O şarkı, Erdoğan bitti demeden bitmez!

HASAN ESER

Türkiye’nin postmodern darbesi olarak nitelendirilen 28 Şubat sürecini hatırlıyor musunuz?

O dönemi hatırlamayanlar için “basit bir Google araştırması” yeterli!

Bu noktada, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın "28 Şubat sürecine benzer bir oyunun başlatılması girişimlerine asla göz yummayacağız" açıklamasını da değerli buluyorum.

Son dönemde vuku bulan ve 28 Şubat süreciyle benzerlik gösteren bazı olaylara işaret ederek Türkiye’de yine bir darbe hazırlığı olduğuna dair bir ima ya da iddia söz konusu olamaz elbet.
 
Öyle ki necip Türk halkının 15 Temmuz hain darbe girişiminde ortaya koyduğu şanlı direniş, darbeden medet umanların heveslerini kursağında bırakmış ve Türkiye’de iktidarın anti demokratik yöntemlerle asla değiştirilemeyeceğini de kanıtlamıştır.

Fakat dikkatimi çeken bir husus var: 2023 Genel Seçimleri yaklaştıkça, ülke gündemi de fırtınaya yakalanmış bir gemi misali bir oyana bir buyana savruluyor. Sanki gizli bir güç devreye girmiş de kamuoyunu etkilemek ve yönlendirmek için özel bir çaba sarf ediyor.

Ne var ki 1970, 1980 ve 1990’ların Türkiye’si ile günümüz Türkiye’si arasında dağlar kadar fark var.

Merhum Süleyman Demirel’in veciz sözüdür: Dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz!

Demirel’e rahmet olsun! Eski Türkiye’nin ucuz ve basit siyaset taktikleriyle de bu saatten sonra iktidar olunmaz, olunamaz.

Manşet atarak, köşe yazarak, şarkı söyleyerek, edebiyat yaparak, en önemlisi de toplumun sinir uçlarına temas ederek, iktidar devirip iktidar tayin etmek dönemi mazide kaldı. Daha açık ifade edeyim: Siyaset Mühendisliği de artık miadını dolduran meslekler arasında…

Ayrıca…

“Dedemin partisidir, babamın lideridir; bileğimi keserim de başka yere oy atmam…” diyerek, siyasete bakış açısını gelenekselleştiren bir seçmen kitlesi de yok artık.

Toplumun ortak değerlerini siyasallaştırıp üzerinden oy devşirmeye çalışmak da eskisi gibi sonuç vermiyor.  

Haa! Sadece siyasette değil, toplumsal yaşamın hemen her alanında etkili olan “Algı Yönetimi” gerçeğini tabii ki yok sayamayız.

Ülkemizde algı yaratma ve yönetme konusunda başarılı olan tek bir lider var! O da Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası değil elbet.
 
Dahası, Türkiye ekonomisi son derece sıkıntılı bir dönemden geçmesine rağmen, 2023 Genel Seçimleri için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hala en güçlü aday olarak kabul edilmesi de toplumdaki “Lider Erdoğan” algısının bir tezahürü olsa gerektir.

Nihayetinde Türkiye’nin son çeyrek asrına mührünü vuran bir liderden, Recep Tayyip Erdoğan’dan bahsediyoruz.

Napolyon’un “Bir düşmanınızla sürekli savaşırsanız, ona bildiğiniz bütün taktikleri öğretmiş olursunuz!” dediği misal…

Başkan Erdoğan da 1994’ten bugüne kendisine sürekli bayrak açanlar sayesinde, rakiplerinin nerede ve ne zaman hangi hamleyi yapacağını önceden sezinleyip ön alabiliyor.

Siyasetini ve hamlelerini bir satranç ustasının titizliğiyle yapan Başkan Erdoğan’ın en büyük handikabı ise AK Parti il ve ilçe teşkilatlarının giderek “Millî Görüş” ruhundan uzaklaşması. Bunun içindir ki başta İzmir olmak üzere, bütün il ve ilçe teşkilatlarının başına, Osman Nuri Kabaktepe niteliğinde isimlerin bulunması gerekir.

Evet, iddiam o ki “2023 Genel Seçimlerini de Recep Tayyip Erdoğan kazanacaktır” ama bendeniz AK Parti’nin Başkan Erdoğan kadar oy alabileceğine hiç ihtimal vermiyorum. Öyle ki, AK Parti bir dahaki döneme TBMM’de azınlıkta kalırsa benim için sürpriz olmaz.

Hasan Eser / Mahalli Gündem.com