Ne kadar eleştiri, o kadar popülarite...
Önceki gün Cumhur İttifakı'nın Foça adayıyla karşılaştık.
Her zamanki gibi sarılıp-öptü ve bana şöyle dedi: "Çok hafif yazıyorsun; senden daha sert yazılar bekliyorum..."
Ne alaka! Bir siyasetçi kendisinin eleştirilmesini ister mi? diye sorabilirsiniz.
İlginçtir! Türk siyaset sosyolojisinin acı gerçeğidir bu durum.
Siyasetçi eleştirildiği oranda gündemde kalır.
Ne kadar sözlü saldırıya uğrarsa, halkın gözünde o kadar da mazlum durumuna düşer.
Misal, adaylığı ilk açıklandığında, sanırım parti içi yarışın kalabalık olmasından kaynaklı, yeterli sinerjiyi yakalayamayan CHP'nin Foça adayı Fatih Gürbüz, (o günlere göre) şu anda yarışı rakibinin açık ara önünde sürdürüyorsa, bunu sosyal medya üzerinden kendisine yöneltilen eleştirilere borçludur.
"Çok genç, tecrübesiz..." şeklinde yaklaşımlar üzerinden eleştiri oklarının hedefi olan Fatih Gürbüz, kendisini eleştirenlere ne kadar teşekkür etse azdır.
Nitekim eleştirildikçe, Foça halkı kendisine daha çok sahip çıkmaya başladı. Adeta kartopunun çığa dönüşmesi gibi büyüdü.
Fatih Gürbüz'ü destekleyen Foçalı bir vatandaş olarak, kendisini eleştirenlere sesleniyorum: Lütfen daha sert eleştirin. Mümkünse taş yağmuruna tutun!
Bu arada, kendisini eleştirmem için benden ricacı olan aday da daha çok bekler!
İroni yaptığımı düşünenler olabilir, ama anlattığım realite tecrübeyle sabittir.
Misal, Cumhurbaşkanı Erdoğan da iktidarını daim kılmaktaki başarısını, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun bazı gereksiz çıkışlarına borçludur.
Diğer taraftan Sayın Erdoğan'ın 24 Haziran seçimleri öncesinde İYİ Parti lideri Meral Akşener'i neden muhatap almadığını hiç düşündünüz mü?
Bir zamanlar İzmir siyasetinde de Aziz Kocaoğlu, Hasan Karabağ ve Gökhan Demirağ en çok eleştirilen belediye başkanlarıydı. Eleştirildikçe gündemde kalıyorlardı. Ne zaman ki eleştiriler bıçak gibi kesildi, mezkur isimler için de (siyaseten) yolun sonu göründü.
Türkiye'de bir siyasetçi için isminin konuşulmadığı gün bittiği gündür.
Süleyman Demirel, Turgut Özal'ın adını telaffuz etmemek için “864 rakımlı tepede oturan zat” ifadesini boş yere mi kullanıyordu?
Dolayısıyla reklamın kötüsü olmaz! Ne kadar eleştiri, o kadar popülarite...
Bu arada CHP'nin Ankara adayı Mansur Yavaş da sahte senet iddialarını ortaya atanlar sayesinde, 1 Nisan'da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturmayı garantiledi. Mübarek olsun!