Son umudum Sağlık Bakanı Fahrettin Koca!

HASAN ESER

İZBAN’da seyahat ediyorum, karşı koltuğumda yaşlı bir amca oturuyor.

Amca birdenbire kıvranmaya başladı; belli ki hapşıracak…

Ne yalan söyleyeyim hiç tedirgin olmadım; hem neden tedirgin olayım ki! Nasıl olsa koruyucu maskelerimiz var!

Fakat o da ne!

Amcamız maskesini çenesine indirmek suretiyle bir güzel hapşırdı ve hemen ardından maskesini yeniden ağzını-burnunu kapatacak şekilde yukarıya kaldırdı.

Önce gayriihtiyari olarak ‘Sağlıkla yaşayın…’ diyesim geldi amcaya…

Fakat aynı anda düşündüm ki; olmayacak duaya âmin demeye gerek yok!

Münferiden tesadüf ettiğim hadisenin talihsiz bir istisna olduğunu düşünmüyorum.

Öyle ki hemen her yerde bu ve buna benzer sahnelere rastlamak mümkün!

Türkiye'de ilk koronavirüs vakasının görüleni neredeyse bir yıl oldu!

Aradan bir yıl geçti, ama hala önemini kavrayamadığımız konular var.

Hapşıracağımız ya da öksüreceğimiz sırada kullanmadıktan sonra, maske takıyor olmanın kime ne faydası olabilir ki?

Maganda silahından rastgele çıkan kurşunlara hedef olmakla, salgın döneminde enfekte olasılığı muhtemel birinin hapşırığına maruz kalmak arasında, mantık olarak ne fark var ki?

İkisinde de sonuç değişmiyor ve masum insanlar pisi pisine canından oluyor.

Boş verin buraya kadar yazdıklarımı…

Ve bir an için salgın döneminde olmadığımızı kabul edelim.

Her şeyin güllük gülistanlık olduğunu düşünelim.

Diyeceğim o ki, normal yaşam şartlarında da hapşırığımıza, öksürüğümüze, tıksırığımıza dikkat etmemiz gerekmiyor mu?

Elbette gerekiyor, ama gelin görün ki zamane gençleri sokakta yürürken lama gibi etrafa tükürüyor.

Ege Hakimiyet gazetesinde olduğum dönemde, bu konuda onlarca yazı kaleme aldım.
Futbolu çok sevdiğimi, ancak sürekli balgam çıkaran futbolculara zoom yapan görüntü yönetmenleri yüzünden  futboldan soğuduğumu ve artık televizyondan maç izleyemediği yazdım defalarca…

RTÜK’e, Spor Bakanlığına, yayıncı kuruluşa ve Türkiye Futbol Federasyonu’na seslendim.

Televizyonda yayınlanan maçlarda; futbolcular tükürürken gösterilmesin, dedim.

Hala aynı şeyi söylüyorum: Tuttuğu takımın oyuncularına hayranlık duyan, hatta idol belleyen çocuklar/gençler var.

Daha net ifade edeyim, maç sırasında ikide bir yere tüküren futbolcular kötü örnek oluyor; özellikle de yetişme çağında olan çocuklara.

Dahası, hayranı olunan futbolculardan özenilerek başlanan ‘yere tükürme’ davranışı, zaman içinde alışkanlık haline de gelebiliyor. 

Bir kez daha sesleniyorum görüntü yönetmenlerine: İnsanları televizyonda maç izlemekten soğutmakla birlikte, gençlere tamamen kötü örnek olan o iğrenç balgam çıkarma/tükürme sahnelerini es geçmeniz çok mu zor?

Bu konunun yine dikkate alınmayacağını biliyorum, ama ne yaparsın işte umut dünyası.

Şairin de dediği gibi: Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.

Amma velakin…

Sadece içinde bulunduğumuz bu günlerde değil, sonrasında da dikkate alınması gereken bu konuya el atacağını düşündüğüm biri daha var elbet.

Evet, o kişi de Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca’dan başkası değildir. 

Sayın Fahrettin Koca, benim bu konudaki son umudumdur.

Bütün okurlarımın nezdinde Sayın Sağlık Bakanımızdan istirham ediyorum.

Sayın Bakanım, Allah aşkına bir son verin şu futbol maçlarında tükürenlerin ekranlara yansıtılmasına…

Hasan Eser / Mahalli Gündem.com