Menemen, AVM'ler ve Muharrem İnce
8 yıldır sürdürdüğü CHP Genel Başkanlığı görevi süresince...
Zaman zaman önemli çıkışlar yapan Kemal Kılıçdaroğlu'nun da yerinde tespitleri oldu.
İktidara yönelik eleştirilerin rasyonel kısımlarını tarafsız bir bakış açısıyla dinlediğinizde...
"Adam haklı kardeşim, eleştirilerine katılmamak elde değil..." diye içinizden geçirdiğiniz olmuştur.
Ancak, sayın Kılıçdaroğlu ne zaman iktidarın olumsuzluklarını gündeme getirse...
Ertesi günü CHP'li belediyelerin olumsuzluklarıyla yüzleşmek zorunda kalmıştır.
Öyle ki, "AK Parti iktidarını eleştiriyorsunuz ama partinizin şu belediyelerinde de şunlar oluyor" şeklinde medya üzerinden yapılan tespitler; Kılıçdaroğlu tarafından yapılan eleştirilerin sönük kalmasına neden olmuştur.
Defalarca yazdım yine yazıyorum.
AK Parti'nin temelinde Refah Partili belediyelerin başarısı vardır. AK Parti'yi var edip yukarıya taşıyan da belediyeleridir.
Ne var ki, CHP, iktidara giden yolda belediyelerin ne kadar önemli bir referans olduğunu kavrayamamıştır.
Özellikle.. CHP'nin vitrini konumunda olan İzmir'de yerel seçimler için yapılan aday tercihleri, CHP'nin yerinde saymasına yol açmıştır.
Şöyle düşünelim: CHP'nin tüm belediyeleri, Yılmaz Büyükerşen ya da Tunç Soyer gibi birer başarı hikayesi oluşturabilseydi; CHP bu kadar uzun bir süre muhalefete mahkum olur muydu?
Peki, CHP ne yaptı?
Başta İzmir olmak üzere halk nezdinde kabul görmeyen isimleri belediye başkan adayı olarak gösterdi.
Mesela benim yaşadığım Foça'da mevcut başkanımız Gökhan Demirağ, bir dönem Kemal Anadol'un, bir dönem de Aziz Kocaoğlu'nun hatırına aday gösterilmedi mi?
Hatır için aday gösterilir mi? demeyin! CHP'de gösterilir, vatandaş nasıl olsa tıpış tıpış oyunu veriyor. Sonra seçim günü gelip çatıyor. Vatandaş Hasan Eser sandık başına gidiyor.
Ve kendi kendine şöyle soruyor: "Yahu bunlar daha benim yaşadığım küçücük kasabayı doğru düzgün yönetemiyor. Koskoca memleketi nasıl yönetecekler?"
Bilmem anlatabildim mi?
Şimdi gelelim asıl konuya...
Yani bu kadar da olmaz!
CHP'nin elinde Muharrem İnce gibi siyasi kumaşı yüksek bir isim varken...
Demirel, Ecevit ve Erbakan'dan sonra Türkiye ciddi anlamda lider sıkıntısı yaşarken...
CHP delegasyonu elindeki değeri elinin tersiyle itmiş, yani sayın İnce'yi CHP genel başkanlığına taşımak adına seferber olamamış, öyle mi?
Ee tabii Muharrem İnce gibi iktidar iddiası taşıyan bir liderin CHP genel başkanlığı koltuğuna oturması demek, CHP'deki mevcut düzenin değişmesi demek olurdu.
En basit örneğiyle, Muharrem İnce hiç kimseyi hatır/gönül için belediye başkanlığına aday göstermezdi.
Hoş! Gerçi demokrasi havarisi kesilen sayın Kılıçdaroğlu da ön seçim vaatleriyle geldi, ama kısa zamanda mevcut sistemin parçası oldu.
Muharrem İnce de CHP'nin genel başkanı olsaydı, aynı asimilasyona uğrar mıydı? Bilemeyiz!
Son olarak...
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı sayın Muharrem İnce, Türkiye'de önü alınamayan AVM çılgınlığına işaret ederek dikkat çeken açıklamalar yapıyor.
Tespitlerine katılmamak elde değil.
Mesela şöyle diyor İnce: “Her iki kilometrede 5 AVM var. Bir AVM 100 milyon dolar, 5’i 500 milyon dolar. Gömlekçi 5 yerde var, 5 yere kira ödüyor. Dolayısıyla sende 10 liraya alacağın gömleği 50 liraya alıyorsun. Yani o 5 AVM yerine 1 AVM olsaydı, 400 milyon dolar kenarda kalsaydı bununla 20 fabrika kurardın, hepsinde 40 bin kişi çalışırdı. Paraları aldılar, betona gömdüler."
Haklısınız! Sayın İnce.
Ki, İzmir'in Menemen ilçesinde de benzer bir duruma ben de şahit oluyorum.
Belirli süreler zarfında, 3 ayrı mega marka tarafından aynı alana birbirinden münferit AVM'ler kuruldu.
AVM'ler yan yana, ama aynen sizin de ifade ettiğiniz gibi; farklı AVM'lerde aynı markalar hizmet veriyor.
İlginç değil mi?
Acaba ruhsatı kimden aldılar?
Asıl ilginç olan AK Partili Menemen Belediye Meclis Üyesi ve İşadamı Arif Kuran'ın söz konusu AVM'lere yönelik ortaya attığı iddialar.
Haber Ekspres Gazetesi'nde Ali Budak imzasıyla yayınlanan "Tarım arazisine ruhsatsız AVM iddiası!" başlıklı habere göre;
Arif Kuran, İzmir Büyükşehir Belediyesi Mart ayı olağan meclis toplantısında söz alıyor ve Menemen'de tarım arazisinin tarım deposu yapmak için imara açıldığını, ancak alanda en az 40 bin metrekarelik alanda ruhsatsız yapılaşmaya izin verildiğini ve izin verenler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu açıklıyor.
Arif Kuran, "Zeytinli bahçe, tarla vasfındaki 15 bin 707 metrekarelik arazi için öncelikle tarımsal amaçlı depo yapmak için ruhsat alınıyor. Sonrasında ise tarım arazisine tarımla alakası olmayan doğrudan 40 bin metrekare kaçak inşaat yapılıyor. Şu anda burası bir sürü dükkanın olduğu alışveriş merkezi oldu. Dükkanlar da faal olarak çalışıyor. Ancak hepsi ya kaçak ya da geçici belgelerle hizmetlerini sürdürüyor. Burada büyük bir imar yolsuzluğu var. En az 40 bin metrekarelik kaçak yapılaşma ve en küçük ihtimalle de 20 milyon liralık vurgun var" diyerek, yenilir yutulur olmayan cinsten iddialarda bulunuyor.
Söz konusu habere ulaşmak için TIKLAYINIZ
NOT: Bizim medyada fikri takip olmadığı için konunun akıbeti hakkında bir malumatım yok! Ama... Ekranlardan tanıdığım kadarıyla benim bildiğim sayın Muharrem İnce'nin bu konuyu araştıracağına, hatta bizi de bilgilendireceğine olan inancım tamdır.