
Aksi halde savunma, savunma olmaktan çıkmakla birlikte farklı algılanabilir-ki inandırıcılığınızı yitirirsiniz-
Ayrıca tek taraflı değerlendirmeler, savunulan tarafa fayda değil, zarar getirir.
Ne yalan söyleyeyim, ben iktidara yakınlığıyla bilinen Sabah Gazetesi'nde zaman zaman iktidarı eleştiren yazıları okumaktan büyük keyif alıyorum.
Sabah Gazetesi'nde kim muhalif yazabilir ki? diye soracak olursanız, duayen gazeteci Hıncal Uluç'un yazılarını takip etmeyi ihmal etmeyin derim.
Demem o ki, hiç olmazsa sözlerine "Ben de sizin gibi düşünüyorum" diye başlayıp "Ama..." bağlacıyla devam eden ünlü kadın yazarı kendinize biraz örnek alın.
Velhasılıkelam, yazılı ve görsel basında AK Parti lehine yorum yapanlar, dahası incir çekirdeğini doldurmayacak konular üzerinden muhalefete yüklenenler; AK Parti'ye zarar verdikleri gibi, muhalefetin de ekmeğine yağ sürmüş oluyorlar.
Bunun içindir ki, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti'ye yakın olan medya gruplarını ve güya AK Parti'yi savunmak üzere sürekli ekranlara konuk olan isimleri sıkı bir analizden geçirmesi elzemdir.
Yılın twiti: " İmamoğlu, ‘seçim kazanan başkan’ olacaktı, şimdi ‘zafer kazanan lider’ konumuna geldi. Bunun sebebi de Ak Parti içindeki kifayetsiz bir kliğin ve ona destek veren bir kısım medyanın akla zarar tutumudur." (Anadolu Ajansı eski genel müdürü, gazeteci-yazar Kemal Öztürk)